Şuan anlatacaklarım bir hayal ürünüdür. Dünya’nın hiçbir ülkesinde kanunen uygulanmayan, gerçekleşmesi belki de imkansız olan bir ütopyadır. Söyleyeceklerim kimine göre delilik, kimine göre ise haklılıktır. Fakat, olması gerektiğini düşündüğüm modeldir. Modern çağda toplumsal bir gerekliliktir. Zorunluluktur.
Evlilik gibi bireylerin hayatında verebileceği büyük ve zor bir kararı ne kendi bakış açılarına ne de ailelere bırakmak çürümüş, köhnemiş bir eylemdir. Günümüzde birçok insan evlilik kararını bilinçsizce veya çeşitli dış etkenlerin baskısıyla alıyor. Mutsuz evlilikler ile boşanmaların her geçen gün artmasına sebep oluyor. Özellikle de çocukların mağduriyetine yol açmakta. Nikah için başvuran her adayın evlilik öncesi psikolojik, akli, maddi ve fiziki kontrolden devlet denetimiyle geçirilmesi modelidir Evlilik Ehliyeti. Sürücü ehliyeti almak isteyen herkes, nasıl bir sınava tabi tutuluyorsa, eğitim ve yeterlilikten geçiriliyorsa bunun gibi araç ehliyetinden bile daha kıymetli ve hayati bir meseledir.
Birçok kişi evliliğin getireceği sorumluluklara psikolojik olarak hazır olmadan bu adımı atıyor. Aile, çevre veya kültürel normların bireyler üzerindeki etkisi olan toplumsal baskılardan tutun da,
maddi sıkıntılara kadar. Elbette herkesin kendine göre sebepleri var. Maddi imkanlar, aşk evlilikleri, sevgi ve anlaşma, çocuk sebebi, yaş takıntıları, ailesi isteği... liste bu şekilde uzar gider.
İşi daha akli ve tecrübeli olan büyüklere ya da ailelere bırakalım desek, genelde maddi imkanlara odaklanan aileler kendi zamanlarıyla kıyaslama yaparak işe yaklaşıyorlar. Geçmişteki deneyimleri ve bakış açılarıyla, şimdiki zamana bakışı yakalayamıyorlar. En çok da insanların sebepsizliğini anlayamıyorlar. İzlediğim bir filmde güzel bir replik vardı. CIA ajanı diyor ki; “Eskiden cinayetlerin sebebi vardı. Şimdi insanlar birbirini sebepsiz öldürüyor.” diyor. Zaten toplumca içinde bulunduğumuz vaziyet de, ailelerin çok da fazla akil olmadığını kanıtlar nitelikte.
Bireylerin beklentileri, evlilik sonrası değişecekleri ümidi, maddi-manevi sorunların evlilikle çözüleceği inancı gibi daha bir çok şey. Her ne kadar günümüzde azalsa da insan duygusal bir varlık. Yani stres ve öfke kontrolünden empati yeteneğine kadar maddi yükümlülükleri karşılayabilecek yetkinliğe sahip olup olmadığı, hayata hangi pencereden baktığı, hangi amaçla, nasıl baktığına kadar, beklentilerin uyumuna kadar örtüşmeyen her detay tespit edilmelidir.
Çiftler, bireysel ve ortak analiz edilmeli. Aile geçmişinden, inanç ve değer yargılarına, hatta kültürel uyumları dahi incelenmeli. Uygunluk raporu alınarak ehliyeti verilmesi veya sürecin tekrar gözden geçirilmesi şeklinde muamele edilmelidir. Elbette hepsinden önce, yasal çerçevede düzenlemeler yapılması şarttır. Kısaca, devlet mekanizması çiftlere sürecin her aşamasında, rehberlik ve ücretsiz destek hizmeti sağlamalıdır. Hepimizin bildiği gibi bilinçli ve mücadele ile verilen kararların bozulması da zordur. Bilinçli ebeveynler demek; daha mutlu ve sağlıklı çocuklar demektir. Bu modeli tam anlamda olmasa da kısmi anlamda uygulayan ülkeler de var. Örneğin; Endonezya'da bazı bölgelerde sadece evlilik öncesi eğitim verilmektedir. Filipinler'de evlilik yapmadan önce çiftlerin bir evlilik rehberliği kursuna katılması zorunludur. Bu kurslarda çiftlere evliliğin sorumlulukları ve aile hukuku hakkında bilgi verilir. Malezya'da özellikle de müslüman çiftler için evlilik öncesi eğitim zorunludur. Bu eğitimde dini ve sosyal sorumluluklar öğretilir. Avusturya ve İsviçre gibi ülkelerde, çiftler evlenmeden önce genellikle belirli bir süre evlilik hazırlığı veya rehberlik alabilir, ancak bu da sadece tavsiye niteliğindedir.
Karşıdan bakınca zor bir yol gibi geldiğinin farkındayım. Fakat, hayat yolculuğunuzda size eşlik etmek isteyen, zaten sabırla bu adımları atacaktır. Sizinle yürümek için mücadele edecektir. Bu da bireylerin daha da bilinçlenmesine sebep olacaktır. Ayrıca, devletin daha işlevsel çalışmasını da zorunlu kılacaktır. Evlilik Ehliyeti insanlara, hem ceza hem de mükafattır. Böylece Evliliğin kıymeti daha fazla bilinecektir. Belki bir gün bu ütopya hayata geçirilir ve insanların evliliği daha da ciddiye almasını zorunlu kılar. Son sözü Shakespeare’e bırakarak yazımı sonlandırıyorum:)
Seçmek için ömür boyu yaşayacağım eşimi,
Seçmek diyerek ediyorum kendimi teselli,
Ne seçmek elimde işte gönlümün çektiğini,
Ne de reddedebilirim büsbütün talibimi...
.....
Gerçek sevgi seçecek müjdeli sandığı,
Gönlünüzü çelecek onu bulan sevdalı.....