Eleştiri hakikati bulmak için, akıl ve ilim sahipleri tarafından kullanılan en etkin ve en geçerli yoldur. Hiç düşündünüz mü? Eleştiri yapmanın genel ilkeleri nelerdir? Başka bir deyişle eleştiri yapmanın ahlakı nedir? Eleştirmenin ahlakını belirlerken başkalarına yaptığımız eleştirilerin, nasıllığı üzerinden değil, bizi eleştirmesinin nasıl olması gerektiği üzerinden düşünmeliyiz. Mesleğim (müfettiş, iç denetçi), eleştiri yapmak üzerine kurulmuş, bir faaliyetler bütünüdür. Eleştiri yapmak, dünyanın en zor işidir. Çünkü karşınızdaki insanı eleştirirken çok rahat gönlünü kırabilirsiniz. Ancak mesleğimi yürütürken, en önemli ilkem empati yapmaktır. Kendinizi karşınızdaki kişinin yerine koyduğunuzda, çok daha insaflı davranmayı becerebiliyorsunuz. 18 yıllık meslek hayatım sonucu çıkardığım eleştiri ahlakı ilkelerini sizinle paylaşmak istiyorum.
Eleştiri ahlakının ilkelerini ararken, bir kurgu başlayalım. İki görev yerine getirilecek… Birinci görev işi yapmak, ikinci görev ise yapılan işi eleştirmek, eksiklerini bulmak. Bu işler için iki kişi seçiliyor ve bu iki kişiden biri sizsiniz. Ancak hangi görevi yapacağınız, son anda kura ile belli olacak. Yapılan kura sonucunda, biri işi yaparken diğeri sürekli onu eleştirecek. Ancak bu iki kişi bu eleştirilerin nasıl yapılacağına dair genel ilkeleri, kura olmadan önce birlikte belirleyecekler. Yani önceden hangisinin görevi yapan hangisinin yapılanı eleştiren olduğu bilinmeden önce eleştirinin genel ilkeleri iki kişi tarafından ortak kararla belirlenecek. İşte bu kurgu doğrultusunda siz de düşünebilirsiniz. Benim bulduklarım aşağıda…
1. Bir insanın her şeyi doğru her şeyi yanlış olmaz. Peygamberlerin dahi bütün yaptıklarını ALLAH doğru olarak kabul etmemiştir. Uyarılarda bulunmuştur. Melekler dahi eksik düşündüler ve anlayamadıkları için ALLAH’a neden diye sordular.
2. Eleştiri yaptığımız, dolayısıyla yanlış gördüğümüz şeyin doğrusunu da söylemeliyiz. Sadece bu yanlıştır demekle yetinilen eleştiriler ciddiyetten uzaktır. Eleştirenin, eleştirdiği konuyu çok iyi bilmediğini gösterir.
3. Eleştirileriniz her iki tarafın da kabul edebileceği somut deliller dayanmalıdır. Sizden başka hiç kimsenin kabul etmediği deliller ikna edici değildir.
4. Eleştirdiğiniz kişinin iç çelişkilerini ortaya koymanız, diğer delillerden daha önemlidir. İnanç ve uygulama çelişkisi de eleştiride önemli bir delil sayılır.
5. Eleştiriyi kabul etmek dünyanın en zor uygulanan ahlaki değerdir. Bu nedenle eleştirinizin dinlenmesini istiyorsanız, en kibar, en tevazulu halinizle söylemelisiniz. Normal zamanlardaki tevazuunuzdan daha fazla tevazulu olmalısınız.
6. Eleştiri yapmaktaki asıl amacınızın hakikati bulmak olduğunu, karşı tarafın iyiliğini düşündüğünüzü hissettirmelisiniz. Karşı taraf sizin üstünlük mücadelesinde olduğunuzu hissettiği an, eleştirilerinizi ciddiye almayacaktır.
7. Sürekli eksiklerini söylediğiniz kişi size inanmaz. “Benim hiç mi doğrum yok” diye düşünür. Eleştiri sadece yanlışları söylemek değildir, insanların doğrularını ve yanlışlarını ayırt etme faaliyetidir. Doğruların alanı tespit edilmeden yanlışların tespit edilmesi mümkün değildir.
En büyük tevazu eleştirilerle ortaya konulacak hataların doğru olma ihtimalini düşünebilmektir. Hatta hatalarımızı kabul edebilmektir. Yoksa yerde oturup yemek, yemek; eski elbise ve ütüsüz pantolon giymek, ben günahkârım, ben fakirim, ben acizim demek önemli bir tevazu değildir.