Bundan yıllar önce bir dernekte biri üye olmuştu. Derneğe giriş sebebi; insanlara yararlı olmak ve elinde gelen ne varsa yapmak istemişti. Bilhasa kadınlar için projeler sunmuştu.
Herkes kendini dürüst görür öyle değil mi?
Fakat bir çok kişi dürüstlüğün ne olduğunu
bilmez.
Bundan yıllar önce bir dernekte biri üye
olmuştu. Derneğe giriş sebebi; insanlara yararlı olmak ve elinde
gelen ne varsa yapmak istemişti. Bilhasa kadınlar için projeler
sunmuştu. Dernekte aktif biri olarak çalışıyor ve her hafta
toplantılarını kaçırmadan katılıyordu.
Taki bir gün dernek başkanını birileri yolda
çıkarana kadar. Kadın, dernekte bulunan herkesi bir gün evine davet
etmişti. Yemekler yenilmiş, çaylar içilmişti. Dernek adına
çok güzel bir davranışta bulunmuştu. Her pazartesi günü
normal haftalık toplantıları vardı. Ayrıca pazertesi
günü bir toplantısı daha olacaktı. Fakat ikinci
toplantının saatini belirlememişlerdi.
Pazartesi günü gelip çattığında erken saatlerde bir
haber gelmeyince normal haftalık toplantı saatinde derneğe
gitmişti. Derneğe gider gitmez başkanın kendisini azarlaması
ve ağzından çıkanın kulağının duymadığını görünce yanlızca
susmuş ve başkanın konuşmasının bitmesini beklemişti.
Başkanın kızması da neymiş? "Nasıl sabah toplantıya gelmemişsin."
Kadın başkana dönüp "Siz saat kaçta toplantı yapacağınızı
söylemediniz ki " demiş. Başkan: "Nasıl ben söylemedi
mi hanımlar!" demiş.
Hanımlarda başkandan taraf konuşacaklar ki bir
yerlerde tutunsunlar.. Hanımlardan bir kaçı: "Evet başkan on
buçukta toplantının olacağını söylemişti." demişler " Kadın:
"Biraz dürüst olalım arkadaşlar lütfen. Başkan söylemiş
olsaydı ben muhakak o satte gelirdim." Demiş. Ve o günden sonra
kadın dernekten ayrılmıştı. Dernek başkanı, bir gün şöyle bir
yazı yazmış. " Dürüstlük; çok güzel bir manzaranın önünü kapatan
dev ve çirkin bir ağaca benzer." Demiş. Bu yazıyı okuyan
kadın çok üzülmüştü.
Arada tam dört yıl geçmişti. Bir gün
kadının kitap imza günü olur. Kitaplarını imzalarken biri
başının üstünde durmuş " Handan Hanım bir Kitabınızıda bize
imzalar mısınız?" Demiş. Başını kitaptan kaldırıp baktığın da
karşısında yıllar önce aynı dernekte çalıştığı dernek başkanı
hanımefendi duruyordu. Başkan: " Size karşı çok mançubum.
Size çok haksızlık yaptığımı biliyorum. Gençliğime ve cahilliğime
verin. Bazı insanların galyanına geldim. Sizden çok üzür
diliyorum." Demezmi? Tabii ki affetmek Allah'a mahsustur.
Yazar olan kadın bunu af eder. Ve imzalı kitabından birini
kendisine verir.
Evet, dürüst insanları çok güzel bir manzaranın
önünü kapatan dev ve çirkin bir ağaca benzetmişlerdi. Fakat
bilmiyordu ki o manzaranın önünü kapatan dürüstlük değildi.
O güzel manzaranın önünü kapatan kendini dev aynasında gören
ta kendisiydi.
Allah'a
emanet olun.