Önceki gece ATV Haber’de Can Okanar’ın sunduğu Arka Plan programında 15 Temmuz darbesinden sonra bir kez daha gündeme gelen faili meçhul cinayetler tartışıldı.

Önceki gece ATV Haber’de Can Okanar’ın sunduğu Arka Plan programında 15 Temmuz darbesinden sonra bir kez daha gündeme gelen faili meçhul cinayetler tartışıldı.
A Haber muhabiri Emrullah Dinçer tarafından ekrana getirilen bir görüntü, Hırant Dink cinayeti ile ilgili önemli bir ipucu niteliğindeydi.
Görüntüde Trabzon İl Jandarma Alay Komutanlığı’nda görevli bir asker olan Emre Cingöz görevli ya da izinli sayılmadığı halde cinayetten bir gün önce İstanbul’da Agos gazetesi önünde, cinayetin işlendiği yerde kameralara takılıyor. Yanında jandarmadan başka rütbeli askerler de var. Bu kişilerin cinayet saatinde de tetikçi Ogün Samast’la birlikte o civarda oldukları ileri sürülüyor.
İsmi bir yıldır istihbarat raporlarında olduğuna göre orada bulunan bu askerlerin Ogün Samast’ı yakalayarak cinayeti önlemeleri gerekmez miydi?
Tam tersi…
Cinayet gününün görüntüleri onların gözcü pozisyonunda olduğunu gösteriyor.
***
2006 yılı Mmayıs ayı…
Antalya’da Konrad Adenauer Vakfı’nın Türkiye Gazeteciler Cemiyeti işbirliği ile gerçekleştirdiği “Medya Merceğinde Almanya ve Türkiye” konusunun tartışıldığı 20. Alman-Türk Gazeteciler Semineri yapılıyor.
Benim de Türkiye Avrupa ilişkileri konusunda bir bildiri sunduğum bu seminerin konuşmacılarından biri de Hırant Dink’ti.
Dink o toplantıda “Almanya-Türkiye- Azınlıklar ve Çoğunluklar” konulu, ilgi çekici bir konuşma yapmıştı. Konuşmayı ilginç kılan, Dink’in, orada bulunan özellikle Almanların duymak istediklerinin tersine şeyler söylemesiydi.
“Benim tezim şu” diye söze başladı Dink ve devam etti:
“Biz Türkiye’deki siyaset mühendisliğini, siyaseti dizayn etme ve oluşturma deneyimlerini ilk kez yaşamıyoruz. Ama şu anda yaşadığımız ciddi bir derin mühendislik. Derindeki o yüksek mühendisler öteden beri Türkiye’nin gelecek dönem siyaset yelpazesini hazırlamak için harekete geçtiler ve hiç yeri yokken, Doğuda Kürt sorununun yeniden sokağa taşırılmasıyla, alevlendirilmesiyle bazılarının tanımıyla ‘yükselen milliyetçilik’ dedikleri, benim tanımımla ise ‘yükseltilen milliyetçilik’ olarak tanımladığım bir ruh halini Türkiye toplumunun genel ruh haline dönüştürmeye çalışıyorlar.”
Ve toplantıya katılanların göz ve kulaklarını dört açtıran şu ifadeler:
“Önümüzdeki seçimlerin belirleyici ögesi insan hakları ve demokrasi olmayacak, çünkü AKP herkesten daha iyi çalıştı bu konuda. Hiç kimse bu gerçeği inkâr edemez. AKP insan hakları ve demokrasi açısından kendisinden önceki hükümetlerden çok daha iyi çalıştı.”
Toplantı ardından verilen yemekte de aynı masadaydık.
Dink, konuşmasına yönelik eleştirileri cevaplarken, sözlerine sahip çıkmayı sürdürmüş, azınlıklar konusunda en ciddi, dürüst ve samimi adımların AK Parti tarafından atıldığını söylemişti.
O toplantıdan yaklaşık altı ay sonra Hırant Dink göz göre göre işlenen bir cinayete kurban gitti.
Ardından cinayetin suçunu AK Parti iktidarına yükleyen ısrarlı bir dezenformasyon propagandası başladı.
Yukarıda aktardığımız görüşlerin Hırant Dink’in samimi görüşleri olduğu, benzer ifadeleri Agos gazetesinde defalarca yazdığı hatırlanmadan, sorgulanmadan...
***
Yeni ortaya çıkan belgeler ve görüntüler Dink cinayeti ile ilgili soruşturmanın seyrini değiştirecek.
Bu cinayetin çözülmesi, faili meçhul kalmış diğer cinayetlerin aydınlatılmasına da yardımcı olacak.
Özellikle merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun, Dink cinayetinin ardından “Bizim tarlayı sürmüşler” dedikten bir süre sonra uğradığı helikopter kazası üzerindeki sis perdesinin kaldırılmasına…