Din eğitimi aldık mı? Dinimizle ilgili bilgi ve düşüncemiz, hangi
kaynaklara dayalı, nereden, neye göre, nasıl oluştu? Kitabımızı
okumasını biliyor muyuz? Okunup anlaşılmayan bir kitap bize nasıl
rehberlik yapacak, hiç düşündük mü? O ilahi kitabın hidayet rehberi
olabilmesindeki ölçü, müttaki olma seviyesinin neresindeyiz?
Dinin delillerini biliyor muyuz? Güvenilir ve anlaşılır bir dini
kaynak, ilmihal kitabı okuduk mu? Peygamber efendimizi ne kadar
tanıyoruz? Hayatını okuduk mu? Soruları artırmak mümkündür.
Cevaplarını verirken, hangi seviyede olumlu şeyler
söyleyebileceğimizin takdirini de size bırakıyorum. Hayatını,
mücadelesini ve mesajını yeterince tanımadığımız bir Peygamberi
nasıl örnek alacağız?
Son zamanlarda dünya çapındaki manevi arayış, bizim insanımızda da
Mevlana, Kur’ân-ı Kerim, bazı dini kaynaklar üzerinden dini merakı
öne çıkardı. Ancak insanımız hangi kaynağa güvenip, kime itimat
edeceği noktasında tereddütler içindedir. Birinin söylediğini
ötekinin nakzettiği bir sahada dolaşıyoruz. Güvenilir kaynak ve
kişilerle, tebliğden önce temsil anlayışıyla bir seferberlik
başlatmalıdır.
SAĞLAM DURMA ZAMANI
Batının çöküşü, doğunun yükselişi arasında mihver ülke Türkiye
üzerinde ciddi bir basınç oluşmuş durumdadır. Çok farklı strateji
ve hassas noktalar kullanılarak Türkiye’nin etrafında fırtınalar
koparılarak bir ateşin içine doğru çekilmeye çalışılmaktadır. Irak,
Tunus, Mısır, Suriye derken şimdi Ukrayna ve Kırım meselesi devreye
girdi. ABD savaş gemileri Çanakkale ve İstanbul Boğazını geçti.
Rusya, soğuk savaş bitmiş olsa da uluslararası dengenin önemli bir
aktörü olarak devam ediyor.
Millet olarak ne kadar, metin ve birlik içinde olursak düşmanların
gözünü o kadar korkuturuz. İçimizde değişik unsurları kullanarak
fitne tohumları ekmeye çalışanların heveslerini kursaklarında
bırakmalıyız.
Eğitim seminerleri için bulunduğum Karabük’te Üniversitenin
organizesindeki toplantıda konuşan Çad Dini İşler Reisi bu
beklentiyi çok net bir şekilde dile getirdi. 2006 hac günlerinde
Sevr ziyaretinden dönerken selamlaştığım 2 Pakistanlının o
toprakları nasıl bırakıp ayrıldığımız sorusu da beni çok
düşündürmüştü.
İslam ülkeleri tarafından farkında olmadığımız çok ciddi bir
teveccüh üzerimizdedir. Yiğit düştüğü yerden kalkar. Mukaddes
emanetler bizdedir. İslam âleminin bizden ciddi beklentileri
vardır. Buna uygun stratejik adımlar atmak durumundayız.
RECEP İVEDİK 4, HAYAT ve ARGO
Eşya zıddıyla anlaşılır. Yukarıdaki sorgulama ve ideal bakış
sonrası rekor izleme seviyesinden bahsedilen gündemdeki Recep
İvedik 4 ile ilgili bir farkındalık da oluşturmak gerekiyor. Daha
öncekileri otobüs yolculuklarında gördüğüm versiyonlar, argo ve
hakaret katsayısı artırılarak 4 nolu filmi çekilmiş ve büyük
reklamlar ile rekor seviyede izlemelerden bahsediliyor.
Bu durum bir noktada insanımızın nelere değer verdiğini gösteriyor.
Bu hayret ve endişe karışımı duygulara sebep oldu. Filmin içeriğine
ve üslubuna bir bakınız. Bu filme kimler gitti, para verip izledi
diye bir anket çalışması yapılsa, nasıl bir profil çıkar merak
ediyorum?
Bir kişi veya toplumun seviyesinin anlaşılmasında; neye, ne kadar
vakit ve nakit ayırdığı önemli bir veri olabilir. Hayata
bakışımızla ilgili ipuçları da veren bu durumu dikkatle
incelemelidir. Bazı şeylere yönelme, acı gerçeklerden veya yoğun
gündemden kaçış olarak mı değerlendirilmelidir? Görüş ve
paylaşımlarınız konuya ışık tutabilir.
Daha nurlu gönüller ve huzurlu, aydınlık yarınlar dileğiyle…