Din güncellenemez (format atılamaz)

ASANSÖR meselesini hiç yazmamıştım. Lâkin bazı ilâhîyatçıların patavatıslığı üzerinden yeni bir fitne patlattı, yine dine saldırdılar...

  1. N. Yıldız ve F. Başer üzerinden bir bardak suda koparılan fırtına devletin zirvesine kadar ulaştı... (kimi tasavvuf, kimi sahabe düşmanı bu ilâhîyatçıları değil, dinimi savunuyorum ben. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Haksızlık dine yapılıyorsa büyük Şeytan...)

Sayın cumhurbaşkanı da D. Bahçeli gibi “sapık” deyip geçseydi, “kul hakkı” dışında mesele kalmazdı. Lâkin maalesef vahim, küfre sokabilen (Elfaz-ı küfür) sözler edildi...

“İslâm’ın hükümlerinin güncellenmesi vardır. Siz İslâm’ı 14-15 asır öncesi hükümleriyle bugün uygulayamazsınız..” denildi...

Peygamberimiz (s.a.v), “Men fesserel Kur’âne bir re’yihi fekad kefer...” (Kur’ân’ı kendi reyine göre tefsir eden kâfir olur) buyurmuş..

“.....kitabımız Kur’ân’dır. Kur’ân’a ters değilse mesele bitmiştir..” denildi... İyi de Kur’ân’ın ne dediğini kim nasıl bilecek?

Cevap: Sıradan insanlar Kur’ân’ı meâllerden, daha iyi anlamak için muteber tefsirlerden öğrenebilir...

Ve dahi muteber meâl ve tefsir yazarları (tam tekmil, mükemmel) Arapça, hadîs, İslâm tarihi ve siyer âlimleridir aynı zamanda...

***

Sayın Erdoğan, İmam Hatip kökenli. Siyasî mazisi; Necip Fazıl’ın, M. Akif’in şiirleri ve dinî söylemlerle geçmiştir...

Necip Fazıl Kısakürek üstad, Bulgaristanlı Ahmed Davudoğlu Hocaefendi’nin “Dini Tâmir Dâvasında Din Tahripçileri” eserine yazdığı önsözde istiklâl marşı şairimiz merhum Mehmed Akif’in “Doğrudan doğruya Kur’ân’dan alıp ilhâmı / Asrın idrâkine söyletmeliyiz İslâm’ı” mısralarına, aynı nazım ölçüsüyle “İslâmın idrâkine söyletmeliyiz asrı” diye itiraz etmişti...

Ezherî Davudoğlu hoca ise, “Evet, Mehmet Âkif bey merhum da sair reformcular gibi ilhamı doğrudan doğruya Kur’ân’dan almak istiyor. Yalnız hiçbir zaman mucizeleri inkâr aklının ucundan bile geçirmemiştir. (......) Âkif’in asıl hatası niyetlerini anlamadan, onlara tâbi olmasındandır. Kur’ân’dan doğrudan doğruya hüküm çıkarmak ne demektir? Bunu kim yapabilir, düşünmemiştir.. Halbuki reformcular düşünmüş ve bu işi kendilerinin yapacağını anlatmak istemişlerdir” der... (s.146-147)

***

Reis bu yaygarayı ya duymazdan gelir, “hırlasın dursunlar” der ya da “fıkhî bir sual sorulmuş, hocalar da içtihadlarını söylemiş..” diyip geçer zannediyordum, yanılmışım...”Acaba reise ilaç falan mı içirdiler?” düşüncesi bile geçti aklımdan...

Öte yandan ASANSÖRDE HALVET gibi sun’î gündemler Erdoğan’ın da bizar olduğu malûm medyanın klasik linç girişimlerindendir..

Canlı yayındı buna rağmen duyduklarımıza inanamadık, internetten AA haber metnini defalarca okuduk, sözler tevil götürmüyordu.

Erdoğan, “Bazı âyetler tarihseldir, bugün hükümsüzdür” diyen Pakistanlı Fazlurrahman ya da Mevdudî gibilerden mi, yoksa yerli reformistlerden mi etkilenmiş bilmem. Her hâlûkârda, millet kahroldu sosyal medya yahudilerin ağlama duvarına dönüştü...

#HARBİDEN: Seçimler için değil Allah için acilen (nasuh) bir tövbe ediniz. Uyarılar háşa sümme háşa zát-ı âlilerini tefe koymak değil.. Milletten de özür dileyiniz... Aksi halde itimad edin, 2019’da %30 oy zor çıkar sandıklardan! Dost acı söyler...