İslam güzel ahlaktır. Güzel ahlak, Peygamberimizin(sav) ahlakıdır. O gül kokulu sevgili buyuruyor: “ Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim.” Ahlaklı insan ihlaslı ve takva insandır. Allah’ın yasaklarından sakınır. Yani haramlardan sakınır. Kul hakkından sakınır.

İslam güzel ahlaktır.

Güzel ahlak, Peygamberimizin(sav) ahlakıdır.

O gül kokulu sevgili buyuruyor: ' Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim.'

Ahlaklı insan ihlaslı ve takva insandır.

Allah'ın yasaklarından sakınır. Yani haramlardan sakınır. Kul hakkından sakınır.

Ahlaklı insan Allah'tan korkar.

Ahlaklı insanı cemiyet tarafından sevilir.

Tıp fakültesinde bir ahlaksız hocamız vardı.

Öğrencilere, 'Ben de yok ama, sizde ahlak ararım' derdi.

***

Ahlaklı toplum daima huzur içinde olur.

Birbirine malını ve canını güvenir.

Çünkü, toplumda, içki, zina, kumar, yalancılık, terazide hile, az olur.

Tolumun, nesli de sağlam olur. Veledi zina yani piç de az olur.

Böyle bir ticareti düşünün. Hiç tereddüt etmeden gidip güven içinde malınızı alırsınız.

Bilirsiniz ki, O tüccar, 'Ben bugün siftah ettim. Onu da komşudan alın' der.

İşte bizim tarihimiz güzel ahlakla geçmiştir.

Bir ağacın altında unuttuğu çıkınını bir hafta sonra gidip alır.

Onun için Allah bu millete, dünya hakimiyeti vermiştir.

***

Allah, ahlaksız toplumları helak eder. Yere batırır.

Daha önce Lut kavmini, ve diğer kavimleri batırdığı gibi…

Kahramanmaraş depreminde de bu kadar büyük hasarın olması şüphesiz ahlaksızlıktandır.

İnşaat şirketlerinin ahlakı toplumu yer ile yeksan etti.

İnsanlarda, bir süs ve gösteriş merakı oluştu.

En büyük, en gösterişli binalara heveslendiler.

Bina sağlam mı? burada benim hayatım tehlikede mi? demediler.

Kolonlarını kestiler. Bazen binayı ruhsatsız olarak daha çok yükselttiler.

Halbuki gölcük depremi çok iyi bir örnekti.

Minareleri, ustalar daha çok para almak için, iki şerefeli, üç şerefeli yaptılar.

Yer ığranınca da hepsi yerle bir oldu.

***

Peki çözüm nedir?

Tabii ki güzel ahlak.

Nerede bulacağız?

İnsanda bu nefis oldukça, bu kanaatsızlık oldukça bu tamah oldukça,

Kadına, makama ve paraya düşkünlük oldukça, sorunu çözmek iki şarta bağlıdır.

Birincisi, İslami eğitim,

İkincisi de ağır ceza…

Bunun yolu, milli eğitimin müfredatını, İslami eğitime göre düzenlemek.

Türk ceza kanununu yeniden gözden geçirip,

Bütün suçların cezasını artırmaktır.

Daha kısa bir çözüm var.

İslam hukukunu uygulamak. Ne suç kalır, ne de huzursuzluk?

Mutlu bir toplum meydana gelir.

Ya, Le monde gazetesi kızarsa ?

Zaten ona uyduk bu hale geldik.

Yapacak başka şey yoktur.