7 Ekim 2023’ten beri Filistin’de ve özellikle Gazze’deki Müslümanlar eşi benzeri görülmemiş bir vahşet ile karşı karşıya. O vahşet terörist siyonist İsrail vahşetidir. 1 hafta sonra vahşetin 1 yılı dolacak.
7 Ekim 2023’ten bu güne kadar terörist siyonist İsrail önüne gelen her şeyi yok ediyor. Terörist siyonist İsrail’in Filistin’de çoluk çocuk demeden, genç yaşlı dinlemeden ve kadın erkek ayırmadan katliamı 1 yılını doldurmak üzere. Bu 1 yılda gördüğümüz vahşet ve katliam ile de açıklanamaz. Daha da acı bir gerçekle karşı karşıyayız. Bu bir soykırım.
Soykırım yapan terörist siyonist İsrail, tüm Dünya’ya kafa tutuyor. Hiçbir hukuk ve insani kuralı tanımıyor.
Adeta kudurmuş bir köpek var insanlığın karşısında. O kuduz köpek terörist siyonist İsrail’dir. (Bu arada siyonist terörist İsraili kuduz köpeklere benzettiğim için tüm kuduz köpeklerden özür diliyorum. Sırf benzetme için ve daha net anlaşılır olmak için, terörist siyonist İsrail’i, aklı, izanı ve sorumluluğu olmayan kuduz köpeklere benzettim. Bundan dolayı kuduz köpeklerden tekrar özür diliyorum. Çünkü terörist siyonistler tüm hayvanlardan daha aşağılıktır.)
Ve o siyonist Yahudiler günü vakti geldiğinde itlaf edilecekler. Bu kesin ve gerçekleşecek bir bilgidir. (Bu göreve, Yüce Rabbim (cc) bizleri memur eylesin. Amin)
Bu görevin gerçekleşmesi ancak cihadlı Müslümanlık ile olacaktır. Ne var ki, maalesef, Müslümanları cihad’tan, cihad şuurundan kopardılar.
Ne zaman ve nasıl kopardılar? Bu sorununun cevabını herkes biliyor. Dünya’daki ve Ülkemizde kim Müslümanları cihad ruhu ve cihad şuurundan koparmışsa, bu noktada sorumlu kim varsa hepsinin canı cehenneme. Boyunları kopsun onların, yaşıyorlarsa. Ölmüşlerse de alevi azabın içinde olsunlar. Amin.
Çok dertliyim, büyük hüzünler içindeyim. Bu hüzünle ve bu dertle böyle beddua ediyorum. Kabul olsun inşallah.
“Mazlumun ahı, indirir şahı.” Bir Mazlum olarak beddua ettim. Tüm Müslümanlar olarak mazlumuz. Bir Mazlum olarak feryat ve figan ediyorum.
7 Ekim 2023’ten beri Filistin’i alt üst eden, siyonist terörist İsrail, işte bugünlerde Lübnan’a da saldırdı. Orayı da alt üst edecek. Gelen haberlere göre siyonist terörist İsrail, elini kolunu sallayarak Lübnan’a giriyor ve oradaki Müslümanlar kaçıyor. Çünkü cihadsız Müslümanlar.
Cihadsız Müslümanlar derken elbette kasdım halkın kendisi ile birlikte Devletin de kendisi. Sen nasıl Devletsin ki, savaş gücün yok. “Yahudi” diyerek basite aldığımız alçaklar silah gücü ve savaş hazırlığı oluştururken sen neredeydin Lübnan? (Burada şunu da belirteyim. Lübnan esasında gerçek bir Devlet değil. 1. Dünya Savaşı’ndan sonra Emperyalistler, yani Fransa ve İngiltere tarafından cetvelle çizilmiş Devletciklerden biridir.)
Esasında sırf Lübnan değil cihadsız olan. Mısır da cihadsız, Ürdün de cihadsız, Suriye de cihadsız, Irak da cihadsız. Türkiye de cihadsız. Suudi Arabistan da cihadsız. Tüm Müslüman Ülkelerin Devletleri ve halkları cihad şuurundan fersah fersah uzaklar. Eğer biz Müslümanlar cihad ruhuyla Devlet ve Millet olarak mücehhez olsaydık terörist siyonist İsrail’i bir saatte yok ederdik. Ancak gel gör ki, terörist siyonist İsrail kendisi 8 milyon nüfusu ile 2 milyar Müslüman nüfusuna kafa tutuyor. Hatta tüm Dünya’ya kafa tutuyor. Yani 8 milyon terörist siyonist İsrail, 8 milyar insanlığa karşı koyuyor ve kafa tutuyor.
Bu durumdan utanç duyuyorum. Hem bir insan olarak, hem Müslüman olarak utanç duyuyorum.
Evet, maalesef, son bir yıldır yaşadığımız ve adeta eli kolu bağlı izlediğimiz İsrail'in terörünün, İsrail'in yaptığı katliamın, İsrail siyonizminin fütursuzca insanlığa ve Müslümanlığa yönelik saldırılarına gün be gün şahid oldukça, bu günleri gördükçe hem Müslümanlığından ve hem insanlığımdan utanır oldum.
Bu utanca neden olan cihadsız Müslümanlıktır. Olmaz olsun böyle bir Müslümanlık.
Evet, bu kahırlı seslenişimi hem yazımın başlığında belirttim, hem yazımın bu noktasında beyan ettim.
Bir Müslümanın cihadsız kalması, bir Müslümanın savaşa hazırlıksız olarak yakalanması, ne İslam'a, ne akla, ne mantığa yakışır. Cihadsız Müslümanlık akılla bağdaşmaz. Cihadsız Müslüman, İslam’ı anlayamamıştır. (Bizi bu hale kim düşürmüşse canı cehenneme!)
Bir avuç Yahudi karşısında ne hale düştük ya!
Ruhum kabına sığmıyor. Bu hale isyan ediyorum. Ancak elimden bu geliyor. Başka da bir şey gelmiyor.
Ancak bu şekilde sesleniyorum. Gerçi o hale geldim ki, söyleyecek söz bulamıyorum. Bu zelil, bu rezil ve bu hakir durumu yaşamaktansa keşke yer yarılsa da yerin dibine girseydik.
Artık daha fazla yazmayayım. Herkes bu yazdıklarımdan payını alsın ve gerçek bir Müslüman ise iki elini bir başının arasına alıp da düşünsün
Yazımın sonunda bir ayet-i kerime ve bir hadis-i şerif var. En sonda da dua var.
“Onlarla savaşın ki Allah sizin ellerinizle onları cezalandırsın, onları rezil rüsvâ etsin, onlara karşı size yardım ve zafer ihsân buyursun, baskı ve zulüm altında inleyen mü’min toplulukların gönüllerini ferahlatsın!” (Tevbe Suresi, 14)
“Ellerinizle, dillerinizle ve mallarınızla cihad ediniz!” (Hadis-i Şerif)
Ey Allah'ım! Bütün varlığımla, bedenim ve ruhumla, malım ve mülkümle cihad etmeyi bana nasip eyle!
Amin.