CHP ve Macron…
Uzun zamandır sesi sedası çıkmayan “367 Sabih” yine kaos için kolları sıvamış:
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tarafsızlığını ihlal ederek referandum çalışmalarına katıldığını, devletin imkanlarını kullandığını iddia ederek referandumun meşru olmadığını öne sürmüş!..
“367 Sabih” diyorum çünkü bunun bir öyküsü var, hatırlatayım; 10. Cumhurbaşkanı Sezer'in görev süresi 16 Mayıs 2007'de doluyordu. Yeni cumhurbaşkanı seçimi için ilk tur oylama 27 Nisan’da yapılacaktı.
Ancak statüko iktidarda olan AK Parti’nin cumhurbaşkanı seçmesini istemiyordu.
Eski Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, cumhurbaşkanı seçimi için, Meclis’in ilk iki turda nitelikli çoğunluk olan 367 milletvekilinin katılımıyla toplanabileceğini öne sürdü. AK Parti’nin sandalye sayısı 354’tü.
CHP, Kanadoğlu’nun bu görüşünden hareketle oylamaya katılmadı, statüko tarafından baskı altına diğer partiler de Meclis’e girmedi.
27 Nisan’daki ilk oylamaya 361 vekil katıldı ve AK Parti’nin adayı Abdullah Gül 357 oy aldı.
CHP, Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu ve çoğunluğu Cumhurbaşkanı Sezer’in atadığı üyelerden oluşan Mahkeme 1 Mayıs’ta 367 iddiasını ciddiye alarak seçimi iptal etti.
Bunun üzerine AK Parti, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesine yönelik anayasa değişikliğini gündeme getirdi, referanduma gidildi ve kabul edildi.
Daha sonra erken seçime gidildi, MHP barajı aşarak Meclis’e girdi, MHP’nin de desteğiyle 367 sayısı aşıldı ve Gül, 11. Cumhurbaşkanı seçildi…
Bunları hatırlatıyorum çünkü geçmişi bilmeden, bugünü yorumlayamayız.
Statüko hala hüküm sürdürseydi Kanadoğlu’nun bu yeni bir kaos planı ciddiye alınabilirdi. Ancak, köprünün altından çok su aktı, bugün sadece gülüp geçebiliriz…
İşte CHP, yenildiği her seçim sonrası, mızıkçı çocuklar gibi davrandığı için halk tarafından ciddiye alınmıyor. Kaos çıkarmaya, kaostan nemalanmaya çalışıyor.
Oysa Fransa’da Macron adlı, iki yıl önce kimsenin tanımadığı, “ne sağcıyım, ne solcu” sloganıyla yola çıkan, hiçbir partinin adayı olmayan, bırakınız milletvekili; belediye meclis üyesi dahi yapmamış 38 yaşındaki deneyimsiz bir politikacı, cumhurbaşkanı seçiminin ilk turunda 11 adayın arasından sıyrılarak ipi göğüsleyebiliyor.
Üstelik de 1 Mayıs’ta yapılacak 2. tur oylamada cumhurbaşkanı seçilmesine kesin gözüyle bakılıyor.
Bu genç politikacı 50 yıldır Fransa’yı yöneten sağ ve sol partileri devre dışı bırakmakla kalmıyor, 1789’dan sonra Fransa’nın en genç cumhurbaşkanı unvanına da uzanıyor.
Umarım CHP, her yenilgide ağlama yerine Fransa seçimlerinden ders alır da, kaos politikalarından vazgeçer.