Biz de darbe yapar mıydık?
İslam dini nasihat (öğüt) dinidir. Nasihat ise fevkalâde geniş ve ehliyet isteyen bir iştir.. Bazıları nasihat etmesin. Onlar nasihatleriyle muhataplarını dinden çıkarıyorlar, saptırıyorlar...
Hava Harp Okulu yıllarımdı... Büyük gençlik enerjimin bir kısmını Lise yıllarından bu yana şampiyonluklar da alarak devam ettirdiğim halter sporu ile atıyordum ama içim kaynamaya devam ediyordu.
Siyasi olarak asker eskisi Fahri Korutürk’ün cumhurbaşkanlığı dönemi. Hükûmet olarak çoban sülo (S. Demirel) yılları...
Elbette ülkenin gidişatını beğenmiyordum. Hafta sonu evci iznimde bile zaman zaman ağabeyimle kıyma, tüp, yağ kuyruklarından birinde buluyordum kendimi...
Merhum babam çırpınıyordu. Emekli maaşı ile İstanbul’da geçinmek ne mümkün.. Hele o devirlerde... Adamcağız birçok işe müracat etti, sonunda Eczacıbaşı’nda işe girdi de rahat ettiydi...
Biz gençlik yıllarımızda “dâva” der dururduk... Gerçi bendeniz ayıptır söylemesi hálâ dâva dâva diyorum, ama kimse dinlemiyor o ayrı...
FETÖ hainleri gibi “hizmet” maskesi altında para cukkalamak ve her kesimden adam devşirip DARBEYE HAZIRLANMAK değildi dâvamız...
Biz “dâva şuuru” diyor, kendimizi yetiştirmeye, istikbâl için hazırlanmaya çalışıyorduk... Gerçi bendenizin hayali çabuk söndü, refikam başörtülü olduğu ve içki içmediğim için yolun başında kurmaylıktan men edilmiştim.
Gerçi generallik (paşalık) ve dahi kuvvet komutanlığı hedefine kadar gidip de bizlerin hayalini bir kez daha söndürenler de oldu...
Biz de darbe yapar mıydık? Bilmiyorum hayallerimizi söndürenlerin sağı solu yoktu... İslâm diye yola çıkmıştık ama “liderimiz” diye gırtlağımızı patlatarak bağırdığımız bay “gurur” namaz bile kılmıyordu...
Yukarılara tırmanabilmiş arkadaşlarımız ise, eşleri açık, içkili toplantılarda dans edebilen ve bu şekilde “nasıl yaşarsanız öye inanırsınız” iddiasının yaşayan delilleri, isbatı olmuşlardı..
Mantık... O deli gençlik yıllarında ne yapsan nafile, büyülenmiş gibi lider peşinde sürü psikoloji ile gidenlere anlatılamayacak tek derstir... Zaten lise yıllarında doğru dürüst mantık dersi almamıştık...
YENİDEN MİLLÎ MÜCADELE isimli bir haftalık dergimiz vardı. Bizimkilere de MÜCADELECİLER diyorlardı... Zamanla bu saftirik köy çocuklarının çoğu “liderimiz” bay Gurur’un kofluğunu görüp gemiyi terkettiler...
Terkettiler ama onlar gemiyi ilk terkeden fareler değil, kaptanlarına söz geçirmenin imkânsızlığını görüp ahiret limanına yüzüak inmek isteyen adam gibi adamlardı...
İyi ki gitmişlerdi. Nihayet benim gibi aptallar bile terketti gemiyi. Gemi battı ve özel filikası ile gemiyi terkeden liderimiz yanında kalan son beş on kişiyi yanına aldığı dünya malından yer kalmadığından filikasına alamamış, boğulmalarına sebep olmuştu...
Bu lâ’net olasıca eğer büyüsü devam etseydi; Fetö yerine 15 Temmuz gibi bir darbe yapar mıydı? Bence yapardı..
Gözünü hırs bürümüş, ihlássız ve paraya tapan kişiler her haltı yer... Allah bunların şerrinden hem ülkemiz ve devletimizi, hem şu necip milletimizi muhafaza eylesin.