Hayal kurabildiğin dil senindir. Hayal kurabildiğin ülke sesindir. İnandığın dava senin yegâne hayalindir. Önce inanırsın. Sonra inandığın gibi hayal edersin. Hayaline güvenir ve hayalin için çalışırsın...
Hayal kurabildiğin dil senindir. Hayal kurabildiğin ülke sesindir. İnandığın dava senin yegane hayalindir. Önce inanırsın. Sonra inandığın gibi hayal edersin. Hayaline güvenir ve hayalin için çalışırsın. Eğer inanıyorsan muhakkak kazanan sen olursun. Zafer kazananlar hayal kuranlardır çünkü. Hayal kuranlarsa sadece inananlardır.
Öyle bir zaman geldi. Başka insanlar çıkıverdi. Hiç tanımadığın, senden olmayan insanlardı bunlar. Hayaline bir postal izi sürdüler. Hürriyet diye bağıranlar arasında sana özgürlüğü çok gördüler. Onlar dediler ki, burada bizim istediğimiz gibi hayal kurabilirsin, bizim istediğimiz gibi inanır, biz nasıl istiyorsak öyle yaşarsın!
Öyle bir zaman geldi. Belki bizden olmayan belki de bizden olanları satın alan birileri çıkıverdi. Biri bir gün güvendiğin şeyleri senden koparmak istedi. Onlar çok uğraştı. Sen çok direndin. Onlar sana vurdukça sen göğüs gerdin. İnandın. Hiç vazgeçmedin. Çünkü inandığın şey gerçekti.
Öyle bir zaman geldi. Biri bir gün çıkıverdi. Yüreğinden aşkını, göğsünden imanını almak istedi. Çünkü biliyordu ki eğer inancın olmazsa, onlara tabii olacaktın. Belki bir kukla olacaktın. Belki de cahil kalacaktın. Ama en çok hayalini yitirecektin. Sen yılmadın. İnandın ve güvendin.
Öyle bir zaman geldi. Senden olmayan birileri boy gösterdi. Sana güldüler, seninle alay ettiler. Dediler ki, ya emrimize uyarsın ya da bu diyardan göçersin. Ancak sen korkmadın. Çünkü gerçekten inandığın bir şey vardı. Onlar durmadı. Sen de yılmadın. Mücadele ettin.
Biri bir gün çıkıverdi. Senin ve senden olanın hiçbir şeyi bilmesini istemedi. Değerlerini yok etmek istedi. Seni hayalini kurduğun yurdundan atmak istedi. Sana vatanında hürriyet vermedi. Çünkü sen onlar gibi değildin. Üzerine geldiler. En güçlü silahlarını kullandılar. Sevdiklerini bir bir senden kopardılar. Senin güvenini ve inancını kırmak istediler. Senden olanları, inandığın şeye inanmadıkları için zindanlara tıktılar. Hücrelerle korkutmak istediler. Kimisine müebbet verdiler kimisine işkence. Sen hayal kurma diye yaptılar bunu. Sen inanma diye! Yolunu kestiler, suyunu kestiler. Sana karşı olanlar gücüne güç katarken sana engel oldular. Mabedini kapattılar. Zahidini vurdular. Bir bir kopardılar kanadını senin. Ancak sen yılmadın. Dedin ki bir zaman, iman varsa imkan vardır. Yurdunu, hayalini kurtaracak şeyin iman olduğunu fark ettin.
Sonra öyle bir zaman geldi ki, olmaz denilen bir zamanda, yapılmaz denilen şeyleri yapacak bir yiğit çıktı zindandan. O senden biriydi. Seninle inandı. Seninle güvendi ve seninle direndi. Pes etmeden seninle sırt sırta verdi.
Biri bir gün çıkıverdi. Yaşadıklarına kader deyip geçmedi. Bildi ki kaderin üstünde bir kader vardı. Kurdukları tuzaklardan yüce bir tuzak vardı. O geçmişini tanıdı. Tarihini yaşadı. Var edene inandı. Ardından uzun bir yola çıktı. İnandığı şey uğruna canını ortaya koymayı bildi. Bir gün yanında başka diyarlara götürebileceği tek elbisesini giyip öyle koyuldu yola. Kurduğu hayali kuranları da yanına alıp Bismillah, dedi. Sen ona ve onunla olanlara güvendin. Hayalini emanet ettin. Çünkü aynı şeydi inandığınız. Sen onlarla aynı vatana, aynı dile, aynı dine ve aynı Rabbe inandın.
Biri bir gün çıkıverdi. Olmaz denilen şeyleri yaptı. Sen bile şaşırdın başta. İçini bir umut sardı. Göğsünde bir ateş parladı. Sevindin, ağladın. Sonra ona daha çok güvendin.
Biri bir gün çıkıverdi. Hayalinin üstündeki postal izini siliverdi. Sana imanın ne imkanlar doğuracağını gösterdi. Hürriyetin için mücadele etti. Yüzüne kapanan bütün kapıları ardına kadar araladı. Bütün cihan senin gibi inanlara yüz çevirmişken o biri sınır tanımadan senden olana sahip çıktı. İnandı ve başardı. Zafer inananlarındı çünkü. Senden olanlar davasını sürdürürken, sana inanmayanlar da durmadı elbet. Onlar da çabaladı, uğraştı. Tuzaklar kurdu. Ancak bilmiyorlardı ki onlara tuzak kurmayı öğreten yaratanın daha yüce bir tuzağı vardı. Onlar her tuzak kurduklarında anlamadıkları bir yerden bir tuzakla karşılaştılar. Şaşırdılar. Fakat yine inanmadılar. Hakaret ettiler. Yaktılar, yıktılar ama başaramadılar.
Öyle bir zaman geldi. Zaman, zaman olalı böyle yanılmadı. Bir gün bambaşka biri çıkıverdi. Senden olduğunu söyledi. Seninle inandı, seninle güvendi ama hiç seninle olmadı. Seninle olduğunu söyledi ama hiç seninle omuz omuza mücadele etmedi. Bir zaman geldi. Senin inandığın şeye haram lekesi sürmek istedi. Anladın ki senden olmayanlara hizmet etmişti. Senin inandığına sahip çıkanlara seni yok sayarak yalan isnat etti. Senden olduğunu söyleyip senden olanı kovmak istedi. Sen de onun gibi inan yalana tabi ol istedi.
Ardından o yiğit bir gün yine çıkıverdi. Daha çok inandı. Daha çok güvendi. Sana daha çok sarıldı. Seninle omuz omuza daha çok mücadele etti. Ayağına kadar geldi. Ne pahasına olursa olsun vazgeçmedi. Yeri geldi sağlığından olmayı göze aldı yeri geldi varlığından.
Sen senden olana inanmaktan vazgeçmedin. Beraber yürüdün. Beraber ıslandın. Beraber ağladın. Beraber güvendin. Hayaline sahip çıkana sahip çıktın.
VE ÖYLE BİR ZAMAN GELDİ.
Biri bir gün çıkıverdi. Senin dediğin olsun istedi. Ulaşamadığın zirvelere senin kararlarını götürdü. Sen istedin o uğraştı. Sana her zaman hizmet etti. Makam bilmedi, mal bilmedi. Hiçbiri gözünü boyayamadı. Hiçbir şey iman perdesini aralayamadı.
Şimdi öyle bir zamandasın ki!
Hayal olanların gerçek olduğu bir zamandasın. Senin olanların sende olduğu bir zamandasın. Ceddinin hayalinin var olduğu bir zamandasın. Vakit senin iradenin vakti. Bu vakit senin vaktin!
Sen inandıkça hayaller hep gerçek olacak.
Sen inandıkça, umutsuzluğa kapıldığın yerde sana destek olan birileri hep çıkacak sana yolu gösterecek. Umudunu yeşertecek. Şimdi sıra sende! İnan, hayal et ve yaşa…