KİMİN öyle değil ki…

Hepimiz için öyledir diyemezsek bile çoğumuzun düşleri yarım kalmadı mı?

Korkuyla sıçrayarak uyanmadık mı?

Tamamlanmamış olarak gezip durmakta değil miyiz orada burada?

Kavgalarımızın, hırçınlıklarımızın, taşmalarımızın, depresyonlarımızın sebebi biraz da bu değil mi?

İçimize kanamalarımızın kök nedeni bundan başka mı?

“Kimse beni anlamıyor” sözünün dilimizi bunca aşındırması yine bu sebepten değil mi?

“Bu dünyada yerim yokmuş, yokmuş” şeklinde inleyişlerimiz aynı sancının ifadesi değil mi?

Hangimiz tamamlanmış düşlerin sahibi olarak yaşıyoruz? Kim ulaşmış nirvanaya?

ÂLİM dediklerimiz âmil değil!

Ârif bellediklerimiz kendini göremiyor.

Zengin sandıklarımız fakirden daha fakir cömertlikten yana…

Âdil saydıklarımız yakınlarına âdil sadece, gayrıya değil.

Şairim diye etrafın tozunu attıran, tevazu bilmeyen yeni yetmeler kendinden başkasını okumamış.

Dostlar dostlarından bîhaber…  Arkadaşlar hiç arka vermemiş hatta ilk fırsatta ilk yumruk onlardan gelmiş. Aileler birbirinin gönlünden habersiz. Yâr dediğin her an ağyarın rüzgarına kapılabilir durumda.

Selam kelimesi mânâsını kaybetmiş, merhabalar “N’aber” olmuş çoktan.

Bağır basmalar bağır yakmaya dönmüş. Kısacası, düşlerimiz her açıdan yarım kalmış.

AYAKKABI tamircisi bir dost edindim epeydir.

Parkın ortasına oturtulmuş kulübesinde günlük maişetinin peşinde. Geçen sene yağmurdan ayaklarım ıslanınca uğramıştım ilkin… O günden beri sabahları işe geçmeden uğruyorum, halleşiyoruz.

Türkü seviyor. Ki, benim için mühimdir. Dünyaya ait kibir hallerinden asude olmak için lazım, tavsiye ederim. Kelime ve kavramlarımızın da sağlam bir muhafızı. Türküleri bir sözlük olarak görüyorum kimseye söylemezsem bile. Ayrıca hâlimizi şerh etmekte pek mâhir.

Değerli üstadım ve hemşerisi olmaktan müftehir olduğum kültür insanı Bayram Bilge Tokel’in YouTube kanalına abone olup o muhteşem tavrı eşliğinde havalandırdığı türkülerin dalına gönlünüzü astığınızda ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. Unuttuğumuz nice kavram ruhunuza yeniden konacak.

Sabahları islenmiş demliğinden çayı yudumlarken ustanın marifetli mızrabıyla mayalanıyoruz.

KAR misafir oldu bugün İstanbul’a. Titrek ellerim ve kızarmış burnumla kulübeye vasıl olup “Merhaba Bahri Emmi” diye tabureye kurulduğumda bu defa okuyuşuna âşina olduğum İlkay Akkaya ses veriyordu:

“Bir yanım gündelik şeyler evdir ekmektir / Bir yanım türküler söyler yoldur özlemdir
Benim en güzel düşlerim içimde kaldı / Benim en güzel düşlerim içimde kaldı.”

Çakıldım kaldım. Bu yazının sebebi vücudu bu birazda.

“Senin bu hemşerin de çok fena…” dedi. “Cümleleri nasıl da kavrıyor insanı.”

Anlamamıştım neyi kastettiğini çünkü memleket konusuna girmeye hiç fırsatımız olmamıştı Bayram Bilge Tokel ustanın okuduğu türküler üzerinde konuşmaktan… Demek ki, yine de yakalanmışız.

“Yaşamak bir can sıkıntısı mıdır Ömür Hanım? Her şeyi iyi yanından görmeyi kim öğretti bize?” dizlerini de bilmiyorum dersen dükkânı kapatır giderim valla deyince ayıldım.

“Bilmem mi Emmi” dedim. “Kim bilmez Şükrü Erbaş’ı. Ayrıca o şiir benim için çok mühim. Yıllar evvel çok sevdiğim birinin harika bir yorumuyla boğazımın nasıl düğüm düğüm olduğunu anlatamam.”

“Hadi eşlik edelim o vakit” dedi.

“Bir yerlerim eksiliyor bir yerlerim eriyor / Günlerdir başımda bir esrik bulut
Ben süt mavilerde umarken günü / Aykırı sularda akşam oluyor.”

GÜN sürprizlerle dolu.

Kapüşon sebebiyle karın ıslatamadığı saçlarıma inat bu dizeler yüreğimi sırılsıklam etmişti.

Kabahatse bunları paylaşmam, kabahatim olsun.

Bozkırın tezenesi Neşet Ertaş ustayı uzun süren gurbet ayrılığı ve neredeyse unutulmuşluktan çıkarıp alarak tekrar gönlümüze mihman eden Bayram Bilge Tokel ile yine Yozgatlı olan şair Şükrü Erbaş’ı takibe alın.

Yarım kalan içimizdeki düşleri tamamlamak önemli. İki usta bunun mühim birer hatırlatıcısı, davetçisi…

Biri sazıyla, mızrabıyla, muhteşem yorumlularıyla ve kitaplarıyla bunu yaparken diğeri de yine dizeleriyle ve kitaplarıyla sağlıyor.

Şu kitaplar hâlâ kütüphanenizde yoksa geç kalmışsınız demektir. Hemen tamamlanmalı.

BAYRAM BİLGE TOKEL KİTAPLARI: Neşet Ertaş Kitabı, Sarayın Sesi Halkın Nefesi, Sular Mürekkep Olsa, Türküler Kalır, Bağımıza Gazel Düştü. Albümleri de unutmayın tabi.

ŞÜKRÜ ERBAŞ KİTAPLARI: Yaşıyoruz Sessizce, Bağbozumu Şarkıları, İnsanın Acısını İnsan Alır, Çırpınıp İçinde Döndüğüm Dünya, Kuş Uçar Kanat Ağlar, Otların Uğultusu Altında, İnsan Bir Eksik Sözdür, Çekilme Suları, Aykırı Yaşamak, Eşlik Burcu, Bütün Şiirleri-1,2,3,4Bir Gün Ölümden Önce, Kum ile Su, Gülün sesi Gül Kokar, Bütün Mevsimler Güz, Unutma Defteri, Bir Çınlama Boşlukta, Cam ile Taş.

Yozgatlı Hüznî’nin manevi evlatlarına kulak vermek inan size de iyi gelecek.

Kim bilir içimizde yarım kalan en güzel düşlerimiz böylece tamamlanır.

Ya Selam!