Röportajlar

“AVRUPA ORDUSU ŞİMDİLİK SADECE BİR HEDEF”

Trump’ın politikaları Avrupa'da güvenlik endişesi oluşturdu. AB’nin geleceğini uluslararası ilişkiler uzmanı Öznur Sirene, İstiklal.com.tr’ye değerlendirdi.

Abone Ol

ABD Başkanı Donald Trump’ın ABD-AB arasındaki Atlantik ittifakını zedelemesi, Avrupa Birliği’ni sorumluluklarını yerine getirmiyor diye eleştirmesi ve NATO’dan çıkabilirim söylemi, Rusya tehdidi altındaki Avrupa’yı tedirgin etti. Avrupa birleşmesini hızlandırmak ve kendi güvenliğini sağlayabilmek için askeri harcamalara daha fazla yatırım yapma kararı alırken Avrupa Ordusu oluşturmayı düşünüyor.

AVRUPA SİLAHLANIYOR

ABD Başkanı Donald Trump’ın Zelenski özelinde bütün Avrupa’yı küçük düşürmeye çalıştığına dikkat çeken Öznur Sirene Avrupa’ya yönelik bu tutumun Avrupa’yı uyandırmaya başladığını “Zelenski’nin Trump ile yaşadığı son tartışma, Avrupa’daki güvenlik algısını yeniden şekillendirdi. Trump’ın NATO’ya olan şüpheci yaklaşımı ve Ukrayna’ya verilen desteği sorgulaması, Avrupa’da onun Rusya’ya yakın olduğu yönünde bir algı yaratıyor. Bu durum, Avrupa’nın kendi güvenlik stratejisini gözden geçirmesine neden oluyor. Bu bağlamda, Avrupa’da Ukrayna’ya yönelik destek mesajları arttı. İngiltere Başbakanı Keir Starmer’in ev sahipliğinde Londra’da düzenlenen Ukrayna Zirvesi, bu desteğin bir göstergesiydi. Zirveye Türkiye de dahil olmak üzere birçok ülke katıldı ve Ukrayna’nın güvenliği ile kalıcı barış konuları ele alındı. Bunun ardından, Brüksel’de toplanan AB liderleri Avrupa'yı “yeniden silahlandırmak” için 800 milyar euroluk planı onayladı. Ancak, Avrupa’nın ABD’ye olan bağımlılığını azaltma çabası henüz tam anlamıyla somut bir sonuca ulaşmış değil. AB içinde Ukrayna’ya verilen destek konusunda fikir ayrılıkları devam ediyor; özellikle Macaristan gibi bazı ülkeler Kiev’e yönelik yardımlara mesafeli yaklaşıyor.” sözleriyle açıkladı.

“AVRUPA’NIN EKONOMİK GERÇEKLİKLERİ, SİLAHLANMAYI SINIRLIYOR”

Her ne kadar Ukrayna’nın arkasında dursa da ne kadar yeniden silahlanma için toplantılar yapsa da Avrupa demokrasilerinin kırılgan bir yapıya sahip olduğunun altını çizen Sirene “Almanya’da hükümet belirsizliğini korurken, Friedrich Merz’in Başbakan olması Ukrayna’ya yönelik politikada bir değişikliğe sebep olabilir. Scholz’a kıyasla daha şahin bir duruş sergileyen Merz, Almanya’nın savunma harcamalarını artırmaya yönelik adımlar atacağını ve Ukrayna’ya daha fazla destek sağlayacağını söylüyor. Bu doğrultuda, savunma ve altyapı yatırımları için yeni bir özel fon oluşturulması gündemde. Avrupa genelinde de benzer bir eğilim var; birçok ülke savunma harcamalarını artırmayı planlıyor. Ancak, ekonomik gerçeklikler bu desteğin sınırlarını belirliyor. Almanya resesyon tehdidiyle mücadele ederken, Fransa yüksek bütçe açığı ve artan borç yükü nedeniyle ekonomik baskı altında. Bu ekonomik sıkıntılar, Ukrayna’ya yapılan yardımlara yönelik kamuoyundaki tepkileri de artırıyor. Ayrıca, Avrupa’daki bazı çevrelerde, ABD’nin Ukrayna politikasındaki değişim sonrasında Avrupa’nın ne kadar ileri gidebileceği sorgulanıyor. Bu nedenle, Almanya ve Avrupa Birliği’nin Ukrayna için güvenilir bir garanti olup olmayacağı sorusu, büyük ölçüde ekonomik koşullar ve ABD’nin tutumuna bağlı olarak şekillenecektir.” dedi.

TRUMP'IN MONROE DOKTRİNİ UYGULANABİLİR DEĞİL TRUMP'IN MONROE DOKTRİNİ UYGULANABİLİR DEĞİL

ABD Başkanı Trump’ın büyük destekçisi ve temsilcisi olan iş insanı Elon Musk’ın “NATO’dan çıkalım” söylemi için de bir parantez açan Sirene, Avrupa’nın güvensizliğine “Elon Musk’ın ABD’nin BM ve NATO’dan çıkması gerektiği yönündeki çıkışı, Avrupa’da zaten süregelen “stratejik özerklik” tartışmalarını yeniden alevlendirebilir. Avrupa Birliği’nin bağımsız bir ordu kurma fikri yeni değil; özellikle Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Avrupa’nın savunmada ABD’ye bağımlı olmaması gerektiğini sık sık dile getiriyor. Ancak bu girişim ciddi zorluklarla karşı karşıya. AB içinde ortak bir savunma doktrini ve siyasi irade eksikliği devam ediyor. Bunun yanı sıra, Avrupa’daki yaşlanan nüfus, orduların insan kaynağı açısından sıkıntı yaşamasına neden olabilir. Yine de Brexit sonrası AB’nin askeri iş birliklerini artırmaya yönelik adımlar attığını ve PESCO gibi projelerle ortak savunma kapasitesini geliştirdiğini unutmamak gerek.  ABD’nin NATO’dan tamamen çekilmesi düşük bir ihtimal olsa da böyle bir senaryoda AB’nin bağımsız bir askeri güç oluşturma baskısı artacaktır. Ancak, mevcut yapısal ve siyasi zorluklar göz önüne alındığında, Avrupa ordusu şimdilik sadece bir hedef olarak kalmaya devam ediyor.” diyerek dikkat çekti.

“DOĞU AVRUPA ÜLKELERİ, ABD’Yİ NATO’YA BAĞLI TUTMAYA ÇALIŞIYOR”

Bu yorumların üzerine özellikle Rusya tehdidine daha yakın olan Doğu Avrupa ülkelerinin Avrupa’ya güvenle bakamadığını ifade eden Öznur Sirene o ülkelerin endişelerini “ABD’nin Avrupa’dan çekilmesi ve AB’nin kırılgan yapısı, Doğu Avrupa ülkelerinde büyük bir güvenlik endişesine sebep oluyor. Tarih boyunca büyük güçler arasında sıkışan bu ülkeler, Rusya’nın tehditlerine karşı savunmasız kalmaktan korkuyor. Trump’ın NATO’ya yönelik eleştirileri ve ABD askerlerini Almanya’dan Macaristan’a kaydırma iddiaları, bölgedeki belirsizliği artırıyor. AB ise Fransa’nın öncülüğünde ortak bir savunma politikası geliştirmeye çalışsa da Almanya’nın zayıf askeri kapasitesi ve AB içindeki bölünmeler nedeniyle bu girişimler Doğu Avrupa’da güven vermiyor. Fransa’nın “nükleer şemsiye” teklifi de henüz somut bir güvenlik garantisi sunmuyor. Bu nedenle Doğu Avrupa ülkeleri, ABD’yi NATO’ya bağlı tutmaya çalışırken, AB içinde de daha güçlü savunma mekanizmaları talep ediyor. Ancak ABD’nin Avrupa’dan tamamen çekilmesi durumunda, bu ülkeler Rusya karşısında ciddi bir güvenlik açığıyla karşı karşıya kalabilir.” diyerek özetledi.