Ekonomik sıkıntılar, yalnızca bireysel yaşamları değil, toplumsal dinamikleri de derinden sarsarken, bu süreçte yatırım ortamı, enflasyon ve faiz politikaları da büyük tartışmalara yol açıyor.Gençlerin yalnızca üniversite diplomasına güvenerek iş bulmalarının giderek zorlaştığı, yeni beceri ve yatırım araçlarına yönelmenin zorunluluk haline geldiği bir dönemdeyiz.

Üniversitelerdeki Protestolar ve Gençlerin Umutsuzluğu

Ekonomik sıkıntıların arttığı dönemlerde, insanların kendilerini ifade etme biçimleri de değişiyor. Özellikle üniversiteler, bu tür tepkilerin en yoğun yaşandığı alanlardan biri haline geldiğini vurgulayan Başaran,

İstanbul Üniversitesi, geçmişten beri öğrenci protestolarının merkezlerinden biri olmuştur. 1995-96 dönemlerinde bu tür eylemler daha sık görülürken, günümüzde de artan kira ve yaşam maliyetleri karşısında gençlerin umutsuzluğa kapılması, üniversitelerdeki tepkilerin temel nedenlerinden biri olarak öne çıkıyor”

ifadelerini kullandı.

 Artan Yaşam Maliyetleri ve Barınma Sorunu

Başaran, günümüz ekonomik koşullarında yalnız başına ev tutmanın giderek zorlaştığını ve artan kiraların ve yaşam maliyetlerinin, birçok gencin aile evine dönmesine neden olduğunu belirtti. Bununla birlikte paylaşımlı evlerin sayısında da büyük bir artış yaşandığını söyleyen Başaran, “Eskiden yalnız yaşamayı tercih eden insanlar bile ekonomik şartlar nedeniyle öğrenci veya gençlerle evlerini paylaşmak durumunda kalıyor. Aynı zamanda, yaşlı bireylerin de geçim sıkıntısı nedeniyle gençlerle birlikte yaşamaya yöneldiği görülüyor” şeklinde konuştu.

 Gençlerin Geleceği İçin Alternatif Çözüm Yolları

Üniversite diploması tek başına yeterli olmaktan çıktığını söyleyen Başaran, “Türkiye’de son yıllarda çok fazla üniversite açılması ve eğitim kalitesinin her yerde eşit olmaması, rekabeti daha da artırıyor. Bu nedenle gençlerin, eğitimleri sırasında belirli bir meslek veya beceri edinmeleri büyük önem taşıyor” ifadelerini kullandı. Okul dışında kendini geliştirmek ve farklı alanlarda uzmanlaşmak, mezuniyet sonrası iş bulma şansını artıran en önemli faktörlerden biri haline geldiğini belirten Başaran,

“ Ayrıca, yurtdışında deneyim kazanarak kariyerlerine yön vermek isteyen gençlerin sayısı da giderek artıyor”  dedi.

İş bulmanın önümüzdeki yıllarda daha da zorlaşacağını söyleyen Başaran, “Yapay zeka ve teknolojik gelişmeler, iş dünyasında büyük bir dönüşüme neden olurken, plansız bir şekilde açılan üniversiteler ve mezun sayısındaki artış, işsizlik sorununu daha da derinleştiriyor. Bu nedenle gençlerin belirli bir meslek veya sanata yönelmesi, iş hayatında başarılı olabilmeleri açısından kritik hale geliyor” şeklinde konuştu.

Bilgiye Erişim Kolaylığı ve Yeni Fırsatlar

Bugün dünya üzerindeki en değerli bilgilere ücretsiz erişmenin mümkün olduğunu vurgulayan Başaran, “Gençler, internet üzerinden birçok alanda kendini geliştirebilir, farklı sektörlerde bilgi edinerek yeni fırsatlar yaratabilir. Dijital çağın sunduğu imkanlarla birlikte, YouTube ve Instagram gibi platformlarda içerik üreterek gelir elde etmek, yurtdışı piyasa hareketlerini takip ederek yatırım yapmak veya kripto para ve dijital yatırımlarla finansal kazanç sağlamak artık daha ulaşılabilir hale geldi”  ifadelerini kullandı.

 “Küçük yatırımlarla büyük kazançlar elde edebiliyor”

 Başaran,

“Geçmişte bu tür fırsatlar çok daha sınırlıyken, günümüzde doğru bilgiye ulaşabilen ve bu bilgiyi doğru şekilde değerlendiren kişiler, küçük yatırımlarla büyük kazançlar elde edebiliyor. Ancak bu süreç, aynı zamanda ciddi bir risk barındırıyor. Bilinçsiz yatırımlar ve yanlış yönlendirmeler, maddi kayıplara yol açabiliyor”

diye ekledi.

Türkiye’de Yatırım Ortamı ve Ekonomik Riskler

Başaran ayrıca, Türkiye, yatırımcılar için hem büyük fırsatlar hem de ciddi riskler barındıran bir ülke konumunda olduğunu ve yüksek faiz oranlarının yatırımcılar için cazip görünse de aynı zamanda büyük bir risk oluşturduğunu söyledi. Önümüzdeki altı ay içinde enflasyondaki düşüşe bağlı olarak faiz oranlarının da kademeli olarak düşmesinin beklendiğini belirten Başaran, “Bu durum, ekonomide kısmi bir rahatlama yaratabilir. Ancak enflasyonun hala istenen seviyeye ulaşmamış olması, ekonomik süreçlerin belirsizliğini artırıyor. Ekonomik dengeler, yatırımcılar için fırsatlar sunarken, aynı zamanda dikkatli olunması gereken bir döneme de işaret ediyor. Özellikle döviz kurları, faiz politikaları ve küresel ekonomik gelişmeler, Türkiye ekonomisini doğrudan etkileyen faktörler arasında yer alıyor” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin Ekonomi Politikaları ve Tasarruf Gerekliliği

Türkiye’nin ekonomik sorunlarının temelinde yüksek dış borç yükü bulunduğunu söyleyen Başaran,

“Yeterli dış yatırımın gelmemesi, Türkiye’nin yüksek faizle borçlanmasına neden oluyor ve bu durum ekonomiyi daha kırılgan hale getiriyor. Ülkenin ekonomik anlamda sürdürülebilir bir büyüme sağlayabilmesi için tasarruf tedbirlerinin uygulanması büyük önem taşıyor”

diye belirtti.

 “Türkiye borçlanmaya devam edecek”

 Başaran, Toplum genelinde yaygın olan israf kültürünün sona ermesi gerektiğini de vurguladı. Lüks tüketim alışkanlıklarının devam ettiği sürece, Türkiye borçlanmaya devam edecek diyen Başaran, “Bu da ekonomik istikrarsızlığın derinleşmesine yol açacak. Toplumun her kesiminde harcama alışkanlıklarının gözden geçirilmesi ve tasarruf bilincinin artırılması, ekonomik dengelerin sağlanması açısından kritik bir adım olacaktır” şeklinde konuştu.

"Gençlerin alternatif gelir yolları araması gerekiyor"

Son olarak, ekonomik krizler, yalnızca hükümet politikalarıyla değil, bireysel alışkanlıklarla da doğrudan bağlantılı olduğunu söyleyen Başaran, “Gençlerin kendilerini geliştirmesi, alternatif gelir yolları araması ve toplumun tasarrufa yönelmesi, Türkiye’nin ekonomik geleceği açısından büyük önem taşıyor. Günümüz dünyasında bilgiye ulaşım kolaylaşmış olsa da doğru adımlar atılmadığı sürece ekonomik zorluklar devam edecektir. Bu nedenle bireylerin hem finansal okuryazarlıklarını artırmaları hem de uzun vadeli planlamalar yaparak kendilerini güvence altına almaları gerekiyor..”

Kaynak: Özel Haber