Avrupa bölünüyor mu?
Değişiklik olmayan yerde, hayat yoktur. Keşke düşünceler de insanlar kadar çoğalabilse. Cemil Meriç
Bölgede yoğun bir hareketliliğin yaşandığı bir durumda özellikle de Barzani’n yaptığı referandum sonrası ve akabinde İspanya’da gündeme gelen Katalonyaların durumu ciddiyetini kururken diğer taraftan da Avrupa’da ciddi manada büyük bir endişe yaratmış durumda. AP Başkanı Antonio Tajani, “AB bölünmekten korkmalı ve korkuyor. Bu nedenle Avrupa ülkelerinin hepsi Katalonya’nın bağımsızlık girişimini desteklemeyeceğini açıkça belirtiyor”. Tedirginlik içinde olan Tajani, İspanya anayasasına ve hukukuna aykırı olduğunu savunuyor. Demokrasi ve insan haklarına inanan yapının bağımsızlık referandumundan korkmasına gerek yok. 7,5 milyona yakın bir nüfusun olduğu ve bu bölgenin kaderi de kendisine ait olduğunu düşünen Katalonyaların, ayrılmak isteğine karşı çıkan İspanya ve Avrupa niye bu kadar rahatsız oluyor. Doğal hakkı olan Katalonya’nın durumuna tüm Avrupa seferber olmuş durumda. Çünkü bu işin mimarisi olan Avrupa, Arap ülkeleri için başlattığı yönetim değişikliği ve sonrasında domino etkisi yaratmıştı. Bu etki çoğu ülkeyi kaosa sürüklerken, çoğunda da yönetim değişikliği meydana geldi. Bu ülkelerin kaybettiği ekonomik kaybı da cabası oldu. Atalarımızın dediği gibi: “Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner.” Yerinde ve yaşananlar için iyi bir vecize olmuştur.
Türkiye ile kıyaslandığında ise burnumuzun dibinde gelişen ve özellikle de başka amaçlara hizmet eden yapıların mahsulleri olan ve bu düşüncelere karşı çıktığımızda her türlü haksızlığa maruz kaldığımız bir gerçektir. Temelinde illegal yapılardır. Bunun yanı sıra terör faaliyetleri dışında başka bir amaç gütmeyen oluşumlardır. Bunları zaman zaman Türkiye’ye karşı tehdit unsuru olarak kullanmaktan da herhangi beis görmemektedir. Bu yapıların devlet kurmasına karşı çıkmayan zavallı Avrupa, İspanya’daki durum için hep birlikte hareket etmeye çalışıyorlar. Aslında bildikleri bir gerçek var. Bu durum yalnızca İspanya ile kalmayacağı, diğer devletlere sirayet edeceğini biliyorlar. Bu durumun başlamaması için her ne kadar birlikte hareket etseler de er geç domino etkisi Avrupa’da da başlayacaktır. Bunların başlıcaları: Belçika, İtalya, Fransa, Almanya, İngiltere ve Danimarka ilk akla gelenlerdir. Avrupa bu anlamda bağımsızlığına çok düşkündür, bu süreçte ayrılmak isteyenlerin yanında olmak hem hukuksal hem de insani olarak desteklemek görevimizdir.
Hülasa fitne ve savaş alanları oluşturmak kimseye bir şey kazandırmaz. Kısa vadede kazançlar elde eden düşünceler varsa da uzun vadede kimseye yarar sağlamaz, sağlamayacaktır. Bu anlamda Avrupa, çirkin siyasetinden vazgeçmelidir. Çıkar gözetmeksizin herkese aynı bakış açısıyla yaklaşmalıdır. Demokrasi adı altında işgalden vazgeçmeli, insanlık adı altında enerjiden vazgeçmeli, silah satmak için siyasi baskı politikasından vazgeçmelidir. Ortak paydamız insanlık olmalı ve insani değerlerin gelişmesi için hep birlikte hareket edilmelidir. Bu anlamda bazı kurum ve kuruluşlar siyasi bir olgu ile değil kimliğine yakışır durumda hareket etmeleri öncelikli görevidir.
Vesselam!!!