Hüzünlü bayram

“Bir olalım, iri olalım, diri olalım.” Mevlana

Bayram; paylaşmaktır, bölüşmektir, sevgiye ortak olmaktır ve küskünlükleri, kırgınlıkları ortadan kaldırmaktır. Bu duyguların yaşanmadığı bir toplumda bayramdan söz etmek yanlış olur. Çünkü Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde meydana gelen silahlı çatışma, hem bayramı hem de insanların mutluluğunu yerle yeksan etti. Bu konuyu ayrı başlık içinde yer vereceğim için şimdilik burada durduruyorum. Müslümanların kutsal değerlerinden biri de Ramazan’ı mutlu bir şekilde uğurlayıp, kendi dini bayramını büyük bir coşkuyla kutlamaktır. Tabii ben eski ile yeni arasında bir kıyaslama yapmaktan ziyade, dini ve milli olan bayramların kavram olarak hayatımızda yer aldığını görmekteyim. Bu açıdan bakıldığında gittikçe zayıflayan bağlarımız ortaya çıkmaktadır. Oysa ki böyle günlerde daha da kenetlenmemiz gerekirken, üzülerek belirtmem gerekir ki hem yalnız hem de kopuk yaşam biçimine hızlı adımlarla ilerlemekteyiz. İçinde olduğumuz durumu biliyoruz, yani bayram olduğunu; onun dışında başka anlamlar yüklemiz zor görünüyor. Çünkü bir kültürün ve inancın parçası olan bayram, büyük bir heyecan ve mutlulukla yaşanmadıktan sonra bir anlamı kalmaz. Onun için bizi biz yapan değerler, yaşattığımız ananelerdir.

Suruç olayı her açıdan insanlık ayıbıdır. Hangi nedenle ve mantıkla insanları öldürmek? Bu hakkı kim size veriyor? Böyle insanlık dışı bir tutumu sergileyenler kesinlikle hiçbir şekilde müdafaası olamaz. Terör örgütlerine mesafe koymayan bir düşünce, hiçbir şekilde bahane üretmesin. Batı’nın satın aldığı bir örgüt, hiçbir davanın savunucusu ve hamisi olamaz. Ancak onlara uşaklık yapar, kan döker. Terör örgütleriyle ilgili çok katı kanunlar anayasamızda yer alması gerekir. Yakından – uzaktan bağı ve ilişkisi olan kim ve kimler varsa tolerans gösterilmeden en ağır şekilde yaptırıma tabii tutulması kaçınılmazdır. Hem insanları öldürsün, hem de demokrasiden bahsetsin. Hem özerlikten bahsetsin hem de bu topraklarda cirit atsın. Hem bölücü başının bırakılmasını istesin hem de eşit yurttaşlıktan bahsetsin. Neresinden tutarsan tut, çelişkilerle dolu ve insanın aklıyla alay etme söz konusudur. Böyle özgürlük mü olur? Batı bu kadar bu insanların haklarını savunuyorsa, götürsün memleketlerine istediği kadar özgürlük ve demokrasi versin. Hem Batı’da iş imkanları var hem de yaşam kalitesi yüksek. Ama bu topraklarda kan ve gözyaşı dökmesin. İnsanları birbirine kırdırmasın.

Seçimlere çok az bir zaman dilimi kaldı. Tüm partilerin dikkat etmesi gereken en önemi husus, saygı ve sevgi çerçevesinde sandığa gitmek olacaktır. Bu süreçte provokasyonlara dikkat etmek herkesin görevidir. Kimseye fırsat vermeden ülkenin menfaatleri doğrultusunda hareket etmektir.

Bu vesileyle tüm İslam aleminin bayramını en kalbi duygularımla kutlar, barış ve huzurun olması dileğiyle…

Vesselam!