Asımın nesli
Yarın yeni Türkiye yolunda Ak Parti önemli bir adım atacak. Bu güne kadar hükümetin bütün başarılarına imza atan lider, yine direksiyona geçecek. Erdoğan Cumhurbaşkanı olduğunda herkesin söylediği bir şey vardı. 'Şimdi ne olacak' ' Erdoğanı klonlama şansımız var mı? ' Erdoğan'ın yerini dolduracak biri mümkün mü?
Sorular, sorular, sorular... bu sorular Erdoğan'ın kulağına gitmiş olmalı ki, ' bu zamana kadar noter görevi yapan cumhurbaşkanlarına benzemeyeceğim' dedi.
Bu ifade bir çoğumuzu rahatlattı. Fakat zaman zaman olayların tam da istenildiği gibi olmadığına şahit olduk. Cumhurbaşkanı ile Başbakan karşı karşıya geldi, Cumhurbaşkanı Başbakan sözcüsüyle karşı karşıya geldi, Cumhurbaşkanı Erdoğan istediği kararlara istediği gibi imza atamadı.
Bu olay bir çok vatanseveri rahatsız ettiği gibi, Erdoğan'ın düşünce şeklini anlamayanlar,eleştiri oklarını atmaya başladı. En başta MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli.
Bahçeli, Erdoğan'ın Saray'dan taşınmasını istedi.
Bahçeli, Erdoğan'ın hükümet işlerine dahil olmasını istemedi.
Bahçeli,Saray'ın israf olduğunu düşündü.
Bu söylemler henüz olgunlaşmadan, CHP Genel müdürü sahneye çıktı. Onun söyledikleri de Devlet Bahçeli'den farklı değildi.
Bir tarafta kendi rızası ile sahaya sürdüğü başbakanı, hükümet sözcüsü. Bir tarafta MHP ve CHP Genel Başkanları. Görüntüye bakıldığında muhalefet görevini yapıyordu. Görüntünün arkasında ise kendi partisinin adamları, adeta kendileri söylüyor, kendileri dinliyordu.
Erdoğan Amerika'ya gitti, arkasından Başbakanı bende giderim dedi.
Erdoğan millet vekillerinde uygun görmediği kişileri çizdi, Başbakanı çizilenleri sahneye sürdü.
Olay öyle bir hal aldı ki, seçime giden partisi ,tarihinin en kötü rakamını aldı. Başbakan sevdalıları Erdoğan yüzünden bu rakamlar alındı demekle yetindi. Oysa Ak Parti hiç bir şey vermemişti. Seçim vaadleri bu halka adeta bana mecbursun diyecek kadar boştu.
Gereği düşünüldü, Ak partiye Erdoğan yeni bir çalışma takvimi sundu ve tarihinin en iyi oyunu aldı.
Burada tartışılmaz olan bir gerçek, tekrar gün yüzüne çıktı. Halk Erdoğan'a güveniyordu, halk Erdoğan yoksa bizde yokuz diyordu.
Tabi bunlar yaşanırken 17-25 Aralık olaylarının devamı görücüye çıktı. Erdoğanı istemeyen yedi düvel, akla hayale sığmayan senaryolarla halkın gönlünde taht kuran bu kişiyi tartışmaya sundu. Tartışma acıydı, insafsız ve vicdansızdı.
Artık senaryo kurulmuş. Oyun başlamış. Tapeler, twitler, beddualar havada uçuşmaya başlamıştı. Onlar vurdukça Erdoğan sadece halkına sığındı. Onlar saldırdıkça Erdoğan sadece milletim dedi.
Bizim halkımızın çok özel bir hareketi var. Kendi doğrusundan asla taviz vermeyen bir özelliği var. Yedi düvel saldırırken Erdoğan'ın halkı sessizce, kimseyle takışmadan, polemiğe girmeden sandığa gidip uzun adamı konuşturdu.
Bu halk erdoğana yürü uzun adam! Arkanda milletin var dedi. Dik dur eğilme! Bu millet seninle dedi!
Bunları duyan yedi düvel çıldırdı. Aptallaştı. Salaklaştı. Şaşırdı.
Artık yeni bir senaryo kurulmalıydı. Bu güne kadar devletin damarlarına gizledikleri hücreler,artık uyanmalıydı.
Bir gece ansızın evimize giderken yollarımız kapandı. Karşımıza askeriz diyen teröristler dikildi!
Bizler masumduk!
Bizler çaresiz bir şekilde uygulama mı var komutanım dedik!
Biz komutanım! dediğimiz o adamlardan; 'evlerinize gidin darbe oldu cevabını aldık'
Ne yapacağımızı bilemez bir halde, eşimize dostumuza 'ne oluyor? Sorusunu sorduk. Aldığımız cevap o alçakları doğruladı.
Sebep dedik?
Neyimiz eksik ki dedik?
Devlet çok çalışmadı mı dedik?
Dedik ama buna bir cevap göremedik.
Saatler geçti. Başbakan kısık bir sesle ' askeriye içinde bir kalkışma bilgisi ulaştı bize' dedi.
Gözlerimiz Erdoğanı aradı!
Nerde bu adam!
Neden konuşmuyor dedik!
Sevdiklerim; ya Erdoğana bişey yapmışlarsa deyince, sus ! Ağzını hayra aç! Cevabını istemsiz bir şekilde verdik...
Birden bir kanalda, evinden nasıl bir telaşla çıktığı elbiselerinden belli olan, telaşlı bir sunucu belirdi.
Erdoğan şuan telefonun ucunda deyince yer sustu! Gök sustu! Biz sustuk...
Meydanlara inin dedi uzun adam!
Onların tankları tüfekleri varsa bizimde imanımız, milletimiz var deyip o cümleyi kurdu.
"Ben bu güne kadar milletin gücünün üstünde bir güç görmedim" deyince, hepimiz helallik bile almadan meydanlara koştuk.
Tanka kafa tutan bizdik
Uçağa taş atan biz...
Tankın altına yatan biz...
Ayağı, beyni dağılan bizdik...
Fakat izin vermeyeceğimiz bir şeyimiz vardı. Namerde, namussuza bu vatanı çiğnetmeyecektir. Tarih ne güzel söylemiş. Ecdat ne güzel dile getirmiş; Asımın nesli diyordum ya! Nesilmiş gerçek! İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.
Asımın nesliydi iste... çiğnetmedi, çiğnetmeyecek!
O gün bu gündür içimizdeki hainleri, gizlenenleri, saklananları def etmekle meşgulüz.
İste yarın! Yeni bir Türkiye için kollar sıvanacak!
Yeniden bir diriliş için Asımın nesli o uzun adama dik dur eğilme! Bu millet seninle diyecek.