Hükümet mevcut Anayasayı “Darbe Anayasası” bahanesiyle değiştirmek istiyor.
1982’de kabul edilen Anayasa’nın üzerinde Ak Parti iktidarda olduğu 20 yıllık süreçte 12 kez kritik değişiklikler olmak üzere 177 maddelik Anayasada, 134 değişikliğe imza attı. Yani “Anayasa eski, darbe anayasası…” gibi söylemler gerçeği yansıtmıyor, tamamen bahane.
Anayasa değişikliği yapmak istemelerinin birbiri ile bağlantılı başlıca dört sebebi var:
1-İklim Kanunu’nu Korumak
Beş yıl Çevre Bakanlığı yapan İklim Kanunu’nun mimarı Murat Kurum, Meclise getirecekleri “İklim Kanunu’nu Anayasa ile güvence altına alacaklarını” açıklamıştı.
Nasıl bir kanun çıkaracaklar ki Anayasa ile güvence altına almaları gerekiyor?
İklim Kanunu ne büyük değişiklikler getirecek ki mevcut Anayasa üzerinde düzenleme yapmaları bile onlara yetmiyor.
İklim Kanunu, atmosferi koruma bahanesiyle; fosil yakıtların, tarım ve hayvancılığın yasaklanmasından tutun, karbon nefes vergisi, iklim adaleti sahtekarlığı, küresel ısınma ve iklimle ilgili küreselcilerin görüşlerine aykırı fikir belirtmenin yasaklanması, “iklim mültecileri”ne kadar uzanan, ucu açık çok geniş konulardan oluşuyor. Bu da uygulama için pek çok katı tedbirin kanunlarla alınmasını gerektiriyor.
Tarım ve hayvancılığın bitirilmesi ile ortaya çıkacak kıtlık elbette kaos çıkaracak, insanlar isyan edecek. Çıkması muhtemel bu isyanları, en ağır cezalarla bastırabilmeleri için Anayasayı değiştirmeleri gerekiyor. Hükümet son yıllarda en büyük yatırımları yeni cezaevleri açarak yaptı. Sadık kaldıkları bir plan var.
İklim Kanunu ile bağlantılı: “İklim Mültecileri” diye yeni bir mülteci sorunu var ufukta.
İklim sebebiyle dünyanın pek çok fakir ülkesinden, büyük mülteci akınları olacağını -iklim dolandırıcıları- şimdiden söylüyor. Bir mülteci ülkesi olarak elbette mülteci konusunda Batılı Efendiler bizim ülkemizi es geçmeyeceklerdir.
Anayasa’da ki Türk kelimesini “Türkiyeli” olarak değiştirmek istemelerinin sebebi muhtemelen vatandaşlık vermeden, tüm mültecilerin başta toprak satın almak üzere ülke halkıyla aynı haklara sahip olmalarını sağlamak. Ve böylece karma bir halk oluşacak ve ülkenin kültürü ve kimliğini yok olacak.
Yine “iklim kilitlenmeleri” diye tanımlanan plandemide provasını yaşadığımız -halka ev hapsi (HES)- başladığında isyanlar olmasın diye kanunlarla tedbirler almaları gerekiyor. Bunun için Anayasa değişikliği şart görünüyor.
2-Ülkenin Sağlık Sistemini Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) Teslim Etmek İçin Alt Yapıyı Hazırlamak.
DSÖ Siyonistlerin kurduğu, başkanı hakkında soykırımdan şikayetler olan terörist bir örgüt. 24 Mayıs 2024’de Büyük Biraderler, ülkelerin sağlık sistemini DSÖ’ye devretmelerini istiyorlar. Devretmeyecek olanların bunu önceden bildirmesi gerekiyor. Türkiye böyle bir bildirimde bulunmadı ve DSÖ’ye İstanbul’da ofis açıp, geniş yetkiler veren hükümetin karşı çıkmak gibi bir açıklaması yok.
DSÖ’ye devredilecek haklar ve sınırsız yetkiler için Anayasa’yı uygun hale getirmeleri gerekiyor. Mevcut Anayasa’da ki insan hakları, vücut bütünlüğünü koruma gibi maddeler DSÖ’nin yapmak istediklerine engel olmasın diye.
Bu Global Teröristlere, ülkemizin sağlık sistemi devredilecek, ülkemizde pandemi ilan edebilecek, aşı pasaportu ve aşı zorunluluğu getirebilecek, seçtikleri ilaçları ve onların seçtikleri tedavi yöntemlerinin kullanılmasını mecbur tutabilecekler.
Bununla ilgili “Hükümetler Halkına Darbe Yapar mı?” başlıklı bir yazı yazmıştım, detaylı bilgi almak isteyenler oradan okuyabilirler.
3-Uluslararası Sözleşmeleri Anayasadan Üstün Hale Getirmek.
Ak Parti 2004 yılında uluslararası sözleşmelerin kanunlarımızdan ve Anayasadan üstün olduğunu Anayasaya ekledi. Hatta bu sözleşmelere karşı çıkmak için Anayasa Mahkemesine gidilmesini de Anayasa ile engelledi.
Yani Anayasa’ya göre Siyonistlerin sözleşmeleri kanunlardan üstün. Fakat bu da onlara yetmiyor.
Anayasada “İnsan hakları, özgürlük, seyahat etme, çalışma, vücut bütünlüğünü koruma, tıbbı tedavilerde zorla denek olmama, tedaviyi reddetme, hakkını arama hakkı gibi, temel hak ve hürriyetleri güvence altına alan, farklı maddeler var. Bu maddelerden bir sorun çıkmasın diye işi garantiye almaya çabalıyorlar gibi duruyor.
Plandemide olduğu gibi “İklim kapamaları” geldiğinde, seyahat kısıtlamaları yapılacak, aşı zorunluluğu olacak… Bunlar için itiraz seslerin bastırmak için daha katı kurallara ihtiyaçları olacak. İşte Anayasa değişikliği ile bunları yapacaklar.
4- Küresel Anayasaya Hazırlık
Küreselci Çete “Büyük Sıfırlama- Tek Dünya Devleti- Yeni Dünya Düzeni” dedikleri; ailesiz, cinsiyetsiz, mülkiyetsiz, dinsiz, köle bir toplum inşası için ülkelerin Anayasasını değiştirmesini istiyor. Küresel Elitler planlarını saklamıyorlar, açık açık söylüyorlar.
Siyonistlerin dünyanın efendisi olma ve tüm dünyayı -tek elden yönetme- tek dünya devleti, kurma planları için siyasetçilerimiz ülkenin Anayasasını onların planlarına uygun hale getirmeye çalışıyor. Ulus devletinden vazgeçip, küresel devletin bir parçası bir eyaleti olma hazırlığı bunlar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da katıldığı 2023 G20 Zirvesinde ki slogan “Tek Dünya, Tek Aile, Tek Gelecek” olarak belirlenmişti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, küresel büyük değişimler olacağını ve ülkemizin de bunun içinde yer alacağını defalarca belirtti.
Gazze’de yapılan soykırım ve zulümleri seyreden, İsrail’i durdurmaya çalışmadığı gibi İsrail’e destek olan Batılı Efendiler acaba bizi de içine alacakları “Tek Aile” de bizim için nasıl bir gelecek planlıyorlar? Ve halkımız kendinden başkasını insan olarak görmeyen Siyonistlerle aynı aile içinde olmak istiyor mu?
Sonuç olarak Küreselcilere biat etmiş bir hükümetin Anayasayı değiştirmesi bu şartlar altında felaket olur.
Hem İklim Kanunu’na hem de Anayasa değişikliğine hep birlikte HAYIR diyelim. Sağcı, solcu, liberal, dindar, seküler, Türk, Kürt demeden vatanımıza ve hayatımıza sahip çıkalım. Yoksa Siyonistler buldozer gibi her şeyi ezip geçecekler. Kimse de kendini bunun dışında kalırım zannetmesin.
Anayasa değişikliğine imza atmamaları için hem partileri hem de milletvekillerini uyarmak gerekiyor.
Siyonistlerin uşağı olmak istemiyoruz.
#AnayasayaDokunma