“Allah’tan başkasına tapanların, taptıkları şeylere hakaret edip, sövmeyin. Sonra onlar da cahillik ederek hadlerini aşıp Allah’a söverler.” (En’am Sûresi:108)
“Allah’tan başkasına tapanların, taptıkları şeylere hakaret edip, sövmeyin. Sonra onlar da cahillik ederek hadlerini aşıp Allah’a söverler.” (En’am Sûresi:108)
Rabbimiz başkalarının ilahına sövüp saymayı, hakareti yasaklamış.
İlah nedir? Tapınılan, put edinilen, her şey. Bir lider, bir ideoloji, bir fikir, bir parti, eş, evlat, inek, vs olabilir. Allah’tan daha çok önem verilen, daha çok değer verilen her şey.
Ülkemizde yıllardır dindar kesim ve Kemalist kesim arasında bitmek bilmeyen bir husumet var. Bu düşmanlık özellikle bazı kesimler tarafından belli dönemlerde kaşınıyor, kullanılıyor.
Biri kalkıp Atatürk’e sövüyor, diğeri kalkıp dine küfrediyor.
Biri kalkıp şeriata küfrediyor, diğeri kalkıp Atatürk’e küfrediyor.
Hoşlanmadığımız insanların, hoşlanmadığımız fikirlerine saygı duymak zorunda değiliz fakat saygılı davranmamız gerekiyor.
Birkaç gün önce bir kadın avukatın, şeraite sövmesi gündem oldu. Dindar kesim ve Kemalist kesim arasında karşılıklı hakaretler oldu.
Nedir şeriat?
“Şeriat, İslâm’a ait dinî, ahlâkî ve hukukî hükümler bütünü anlamında bir terimdir.” (Diyanet İslam Ansiklopedi)
Fakat halk arasında din konusunda cahil kişi çok olduğundan ve İslam üzerine çok fazla negatif propaganda yapıldığından “şeriat” deyince pek çok kişinin aklına “korkunç bir yönetim” şekli geliyor.
Tabii bunda şeriat ile yönetilen İslam ülkelerinin pek çoğunun liderlerinin maalesef Siyonistler tarafından satın alınmasından dolayı, basına yansıyan olumsuz görüntülerin de etkisi var. Siyonistler İslam dinini kötü gösterebilmek için her zaman kendi kontrollerindeki İslam ülkelerinde şeriat rejimi kurulmasını desteklemişlerdir. Satın aldıkları kukla liderlerle de bu amaçlarına ulaştılar yıllarca, bu ayrı bir konu.
Kısacası “şeriat” sadece bir yönetim şekli değil, İslam dininin bizzat kendisidir, bütünüdür, yönetim şekli, dinin içinde bir parçadır. Şeriata sövmek dine sövmektir ve kişiyi dinden çıkarır.
Kişi şeriatla yönetilmek istemeyebilir, görüşünün belirtebilir, bu ayrı bir konu fakat şeriata sövmek saygısızlıktır. Kişi ateist olabilir, dine inanmayabilir fakat dine sövemez. İnançlarına saygı gösterilmek zorunda.
Eğer kişi dindarsa daha çok dikkat etmesi gerekiyor, âyet ile emir var. Rabbimiz isterse puta tapsın, putuna sövme diyor.
Dini bir hassasiyeti olmayan kişileri de insanların inançlarına dil uzatmaması için hukuk durdurmalı. Fakat hukuk kuralları ülkemizde keyfe göre uygulandığı için yetersiz kalıyor. Bizzat hukukçular suç işleyebiliyor.
Hukuk fakültelerinde İslam Hukuku dersleri var. Halktan birisi şeraite sövüyorsa cahilliğinden olabilir fakat bir avukat sövüyorsa, bunun dersini görmüş olan avukat, şeriatın İslam olduğunu biliyordur ve kasıtlı yapıyordur. Ben şeriat deyince “şunu kast ettim, bunu kast ettim…” demesi yalandan başka bir şey değildir ve cezasını da çekmesi gerekir.
Maalesef ki ülkemizde hukukun uygulanmasında çifte standart var.
Dine küfredenlere herhangi bir ceza uygulanmazken, sosyal medya tepkisi varsa bir soruşturmayla geçiştirilirken, Atatürk’e söven hapis cezası alıyor, 18 yaş altında bir ergen bile olsa. Oysa ikisine de aynı ceza verilmeli. Kimse kimsenin ilahına küfretmemeli.
Konu sadece İslam dini ve Kemalizm ile de sınırlı değil. Bu ilah bazen bir siyasi parti lideri ya da kişinin taptığı başka bir şey de olabilir. Onun putu seni, inancını, ya da vatanı memleketi ilgilendiriyorsa elbette eleştir fakat küfretme, hakaret etme..
Küfür kime yapılırsa yapılsın, başlı başına zaten çirkin bir şey. Küfür acziyetin ve içerde birikmiş öfkenin neticesidir. Patlayacak bir yer bulduğu zaman ortaya çıkar. Varsa o konu hakkında fikrin onu söyle, niye küfrediyorsun. Fikrinle mücadele et, küfrünle değil.
Küfür cinsiyetçidir. Küfür çoğunlukla kadın cinselliği üzerinden yapıldığı için kadını ve kadınlığı aşağılar. Küfür en derindeki korkuyu ve öfkeyi açığa çıkarır. Erkeklikle problemi olan, kendini yetersiz hisseden, değersizlik duygusu taşıyan, kadından korkan erkekler çokça küfrederler. Küfür üzerinden sahte bir güç elde etmeye çalışırlar.
Erilliğin yüceltilmesinden ve erillikten nefret eden feministlerin çoğunun, küfür üzerinden kadını ve kadınlığı aşağılaması da aslında bilinçaltında kadın olmayı kabullenememelerini ve küfür üzerinden de olsa erkek olma arzularını gerçekleştirmiş olmalarını gösteriyor. Görünüşteki erkek düşmanlığının altında aslında derin bir kıskançlık ve erkek gibi olma çabası ve hırsı var.
Feministlerin kutsal olan din ile problem yaşamaları da kadın olarak yaratılmış olmalarından dolayı Yaratıcı’ya duydukları öfkedir. Bunu da buldukları her fırsatta, bir kılıf arkasına sığınarak, ülkemizde genellikle Kemalizm arkasına sığınarak küfür olarak dışarı vururlar.
Dindar kesimin şunu görmesi lazım. Kemalizm, ilahı ve kuralları olan bir dine dönüşmüş durumda. Fakat problem şu ki dine karşı bir din olarak duruyor karşımızda. Yani beslenme alanı “İslam Dini Nefreti” Yoksa tercih ettikleri dini yaşasınlar samimiyetle bize ne? Fakat benim dinime hakaret ederek kendi dinini yaşayamaz. Hukuk kuralları bu konuda daha keskin olmalı ve iki tarafından birbirinin dinine, ilahına küfretmesine müsaade etmemeli.
Özetle herkes birbirine “Lekum dînikum veliyedîn” “Senin dinin sana, benim dinim bana” dese problem kalmayacak.