SAĞLIK

Alternatif tıpta hacamat

Abone Ol

Tarihi 5000 yıl öncesine dayanan hacamat (kupa terapisi) alternatif tıp dalında en önemli tedavi yöntemidir. Vücuttaki birikmiş kirli kanın çekilmesiyle yapılan hacamat tedavisi, birçok üniversitede eğitimlerinin verilmesiyle yaygınlaştı. Türkiye’de de hacamat 10 yıl öncesinde yasak olmasına rağmen günümüzde yoğun ilgi görüyor.

HACAMAT NEDİR?

Hacamat, deri altındaki birikmiş, damarda dolaşmayan, vücuda zararlı ve biriktiği noktada ilgili organa zarar veren pis kanın vücuttan dışarıya atılması işlemidir. Hacamat damardan kan verme işlemi ile kıyaslanamaz. Kan verme işleminde vücudun kullandığı açık renkli temiz kan gider. Hacamatla alınan kan ise pıhtılaşmış tamamen pis ve zararlı kandır. Bu pelteleşmiş pis kan; kan özelliğini tamamen yitirmiş, vücudun artık ve kullanmadığı, damarda dolaşmayan, toksit maddeler içeren bir özelliktedir.

Aynı zamanda hacamat; Kan fazlalığının vücutta meydana getirdiği rahatsızlıkları gidermek için kullanılan bir tedavi yöntemidir. Amaç sağlığı korumak ve çeşitli hastalıklardan kurtulmaktır.

HACAMATIN TARİHÇESİ

Beş bin yıldan fazla süredir dünya genelinde yaygın bir biçimde kullanılmıştır. Hacamat tedavi yöntemi Eski Mısırlılardan Yunanlı hekimlere ve sonra da Romalılara taşındı. İslam hekimleri, Hz. Muhammed (s.a.v.) tarafından uygulanması ve tavsiye edilmesiyle bu tedavi yöntemini daha da ileri götürdü. Arap ve Osmanlı Tıbbı’nda çokça kullanıldı. Çin’de milattan önce 3. Yüzyıla kadar uzanan bir geçmişi vardır.

Hipokrat (M.Ö. 400) hacamat hakkında ayrıntılı yazılar kaleme almıştır. Tarihin bilinen en eski tıp metinleri olan Eber Papirüsleri’nde (M.Ö. 1550) hacamattan bahsedildiğini görebiliriz.

  1. yüzyılın ortalarında Avrupalı ve Amerikalı doktorlar ve cerrahlar birçok hastalığın tedavisinde hacamatı kullanmaktaydı. 18. ve 19. Yüzyıllarda İngiliz halkı ilkbahar ve sonbahar aylarında hastanelere hacamat tedavisi ve kan aldırma için başvuruyorlardı. Ancak bu tedavi 20. yüzyılın ilk yarısında kimya ve fiziğin gelişimi ile yön değiştiren Modern Tıp sentetik ilaçlara ve ameliyatlara yöneldi. Bu gelişmeler hacamatın popülerliğinin azalmasına yol açtı.

Bugün hacamat geniş halk kitleleri tarafından talep ve tercih edilmeye devam ediyor. Yakın bir zamanda ise sağlık profesyonelleri de bu köklü ve pratik tedaviye yeniden ilgi duymaya başladı

HACAMATIN BAŞLICA FAYDALARI

Kılacak damarlardaki tıkanıklığı açar.

Kan ve dokulardaki gaz ve toksinlerin atılmasını sağlar.

Bir çok kimsenin bildiği üzere belediye çöp alanlarında çöp birikimlerinin olduğu alandan bir süre sonra 'metan' gazı çıkmaya başlar. Aynı şekilde damarda dolaşan kan içerisinde dolaşan kandaki toksit miktarı artınca gaz oluşmaya başlar ve buda iltihap, ödem ve şişkinliklere neden olur.

Hacamat tabii doğal kortizonu artırır. Bu veri klinik çalışmalar ile ispatlanmıştır. Bu da hacamat sonrası ağrılı durumların azalmasını hatta ağrıların yok olmasını sağlamaktadır.

Kaslardaki sertliği ve ödemi çözer. Sülükle beraber dönüşümlü olarak kullanıldığında çok daha faydalı olur.

Kan üretiminden sorumlu organları uyarır.

Bağışıklık sistemini kuvvetlendirir. vücuda direnç kazandırır.

Ağrıları gidermede yan etkisi olmayan en tesirli tedavi yöntemidir.

Bel tutulması, eklem ağrısı, baş ağrısı, bel-boyun fıtığı ve kireçlenmeye bağlı ağrıları giderir.

Kaygı bozukluğu, depresyon ve korkulara karşı etkilidir.

Dalak ve karaciğer hastalıklarını tedavisinde en büyük yardımcıdır.

Tansiyonun dengelenmesinde yardımcı olur. tansiyon rahatsızlığı olanlar açlık oruçları ve bağırsak temizlikleri yaptıkları takdirde tansiyon hiç bir yan etkisi olmadan kontrol altına alınır.

Kılcal damarlarında tıkanıklık olanlar, kalp damar rahatsızlığı olanlar mutlaka hacamat yaptırmalıdır.

Zehirlenmeye karşı etkilidir.

Aklı, hafızayı ve anlayışı artırır. Dikkati arttırır.

Çıban, sivilce, kist ve tümöre iyi gelir.

Akupunktur ilmine göre deri üzerinde beyin ile organlar arası iletişimi sağlayan enerji yollarındaki akımı düzenler.

Kafadan düzenli hacamat unutkanlığı önler, hıfzetme, ezberleme gücünü artırır.

Özellikler çocuk yaşlarında kafadan hacamat beyin kapasitesini maksimum kullanma yönünde çok büyük yardımcıdır.

İSLAM’DA HACAMAT

Arapça’da hacamat El-Hicame kelimesiyle ifade edilir. Bu kelime emmek, çekmek ve hecmin / vücudun doğal haline döndürülmesi anlamında kullanılır.

İslam Tıbbı’nda özellikle miraç hadisesine kadar sahabeler bu eski tıp usullünü terk etmişti. Fakat miraçta Resulullah Muhammed (s.a.v.)’e her melek topluluğunun hacamatı ümmete emretmesini söylemesi, zehirlenme ve büyü vakalarında Cebrail (a.s.)’ın ısrarla hacamatı tavsiye etmesi, mübarek ayağı burkulduğunda ilk olarak hacamata başvurulmuş olması, mukaddes başı ve beli ağrıdığında hemen hacamat yaptırmaları bu tedavinin en kuvvetli İslam Tıbbı uygulaması olmasını sağlamıştır.

Ebu Hureyre’den (r.a.) rivayetle Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v) : “Sizin tedavi olduğunuz şeylerde hayırlı olan biri varsa o da hacamattır” buyurmuştur .

PEYGAMBER EFENDİMİZİN HACAMAT İLE İLGİLİ HADİSLERİ

Rasulullah (s.a.s) şöyle dedi: İsra ve Mirac’a çıktığım zaman geçtiğim her melek topluluğu bana şöyle dediler; “Ey Muhammed! Mutlaka hacamatı tavsiye et.”

(Ahmed,Tirmizi, İbn. Mace ve Hakim)

Başka bir hadis de ; Rasulullah (s.a.s) şöyle buyuruyor:

“Her bir melek topluluğunun yanında geçtiğimde, Melekler bana, Ey Muhammed! Ümmetine hacamatı emret.” ( Tirmizi sahih senetle)

Peygamber Efendimiz (SallAllahü aleyhi ve sellem) Hadis-i Şerif'de "Mirac'dan inerken hangi Melek cemaatine rastlasam. Ey Muhammed (SallAllahü aleyhi ve sellem)! Ümmetine hacamat olmalarını emret! dediler." buyurmuştur.

“Kan aldırma yollarının en güzeli hacamattır. (yahut hacamat sizin en iyi tedavi yollarınızdır)”

(Buhâri, Tıb 13; Müslim, Musakat 62, 63; Ebû Dâvûd Nikâh 26, Tıb 3)

Hacamat ücreti helaldir( Müslim; 1577)

"Hacâmatın vakti, her ayın 17, 19 ve 21. günleridir."

(Müslim)

Ebu Kesbe el-Enmari radiyAllahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam basindan ve iki omuzu arasindan hacamat olur ve: “Kim bu kandan akitirsa, herhangi bir hastalik için, bir baska ilacla tedavi olmasa da zarar görmez!” buyururdu.”

(Ebu Davud, Tibb 4, (3859); Ibnu Mace, Tibb 21, (3484).)

Rasulullah (s.a.v.)’in bizzat kendisi Ebû Taybe adında bir Haccâm’a hacamat yaptırmış ve başından kan aldırıp haccâma ücretini ödemiş ve şöyle buyurmuştur: “Kan aldırma yollarının en güzeli hacamattır. (yahut hacamat sizin en iyi tedavi yollarınızdır)”

(Buhâri, Tıb 13; Müslim, Musakat 62, 63; Ebû Dâvûd Nikâh 26, Tıb 3)

Muhammed bin Abdullah ‘ Her kim ayın on yedi on dokuz ve yirmi birinci günlerinde kan aldırırsa kan hücumundan dolayı meydana gelen bir çok hastalıklardan şifa bulur.’ buyurmuşlardır.

(E. Davud Tıp H. 3861; Tirmizi Tıp H. 2051)

Ibnu Abbas radiyAllahu anhuma anlatiyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Haccam ne iyi kuldur; (fazla) kani giderir, beli hafifletir, gözu parlatir.”

İbnu Abbas der ki: “Resulullah aleyhissalatu vesselam Mirac gecesinde, meleklerden murekkeb bir cemaate her ugrayisinda: “Hacamat olmaya devam et! Ummetine de hacamat olmalarini emret!” derlerdi.”

(Tirmizi, Tibb 12, (2054).)

Ebu Bekre radiyAllahu anh’tan anlatildigina gore, bu muhterem sahabi, ailesini sali gunu hacamat olmaktan men ederdi. Derdi ki: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Sali gunu kan gunudur. O gunde bir saat vardir, kan durmaz.”

(Ebu Davud, Tibb 5, (3862).)

Peygamberimizin hizmetlilerinden Selma (r.a) demiştir ki: “Her kim peygamberimize başındaki bir ağrıdan şikayet etti ise Rasulullah, ona:”kan aldır!” buyurmuştur. Her kim de ayaklarındaki bir ağrı veya yaradan şikayet etti ise ,ona da :”ayaklarına kına yak! “ buyurmuşlardır.

(E. Davud Tıp 3858, Tirmizi Tıp H. 3502)

Yine peygamberimiz” üç şeyde şifa vardır .Bal şerbeti içmekte, kan aldırmakta ve kızgın bir aletle dağlama yaptırmakta. Fakat ben dağlama yaptırmayı sevmem.” buyurmuşlardır.

(Buhari Tıp 7/12, İ. Mace Tıp H. 3491, Müsned 1/246)

Hz. Ali radiyAllahu anh anlatiyor: “(Bir gun) Cebrail Resulullah aleyhissalatu vesselam’a, Ahdaayn ve kahilden hacamat olma emrini getirdi.”

Tirmizi su ziyadede bulunur: “(Resulullah aleyhissalatu vesselam) ayin onyedisinde, ondokuzunda ve yirmi birinde hacamat olurdu.”

(Tirmizi, Tibb 12, (2052).)

İbn Hacer Buhârî şerhindeki Hacamat bölümünde özetle şu bilgiyi verir: Buhârı, Sahîhinde “Hangi saat hacamat olur” başlığı altında bir bâb açmış ve burada Ebû Mûsa’nın geceleyin hacamat olduğuna dair bir eseri ile Hz. Peygamber (s.a.s)’in oruçlu iken hacamat olduğuna dair İbn Abbâs (r.a)’ın bir hadîsini rivayet etmiştir.

İbn Hacer bununla ilgili olarak şöyle der: Hacamat olmak için uygun vakitler hakkında birkaç hadis vârid olmuş ise de hiçbiri Buhârî’nin sözkonusu ettiği şarta uygun değildi. Bana öyle geliyor ki: Buhârî hacamat işinin ihtiyaç olduğu zaman yapılabileceğine ve bunun belirli bir vakte bağlı olmadığına işaret etmek istemiştir. Çünkü hacamat işinin geceleyin yapıldığını ve Hz. Peygamber (s.a.s)’in oruçlu iken hacamat olduğuna dair hadîsi rivayet etmiştir.

Hz. Enes radiyAllahu anh anlatiyor: Resulullah aleyhissalatu vesselam, boynunun iki tarafındaki damarları ile iki omuzun arasindaki damardan hacamat olurdu.”

(Ebu Davud, Tibb 4, (3860); Tirmizi, Tibb 12, (2052); Ibnu Mace, Tibb 21, (3483).)

İBN-İ SİNA'YA GÖRE TIBBİ HACAMAT TEDAVİSİ

İbni Sina'nın ABD’de tıp fakültelerinde ders kitabı olarak okutulan El-Kanun Fi't-Tıb(Tıbbın Kanunu) adlı kitabında hacamat yaptırmanın faydaları sayılamayacak kadar övülmüştür.

İşte o bilgiler:

Boynun arkası: Bu bölgeden hacamat yapmanın faydası, medyan cubital venden kan almayla aynıdır. O , göz ve alnın ağrılarıyla göz iltihaplarında çeşitli boğaz hastalıklarında ve ağızda kötü koku olduğunda yararlıdır.

Alın: Birçoklarına göre , bu yer idrak ve hafızanın bozulma tehlikesinden uzak olmalıdır.

Omuz başları arasında: Bu alanda hacamat yapmanın yararı, basilik venden kan alma gibidir. O, boyun ve omuzdaki ağrıları giderir.

Boyun tarafı:Boyun tarafından hacamat yapmanın yararı sefalık venden kan alma gibidir. O, baş titremelerini, yüz, dişler, kulak, burun ve boğazın çeşitli hastalıklarında yararlıdır.

Ense üzerinde hacamat: Bu yerden hacamat yapmak hafızanın bozulmasına sebep olur.

Omuz başlarından hacamat yapmak: Kan tükürmenin ve kanamalı bronşitin tedavisinde faydalıdır.

Baldırlar Üzerinden hacamat: O, kanı temizler ve menstrasyonu artırır. Soğuk ve şişman, kanları yoğun kadınlarda, bacaklar üzerinden hacamat yapmak, safen venden kan almaktan daha yararlıdır. Başın tepesinin veya occipital kemik üzerinden yapılan hacamatın, zihinsel rahatsızlıklar ve baş dönmesine iyi geldiği tahmin edilir. Bazılarına göre bu hacamat bunamayı geciktirir.

Çene altından hacamat: Yüz, dişler ve gırtlak hastalıklarında yararlıdır. O, başı ve alt ve üst çeneleri temizler.

Kalçalardan hacamat: Kalça apselerinde, gutta, basur memelerinde, fil hastalığında ve uterus ve mesane gazlarında ve sırt kaşıntısında faydalıdır. Kalçalara uygulanan hacamat, testis iltihaplarında ve kalça ve bacaklardaki çıbanlarda faydalı olur.

Dizlerde hacamat: Dizlerin arka tarafından kan alma kalçaların iltihablı durumlarında yararlı olur. Dizlerin arkasından kan alma, sıcak hıtlar bu ekleme zarar verdiklerinde yararlı olur. Birlikte hacamat yapma, amenorrehoea, siyatik ve gutta yararlı olur.

OSMANLI’DA HACAMAT

Sultan II. Abdulhamit Han’ın uykusuzluktan muzdarip olmasından dolayı Hacamat olarak tedavi olduğu bilinmekte ve Osmanlı arşivlerinde kayıtlarda bulunmaktadır. Bağdatlı Vehbi Efendi, Hayri Abdi Efendi, Hacı Mahmud Efendi Osmanlı zamanında yaşamış ve Hacamat hakkında detaylı çalışmalar yapmış değerli hekimlerdendir. Osmanlı hekimleri hacamatın tıbbi tekniğini daha da ileri götüren hekimlerdir. Osmanlı'da hacamat belirli tıbbi standartlara göre yapılıyordu. Hekimler ve cerrahlar tarafından yapıldığı gibi bu kişilerden öğrenen halk da uyguluyordu. Ayrıca hacamat, Osmanlı sarayının vazgeçilmez tedavi yöntemlerinden biriydi. Örneğin Amasya şifahanesi baştabibi, 15. yüzyıl fatih döneminin meşhur Osmanlı hekimlerinden Şerafettin Sabuncuoğlu pnömotoraks (akciğer sönmesi) tedavisinde hacamatın kullanımı anlattığı tıp metinlerinde kullanım şeklini bildirmektedir. Çağdaş üniversite kütüphanelerinde de yerini almıştır.

Hacamat Türkiye’de neden yasaklandı?

Sultan Abdulhamid’in, sağlık mektepleri açıp hacamatcı yetiştirmeye çalıştığında, ilaçlardan rant sağlamak isteyenler buna karşı çıkarak usule aykırı yanlış uygulamalarla insanların hacamat sünnetinin faydasız olduğuna inandırılmaya çalışıldı. Bu yanlış uygulamalar nedeniyle hacamat ilkel ve yanlış bir tedavi şekli olarak gösterildi. Daha sonra 1928 tarihli 1219 numaralı Tababet ve Şubatı San'atlarının Tarzı icrasına Dair Kanun'un 25. maddesinde şu ifadelere yer verildi:

Diploması olmadığı hâlde, menfaat temin etmek amacına yönelik olmasa bile, hasta tedavi eden veya tabip unvanını takınan şahıs iki yıldan beş yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır." bu madde ila ilaç pazarlama tekniğine engel olan hacamat tedavisi yasaklandı.

1940-50 yıllarında da ünlü bir ilaç firması hacamat yüzünden ilaçların satılmadığı gerekçesiyle İsmet İnönü’den buna engel olmasını istedi. İsmet İnönü’de bu istek üzerine hacamat yapana ve yaptırana büyük zorluk çıkarttı. 5000 yıllık geçmişi olan hacamat böylece yasaklanmaya ve unutturulmaya çalışıldı.

HACAMAT YAPAN ÜLKELER

İran; Hacamat konusunda tıbbi bilimsel araştırmalar en çok İran’da yapılmaktadır.

İran’da Kermenşah Üniversitesi Tıp Fakültesi hacamat hakkında ve hacamat ile hastalık tedavisi hakkında en yoğun çalışma yapan kurumdur.

Dr. Ali Rıza Ahmedi, Khosro Farhadi, Dr Reza Muhammedi bu kurum ile birlikte hacamat konusunda faal olarak çalışma yapan doktorlardır.

ABD; İnanmak zor gelebilir ama 1600-1850 yılları arasında Hacamat ile tedavinin gelişmesine; bilimsel verileri istatiksel hale getirip hastalık tedavi etmede, Hacamat için kullanılan ve şu an 2000′li yıllarda kullandığımız modern kupalara çok benzeyen Kupa Çekme Setlerini icat eden ülke ABD’dir.

ABD’de hacamat ülkeye göç eden göçmenler tarafından ağırlıklı olarak 16. yy ve 17. yy arasında yoğun olarak, hemen her tür hastalığın tedavisinde kullanılmıştır. Amerika bu konuda uzman hacamatcılar yetiştirmiştir. Thomas Mapleson 1833 yılında ‘A Treatise on the Art of Cupping’ adlı kitabı yazmış ve bir çok hastalığın tedavisinde hacamat yöntemini kullanmıştır. Mapleson bir çok hastalığın özellikler baş ağrısı, vertigo, kulak çınlaması, epilepsi, eklem romatizması, eklem ağrıları, bel ağrıları tedavisinde Hacamat ile tedavinin mümkün olduğu ve sistematik olarak nasıl yapılması gerektiğini kitabında anlatmıştır.

ABD’de hacamat 1900′lü yıllara kadar yoğun olarak kullanılmış fakat çok güçlü ilaç firmalarının lobicilik faaliyetlerine yenik düşmüş ve ABD halkına ilaç firmaları sentetik ilaçları modern ilaç olarak tanıtmış Hacamatı ise aynı ülkemizde olduğu gibi çağ dışı uygulama olduğunu empoze ederek unutturmuştur.

İngiltere; Son yıllarda İngiltere’de ikamet eden Müslüman doktorların çabalarıyla birçok dernekler kurulmuş olup gerek Müslüman gerek İngiliz halkından insanlar İngiltere’de Hacamat’a karşı yoğun ilgi göstermeye başlamıştır.

Yine İngiltere’de Müslüman bir doktor olan Kaleem Ullah University of East Anglia (Doğu Anglia Üniversitesi), Dr. Ahmed Younis Londra St. Georges Üniversitesinde akademik düzeyde araştırmalar yapmaktadır.

Almanya; Almanya’da daha çok ‘Das Schröpfen’ olarak bilinen kuru kansız hacamat uygulanmaktadır. Almanya sağlık bakanlığı Hacamata tıp fakültesi mezunu olmak ve profesyonel bir kurumdan Hacamat eğitimi almış olmak şartı ile klinik ortamda Hacamat yapmalarına izin vermektedir.

Suudi Arabistan; Suudi Arabistan İslami bir devlet olmasına rağmen Hacamat henüz tam olarak yasal değil. Hala kim nasıl yapmalı onu tartışıyorlar. 1 Haftada öğrenilmesi mümkün olan Hacamatı 6 ay gibi zorunlu eğitimden geçme sadece doktor veya tıp eğitimi almış kişiler yapabilir gibi uygulamayı zorlaştırıcı tedbirler üzerinde çalışıyorlar.

Rusya; 1675 yılında Rusya’da kolera salgını olduğunda salgın hastalığın etkisini azaltmak ve hastaların bağışıklık sistemini güçlendirme amaçlı Hacamat tedavisinden yararlanılmıştır.

Malezya; Çoğunluğunu Hristiyan ve Müslümanların oluşturduğu Malezya’da birçok eyalette Hacamat klinik ortamda uygulanmaktadır.

İSTANBUL’DA HACAMAT TARTIŞILIYOR

Dünyanın dört bir yanından bilim insanları geleneksel yöntemlerden biri olan hacamatı tartışmak için 2012’de İstanbul’da buluştu.

Hipokrat’tan günümüze Osmanlı, İslam ve Çin tıbbında yer etmiş olan hacamat bilimsel bir ortamda tartışmaya açıldı. Finlandiya, Kore, Hindistan, Mısır, İngiltere, İsviçre, Almanya ve Amerika gibi birçok ülkeden bilim insanları Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen “Kanıta Dayalı Geleneksel Tıp, II. Uluslararası Kupa Terapisi Sempozyumu için bir araya geldi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun eşi Dr. Sare Davutoğlu da İstanbul Doğal Sağlık Enstitüsü’nün, British Cupping Society işbirliği ile düzenlediği sempozyumun konuşmacıları arasında.

HACAMATIN BAZI ARAŞTIRMALARDAKİ BAŞARI ORANI:

Ağrılar– başarı %97,12

Bel soğukluğu – başarı %84

Kireçlenme– Başarı %94,6

Kas fibrosisi– başarı %97,6

Spondiloz– başarı %97

Şizofreni (sakinleştirici olarak) – başarı %96

İstiklal- Betül Bayir