Yaşanan göçlerden sonra oluşan tecrübeler, bazı fikirlerin kristalleşmesini de sağlamıştır. Böyle bir tecrübe, göçmenler için en azından 3 ana konuda sosyal içermenin değerlendirilmesini gerektirmektedir.
(…bir önceki köşe yazımın devamı) Yaşanan göçlerden sonra oluşan tecrübeler, bazı fikirlerin kristalleşmesini de sağlamıştır. Böyle bir tecrübe, göçmenler için en azından 3 ana konuda sosyal içermenin değerlendirilmesini gerektirmektedir. Bunlar kısaca, göçmenlerin yerel halk tarafından kabul edilmesi, yerel halkın göçmenler tarafından kabul edilmesi ve bu iki topluluk hatta devlet ve kamu otoriteleri arasında nitelikli bir iletişim stratejisinin olmasıdır. Özellikle bu son konuda mutlak kuralların konulması ve iletişimin ihlal edilen ve beklentilere uymayan yollarla olmasının önüne geçilmesi gereklidir.
Genel olarak AB seviyesinde göçmenler için gerçekleştirilen programları, yerel seviyede politik katılım, vatandaşlık kazanımı, aile birleşimleri, emek piyasasına erişim, barınma ve misafir toplumun kültürel değerlerinin korunması olarak sıralanabilir. Entegrasyon politikalarının yoksunluğu, AB'nin Avrupa içinde yerleştirmek istediği eşitlik, demokratik temsil ve sosyal uyum gibi değerlerin yıpranmasına yol açacaktır. Avrupa Parlamentosu ise bu sürecin iyi işlemesi amacıyla, ülkelerin entegrasyona dair gönüllü sektörler, toplumsal kuruluşlar ve göçmenlerden oluşan birimlerin koordinasyon içerisinde çalışmasını desteklemektedir.
Almanya entegrasyon politikaları, diğer ülkelerdeki gibi, birkaç bakanlık tarafından yürütülmektedir. Bunlar; Federal Eğitim ve Araştırma Bakanlığı, Sosyal hizmetler ve Çalışma Bakanlığı, Aile Bakanlığı, Kadın ve Genç Bakanlığı gibi bakanlıklardır. Bu bakanlıkları organize eden ise ana koordinatör olan Federal Göçmen ve Mülteci Bürosu'dur (BAMF). BAMF ülke genelinde eğitim ve iş odaklı olarak entegrasyon politikalarını yürütmekle sorumludur. Bu nedenle entegrasyon kurslarını ve geniş çerçevede entegrasyon projelerini ülke çapında desteklemektedir. Öte yandan, bölgesel olarak belirli alanlardan sorumlu olan 'Laender' yönetimleri de bazı entegrasyon politikalarının yürütmesini sürdürmektedir.
'Alman Yabancılar Politikası'nı belirleyen düşünce ya işçi sıfatıyla Almanya'ya gelenlerin geri döneceği ya da Almanya'yı yaşama alanı olarak seçen yabancıların hakim toplumun ve kültürün mesleki, sosyal ve kültürel standartlarına benzeşeceği ve böylelikle hakim toplum ve sonradan ona dahil olan grup arasındaki farkın nesiller itibariyle azalacağı temeli üzerine kurulmuştur. Başka bir ifadeyle 'Alman Yabancılar Politikası'nda etkin olan entegrasyon ya da uyum anlayışı sonucunda farklı kültüre mensup insanlar, hakim kültür içinde erimeleri beklenmektedir.
Alman göç ve entegrasyon stratejisi çok yakın bir zamana kadar Alman toplumunun sözde-homojenliğini korumaya dayanmıştır. Alman göç politikası dört unsura dayanmaktadır.
Etnisite, Alman olmayanların kalıcı göçmenliğinin reddi, Avrupa Birliğine entegrasyon, İş piyasasının koşullarına göç önlemlerini ayarlama.
Almanya, göçmenlerin yeni kültürü kabul etmek konusunda cesaretlendirilmesi gerektiğine karar verdiğinden, 2005 yılında entegrasyon anlayışı değişime uğramıştır. Yeni gelenler için 600 saatlik dil eğitimi, dilde akıcılık kazandırılması amacıyla uygulamaya başlanıldı. Yeni entegrasyon paketinde bu ve buna benzer kurslar ile Alman kültürü, vatandaşlık hak ve ödevleri ile bölgesel adetler, ulusal önemli tarihler ve Alman demokratik sistemi aktarılmaya çalışılmaktadır. Dolayısıyla, Almanya'ya gelecek olanlara izin vermeden önce, zaten gelmiş olanların entegrasyonuyla ilgilenmenin daha mantıklı olduğu düşünülmüştür.
Alman olmayan göçmen nüfus giderek yerleştikçe onların vatandaşlığa geçme oranlarındaki düşüklük gittikçe sorunlu, vatandaşlık statüleri de özellikle Doğu Avrupa'dan gelen etnik Alman göçmenlere verilen otomatik vatandaşlığın karşısında yadırgatıcı bir hal almıştır. Alman olmayanlar, geçici yerleşenler veya yabancılar sayılıyordu ve onları entegre etmek için, yerleşmeyi kalıcı olarak planlasalar dahi, gereken çaba sarf edilmiyordu. Vatandaşlığa geçen Alman olmayan kişilere bir yemin imzalatılıyor ve Alman hukukuna ve liberal demokratik yapıya uyacaklarına dair söz/yemin alınıyordu. Ayrıca, diğer vatandaşlığından da vazgeçmesi isteniyordu.
2008 Ekonomik krizi dünyanın gelişmiş ülkelerini oldukça sarmış olmasına rağmen, Almanya'yı ise diğer Avrupa ülkelerine göre fazla etkilemediği görülmüştür. İçişleri bakanlığı bütçesi 2011 yılında genel olarak %2 düşüşle, 5.402 milyar Euro'dan 5.312 milyar Euro'ya inmiştir. Ancak BAMF'ın 218 milyon Euro olan entegrasyon bütçesi, bu kesintilerin dışında tutulmuştur. Sanayi üretimi odaklı olan ekonomisi sayesinde Almanya büyümeye devam etmiş ve sosyal harcamalarını da kısıtlamamıştır. Bu anlamda, 2010 yılında göçmenlerin entegrasyonunun nasıl kuvvetlendirileceği tartışmaları yapılırken, devlet göçmenlerin entegrasyonu ile ilgili öncelikli harcamalarını kısıtlamamıştır. Almanya bu dönemde dil yeteneğinin geliştirilmesi, eğitim, ekonomik sektörlere girişin kolaylaşması gibi konulara öncelik vermiş ve bunlara ek olarak da diyalog ve suçtan arındırma ile ilgili sosyal içerme politikalarına da devam etmiştir.
AB'nin en büyük ekonomisine sahip olan Almanya son yıllarda almış olduğu aşırı göçler nedeniyle sıkıntılar yaşamaktadır. Göçmenlere karşı daha ılımlı yaklaşımlar sergileyen Almanya ve İsveç, Avrupa'ya göç eden ve büyük çoğunluğu Suriyeli olan göçmenler için politikalar üretmeye gayret etmektedirler. Her ne kadar bu politikalar ulusal olsa da Almanya ve İsveç için önemli olan bu politikaların Avrupa Birliği'nin yaklaşımı olması ve diğer ülkelerce de benimsenmesidir. Böylece göçmen krizinin yönetimi daha bütüncül olacak ve hem göçmenler hem de ülkeler açısından kolay olacaktır.
Almanya, 1955'li yıllardan beri gelişmesini ve ekonomik gücünün büyük bir kısmını göçmenlere borçludur. Adalet ve ülke yönetimi açısından güçlü temelleri olan Avrupa'nın en gelişmiş ülkesidir. Göçmen politikalarını doğru idare ettiği sürece ucuz iş gücü ile ileride ortaya çıkacak Çin, Hindistan ve uzak doğu ülkelerinin hegemonyasına engel olabilecektir. Bugün için bir sorun olarak görülse de göçmenlere bakması ve entegrasyonu sağlaması ileride Almanya'ya güç verecektir.