Türkçemizde affetmek şeklinde ifade edilen kelimenin aslı, "afv"dır.

Sözlükte “yok etmek, silip süpürmek; fazlalık, artık” gibi manalara gelen afv, bir ahlak ve hukuk terimi olarak genellikle, “kötülük ve haksızlık edeni, suç veya günah işleyeni bağışlama, cezalandırmaktan vazgeçme” anlamlarında kullanılmaktadır. (bk. Râgıb el-İsfahânî, eẕ-Ẕerîʿa, s. 344; Lisânü’l-ʿArab, “afv” md.)

Afv kelimesi Kur'an’da, birinde “fazlalık”, diğerinde “bağışlama” manasında olmak üzere iki ayette geçmektedir. (bk. el-Bakara 2/219; A‘râf 7/199) Bunlardan Bakara suresindeki ayette “Sana hayır yolunda ne harcayacaklarını da sorarlar. Fazlasını (harcayınız), de!” buyurulmuştur.

Kur'an’a göre bir kötülüğün karşılığı ona denk bir cezadır ve bu adaletin gereğidir.

Hiçbir suçlu, birine vermiş olduğu zarardan veya suçunun karşılığı olarak kanunda gösterilen cezadan fazlasıyla cezalandırılamaz. Çünkü bu zulümdür.

Buna karşılık haksızlığa uğrayan taraf suçluyu bağışladığı takdirde, “onu mükâfatlandırmak Allah’a düşer.” (Şûrâ 42/40) Zira bağışlayan kişi adaletin yerine getirilmesinden gönüllü olarak vazgeçmiş ve affetmekle bir ihsanda bulunmuştur.

Affetmek, İslam’da bütün faziletlerin temelini teşkil eden takvaya en yakın meziyettir. (bk. el-Bakara 2/237)

Bu sebeple Kur'an’da Müslümanlar bu fazilete çağrılırken, “Onlar affetsinler, hoş görsünler. Allah’ın sizleri bağışlamasını istemez misiniz?” (Nûr 24/22) buyurulmaktadır.

AFFETMENİN SAĞLADIĞI FAYDALAR

İslam ahlakçıları affın sağlayacağı faydalar üzerinde de durmuşlardır.

Esasen Kur'an-ı Kerîm’de affın teşekkür ve minnet duygularını harekete geçireceğine işaret edilmiş (bk. Bakara 2/52), Hz. Peygamber de “Allah, muhakkak surette kötülüğü affeden kişiyi aziz kılar.” (Müsned, II, 235, 238) buyurmuştur.

Hadiste geçen aziz kelimesinin Arapça’da hem “şerefli”, hem de “güçlü” anlamına geldiği göz önüne alınırsa bu hadiste affın faydasının oldukça geniş tutulduğu sonucuna varılabilir.

Ragıb el-İsfahani affın sağladığı mutluluğa cezalandırma yoluyla ulaşılamayacağını, bu faziletin insana toplum içinde itibar kazandıracağını belirterek, özellikle cezalandırma gücü ve imkanı bulunanların buna rağmen affı tercih etmelerini saygıdeğer bir davranış olarak nitelemektedir. Bu bakımdan affın tebliğ ve eğitim metodu olarak da önemi büyüktür.

Kuran-ı Kerîm’de affın ıslah edici yönüne de işaret edilmiş (bk. eş-Şûrâ 42/40), Hz. Muhammed’in tebliğdeki başarısı, onun davranışlarındaki inceliğe, yumuşak kalpli olmasına bağlanmış ve kendisine bağışlayıcı olması öğütlenmiştir. (bk. Âl-i İmrân 3/159)