Abulialar...

Bugün sizlere yıllar öncesine ait bir yazıdan (Necati Doğru’nun 02 Kasım 1997 tarihli Sabah Gazetesi köşe yazısından) iktibaslarla bazı şeyler anlatmak istedim..

Necati Doğru bugün malûm odakların sözcüsü bir ceridede yazıyor ve eskiye nisbetle çok daha agresif.

Şöyle diyordu o eski yazısında:

“Söylemesi ayıp, ben üniversitede psikoloji eğitimi gördüm. Bize ders veren o dönemki hocalarımızdan Prof Esat Sabri Suyavuşgil, «Düşünme eylemini...» enine boyuna anlatmıştı.

(......) “Zihnin faaliyete geçtiyse... Hafızan hareketlendiyse... Hayalgücün çalıştıysa... Bilgi birikimin uyandıysa... Ve şeyler arasında “Çünkü... Zira... İçin... Bundan dolayı... Bu nedenle...” türünden bağlama edatlarıyla ifade edilen ilişkiler kurduysan “Seni tebrik ediyorum... Düşünüyorsun...” demektir. Diye anlatırdı...

(......) Tutarsız düşünceden.. Düşüncenin çeşitlerine atlardı. (......) Ne kadar çok düşünce çeşidi sıralardı Esat Sabri Hoca (......) Esat Sabri Hoca, rahmetli oldu. Fakat bizim ülkemizde çok yaygın görülen bir düşünce çeşidini daha anlatırdı. Bunun adına da “Trampa düşünce” derdi. Bir düşünceyi, ilgisi, alâkası, bağlantısı, rabıtası olmayan karşı saldırılarla çürütme eylemi yapanlar için “Trampa düşünceli insan, bunlar abulia tiplerdir” derdi.

Sözgelimi... Yazar Yaşar Kemal bir düşünce ortaya atmış: Doğru ya da yanlış. Haklı ya da haksız. Tutarlı ya da tutarsız. Onaylayalım ya da onaylamayalım düşüncesini söylemiş. Demiş ki; “Devleti affetmem...” İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Burhan Özfatura ise partisinin “Hedef iktidar” yemeğinde bir konuşma yapmış ve Yaşar Kemal’in düşüncesine cevap vermiş.

Ama düşünceye düşünceyle değil. Küfürle, küçümsemeyle... (......) “Çürütmeci, küçümseyen, küfürbaz... Burhan Özfatura bir abulia tip...” diyerek Bay Necati de bilimsellik jargonuyla küfretmiş muhatabına...

Kendi ifadeleriyle aktaralım: “Abulia hali: Kişiyi makul bir düşünce söylemekten, düşünceye düşünceyle cevap vermekten veya bunu fiiliyata geçirmekten alıkoyan psişik güçsüzlük. Zihinsel enerjisizlik.. Tam bir çöküntü hali... .(kısaca içten ezik, dıştan saldırgan tipler... REB)

Necati Doğru, soyadı gibi dosdoğru olmak istiyorsa yazılarını hasseten Sözcü yazılarını önüne koysun yeniden okusun ve özeleştiri yapsın.

70 yaşında hâkim karşısına çıktığı (2015 yılı) günkü gibi değil, daha sakin ve yargıç bizzatihi kendisi olarak karar versin. Yazıları için hapis veya para cezası değil sadece abulia hali var mı diye baksın...

Ve şunu da ilâve etmek gerekir: Hasseten Sözcü Gazetesinde mebzul miktarda abulia hali ile yazan sözde yazar var...

Necati doğru, (hocasını anlatırken) “Çok yaygındır bu tipler...” derdi ve “sakın bu tiplerden olmayın, sizi desteklermiş gibi görünenler bile içten içe size acırlar” diye altın öğütler verirdi..” (bahsekonu eski yazısından)

Bendeniz AYNA insanlığın en büyük icatlarındandır derim. Zira aynalar kendimizi görmemizi sağlar. Kişi önce kendini görmeli ki başkalarına “yakışıklı değil” veya çirkin diyemesin.

Hz. Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem), “kendi ayıbı başkasının günahını, ayıbını görmekten alıkoyan kimseye müjdeler olsun.” (Aclûnî, Keşfu’l-Hafa, II, 46) buyurmuşlardı..

Kendini bilmek gibi irfan yokmuş... Ne büyük söz...