ABD memnunsa, vah ki vah...
15 Temmuz’u hünüz vuku bulmadan yazanlardan, Michael Rubin Amerika’nın Sesi Gürcistan servisinde Ia Meurmishvili’yle konuşmasında fevkalâde ilginç ve mühim konuları telafuz etmiş:
Söyledikleri haysiyetli her Türkiye vatandaşını derin derin düşündürecek cinsten: “Recep Tayyip Erdoğan bir dönem dindar bir nesil yetiştirmek istediğini söylemişti. O dönem için bu sadece bir söylemdi belki ama şimdi 15 yıldır iktidarda. O yüzden elinizde ilkokul ve ortaokuldan mezun olan, üniversite öğrenci olan bir nesil var. Şu anda Türk ordusunda üsteğmen rütbesine yükselen herkesin sadece Recep Tayyip Erdoğan döneminde deneyimi var” dedikten sonra şu ibretamiz değerlendirmeyi yapıyor:
“Sorulması gereken soru, Türkiye’nin daha ne kadar değişeceği. ABD’de Türkiye ile ilişkilerin onarılması konusunu en çok dile getirenlerin Türkiye’yi şu anki haliyle değil eski haliyle hayal etmeleri..”
Yani Bay Rubin diyor ki... (biz halkın anlayacağı şekilde açık açık yazalım merámını) “Boşverin siz öyle dindar nesil yetiştireceklermiş falan diye üfürdüklerine, vaziyet ortada... TSK’de üsteğmen rütbesine kadar gelen nesile bakın, ya da onların muadili sivillere... Bunlar Ak Parti’nin eseri değil mi? (Öyle ya, ilkokula AKP’nin kurulduğu 2002 yılında başlayan biri, bugün en az 23-24 yaşlarında ve subaysa üsteğmen. rütbesinde) Bu nesiller mi gerçekten köklü bir dindarlık sergiliyor?”
Bendeniz, bu açıklamaya ancak hayranlık duyarım. Bugünün nesilleri, uzun Ak Parti iktidarı nesli olduğuna göre kimse bu değerendirmelere yanlış diyemez!. Türkiye açısından yanlış olan Rubin’in söyledikleri değil, ifadeleriyle ortaya çıkan tablodur.
Michael Rubin küçümsenecek biri değil. İsrail’le yakın ilişkide. Amerikan Savunma Bakanlığında İran - Irak danışmanlığı ve 2003 - 2004 yıllarında Irak'taki Koalisyon İşgal Yönetiminde görev almış... Washington Post, The New York Times, The Wall Street Journal, The New Republic, National Review, ve The Weekly Standard adlı gazete ve mecmualarda Türkiye, Irak, İran'la ilgili yazılar yazmış!
“Yeşil Sermaye ve Türkiye'de İslâmcı siyaset” yazısıyla meşhur ve CB Erdoğan’ın “Gezi hadiselerinin arkasında o var..” dediği kişi...
Rubin Amerikan Donanması Askeri Akademisinde (Naval Postgraduate School) öğretmenlik yapmış. Middle East Quarterly (Ortadoğu bülteni) editörü... Vasıflı bir istihbaratçı... Yahudi kökenli midir bilmiyorum ama sıradan bir düşman olmadığı kesin!.
Ve bu adam “boşverin öyle dindarlık üflemelerine, siz sahici duruma, şu andaki Türkiye’nin nesillerine bakın” diyorsa ben kara kara düşünürüm!.Herkese de böyle düşünmesini tavsiye ederim. En başta da muhterem reis Erdoğan’a ve ricál-i devlet Ak Partili erkana...
Ak Parti ne çekiyorsa ve hattâ Türkiye ne çekiyorsa dindar nesilleri yetiştiremediği için çekiyor!.Biz Rubin gibi meşhur ve çok maharetli biri değiliz. O yüzden pek ka’le alınmayız, lâkin Allah için vebálimiz düşsün diye kayda geçirmiş olalım..
Rubin ayrıca “NATO şu anda Türkiye konusunda hassas dengeler olduğu için adeta parmak ucunda yürüyor. Ama şunu hatırlamak gerek. NATO’da görev yapan her dört subaydan biri tutuklandı. Pilotların çoğu da tutuklandı. Tutuklananların pek çoğunun darbeyle, burada bulunan din adamıyla (F.G. denilen iblisi kasdediyor) bağlantısı yok..” demiş
Rubin acaba bunları neden söylemek ihtiyacı hissetmiş? NATO’da görev almış bütün subayların FETÖ’den suçlu sayıldığını söyleyen mi olmuş?
Yoksa “made in US” çizgi filimlerinde parmak ucunda yürüyen karakterler gibi mi vaziyet? Malûm bu çizgi karakterler sinsi ya da gizli bir iş yaparlarken ayaklarının parmak ucunda yürürler. Çocukken çok izlediğim için iyi bilirim, o sırada da “pık, pik, pik, pık, pık” diye sevimli bir efekt duyulur..