Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sarı, Marmara Denizi'nde yaşanan müsilaj sorununa dikkat çekmek için çarpıcı bir video ve açıklama paylaştı.
Sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Marmara Denizi'nde derin deşarj yöntemiyle yapılan atık boşaltımlarına tepki gösteren Prof. Dr. Sarı, belediyelerin ve danışmanlarının sorumluluğuna işaret etti.
20 metre derinlikte kaydedilen bir görüntüyle açıklamalarına yer veren Prof. Dr. Sarı, ön arıtmadan geçirilen atıkların derin deşarj yöntemiyle Marmara Denizi'nin alt akıntısına bırakılmasının ciddi bir hata olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Sarı, “Arıtılmamış atıkların denize boca edildiği bir sahneyle karşı karşıyayız. Ancak denizin, suyun dili yok ki yapılanı söyleyebilsin! Dışarıdan bakıldığında bir şey görünmüyor, ama müsilaj Marmara'ya karşı işlediğimiz suçları açık etti” dedi.
Müsilaj Marmara'yı Örümcek Ağı Gibi Sardı Ama Hâlâ Arıtma Yerine Derin Deşarjı Savunan Yöneticiler veya Danışmanlar Var!
— Mustafa SARI, Prof. Dr. (@profmustafasari) January 18, 2025
Görüntü, bir dalışım esnasında denize bir litre bile arıtılmamış atık bırakmadığını iddia eden bir belediyenin sınırları içinde karşıma çıktı. Harika bir… pic.twitter.com/bupajDnR0K
Prof. Dr. Sarı, derin deşarj uygulamasının, kirliliği azaltmak yerine ertelediğini belirterek, ileri biyolojik arıtma yapılmadan atıkların denize bırakılmasının Marmara'nın hassas ekosistemine zarar verdiğini söyledi. “1 litre bile atık, arıtılmadan Marmara Denizi'ne verilemez. Derin deşarj yalnızca ileri biyolojik arıtma yapılmış atıklar için kullanılmalıdır” ifadelerini kullandı.
Müsilajın kirliliğin bir sonucu olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Sarı, “Müsilajın tek kontrol edilebilir tetikleyicisi kirliliktir. Kirliliği durdurmadan, Marmara Denizi'ni koruyamayız” diyerek yetkililere ve kamuoyuna çağrıda bulundu.
Marmara Denizi'nin korunması için daha kapsamlı önlemler alınması gerektiğini belirten Prof. Dr. Sarı'nın açıklamaları, çevre bilincinin artırılması ve deniz ekosisteminin sürdürülebilirliği açısından önemli bir uyarı niteliği taşıyor.