Şarku’l Avsat'ta İnci Mecit imzalı analizde, Türkiye’nin Suriye’deki yeni yönetimle bir Deniz Yetki Alanları Sınırlandırma Anlaşması imzalama hedefine vurgu yapılıyor.

Türkiye, Suriye ile böyle bir anlaşma gerçekleştirerek Doğu Akdeniz’de kendi deniz yetki alanını genişletmeyi ve enerji kaynaklarına erişimini artırmayı planlıyor. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu’nun, “Şam ile enerji kaynaklarının keşfi amacıyla Akdeniz'de deniz sınırlarının belirlenmesi için müzakerelere başlanacak” açıklaması, bu hedef doğrultusundaki önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.

Analiz, Türkiye’nin bu girişiminin özellikle Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) tarafından tepkiyle karşılandığını belirtiyor. GKRY Hükümet Sözcüsü Konstantinos Letimbiotis, “Bu anlaşma uluslararası hukuk temelinde yapılmalı ve Kıbrıs Cumhuriyeti'nin bölgedeki haklarını dikkate almalıdır” ifadelerini kullanarak olası bir anlaşmaya karşı tutumlarını dilee getirdi.

İsrail ve Hamas Arasındaki Ateşkes Anlaşması İsrail ve Hamas Arasındaki Ateşkes Anlaşması

Arap Doğalgaz Boru Hattı ve Türekiye’nin Rolü

Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki enerji stratejilerinde önemli bir unsur olan Arap Doğalgaz Boru Hattı, analizde detaylı şekilde ele alınıyor. Bu hat, Mısır, Ürdün ve Suriye üzerinden uzanan ve başlangıçta Mısır doğalgazını bu ülkelere taşımayı amaçlayan bir altyapıdır. İsrail, mevcut boru hattı aracılığıyla Ürdün ve Mısır’a doğalgaz ihraç etmektedir. Analize göre, Türkiye’nin Suriye üzerinden bu boru hattına bağlanma ihtimali, Avrupa pazarlarına doğalgaz sevkiyatı için ticari olarak daha uygun bir rota sunabilir.

Bu bağlamda, Türkiye’nin Suriye ile ilişkilerde enerji merkezli bir strateji benimsemesi, İsrail'in mevcut enerji projelerini gölgede bırakma potansiyeline sahip. Ancak analizde İsrail’in, enerji kaynaklarını Avrupa’ya ulaştırma konusunda Güney Kıbrıs ve Yunanistan gibi ortaklarıyla iş birliğini sürdürmekte kararlı olduğu ifade ediliyor.

EastMed Projesi ve İsrail’in Rolü

İnci Mecdi’nin analizine göre, EastMed Doğal Gaz Boru Hattı Projesi, İsrail’in Avrupa enerji pazarında güçlü bir oyuncu olma hedefini yansıtmaktadır. İsrail, Güney Kıbrıs ve Yunanistan ile iş birliği içinde geliştirdiği bu proje ile doğalgazını İtalya’ya ulaştırmayı planlamaktadır. Ancak bu proje, hem teknik hem de jeopolitik engellerle karşı karşıyadır. Örneğin, ABD’nin projeye verdiği desteği geri çekmesi, EastMed’in sürdürülebilirliği konusundaki soru işaretlerini artırmıştır.

Türkiye’nin ise Suriye üzerinden Arap Doğalgaz Boru Hattı’na bağlanarak İsrail ve Mısır gibi doğalgaz üreticilerine Avrupa’ya erişim için alternatif bir güzergâh sunma planları, EastMed’e doğrudan bir rakip oluşturabilir. Bu bağlamda, Türkiye’nin stratejileri, bölgedeki enerji denkleminde yeni bir boyut kazandırmaktadır.

TANAP ve Türkiye’nin Transit Rolü

Chatham House’dan Karim Elgendy’nin analizde alıntılanan görüşüne göre, Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı (TANAP) gibi projeler, Türkiye’nin doğalgaz transit ülkesi olma konusundaki başarısını kanıtlamıştır. Türkiye’nin mevcut altyapısı; yedi gaz boru hattı, beş LNG terminali, üç yüzer depolama ünitesi ve iki yeraltı depolama tesisinden oluşmaktadır. Bu durum, Türkiye’yi hem bölgesel hem de küresel enerji piyasalarında daha etkin bir konuma getirebilir.

Bayraktar Bayraktar: Suriye'ye enerji tedarikimizi artıracağız Bayraktar Bayraktar: Suriye'ye enerji tedarikimizi artıracağız

Bölgesel Rekabet ve İsrail’in Endişeleri

İsrail merkezli Begin-Sadat Stratejik Araştırmalar Merkezi tarafından yayınlanan bir makalede, Türkiye’nin enerji hedeflerinin İsrail’in Avrupa ve Körfez ülkeleri arasında Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomik Koridoru oluşturma planlaarını baltalayabileceği vurgulanıyor. Analiz, bu bağlamda Türkiye’nin özellikle Katar ve Suriye ile iş birliği yaparak EastMed’in etkisini sınırlama potansiyeline dikkat çekiyor.

Analiz, İstiklal Gazetesi'nin politikasını yansıtmayabilir. Fikirler yazara aittir.

Kaynak: Haber Merkezi