Çimkent’ten küçük uçaklarla Ahmet Yesevi hazretlerinin Türbesine gittik. Türbe çok bakımsız, yıkık döküktü. Ama o kadarına da razı olduk. İçini gezdik, eski büyük kazanları gördük.
Çimkent'ten küçük uçaklarla Ahmet Yesevi hazretlerinin Türbesine gittik
Türbe çok bakımsız, yıkık döküktü.
Ama o kadarına da razı olduk.
İçini gezdik, eski büyük kazanları gördük.
O zamanlar gelenlere tekke çorbası ve diğer yemekler veriliyorlarmış
Bir alt katta mübarek velinin kabrini ziyaret ettik.
Başbuğ bizden daha bilgili olduğu için izahatta bulundu.
Biliyorsunuz Hoca Ahmet Yesevi hazretleri; 'Hazreti Türkistani' olarak bilinir.
Kul Ahmet mahlasını kullanırdı.
Sayram'da Aslan Baba ya intisap etmiş. Ondan tarikat dersleri almıştır.
Sonra Buhara'ya geçerek şeyh Yusuf Hemedani'nin terbiyesini almış. Ona vekil olmuştur.
Karahanlılar devleti zamanında yaşadığı için
Türkistan'da İslam'ın yayılmasını artırmıştır.
Vekaleti Gücdüvani'ye vererek, Yese ye dönmüş.
Tarikatta zikir tekniği getirmiş. Şahı Nakşibent hazretlerinin tarikatı,
Silsile olarak ona bağlıdır.
Ayrıca Hacıbektaşı veli, Mevlana, Yunus Emre de silsile olarak onun yolunda gitmiştir.
Yazdığı divanı hikmetle, açık Türkçe coşkulu şiirleri ile
Türkistan'ın Ehli Sünnet eğitimini şekillendirmiştir.
Anadolu Alperenleri ve evliyaları onun eseridir.
Moğol istilasının yaralarını Anadolu evliyaları sarmıştır. Devleti ayakta tutmuştur.
63 yaşından sonra uzlete çekilmiş. Ölünceye kadar çilehanede kalmıştır.
Gerek orta Asya Türklüğünün ve gerekse de, Anadolu ve Balkan Türklüğünün,
İslami eğitiminde temel prensipleri Hoca Ahmet Yesevi atmıştır.
Selçuklu ve Osmanlı nın dünya hakimiyetinde Ehli Sünnetin oluşmasında
Ahmet Yesevi hazretlerinin teşkilat ve eğitim metotları kurtarıcı olmuştur.
***
Hace Hazretlerini mezarını ziyarettenden sonra
Başbuğ, Ben ve Oktay Öztürk dışarı çıktık.
Başbuğ toprağından alıp götürelim dedi.
Birer torbaya doldurup, Türkiye'de kavanozlarda sakladık.
Orda sokakta satılan, halkın giydiği takkelerden , ben başıma koydum öyle dolaştık.
Orada ziyaretten sonra Başbakan Demirel bu Türbeyi biz yaptıracağız dedi.
Sonradan TİKA aslına uygun olarak Türbeyi yeniden inşa etti.
Yine Demirel'in teşviki ile orada Kazak Türk Ahmet Yesevi Üniversitesi kuruldu.
***
Bu gezi bizi moral olarak çok yükseltti.
O gün oradan ayrılıp tekrar Çimkent üzerinden Almatı'ya geldik.
Ertesi sabah, Nazarbay'in uçağı ile Demirel, Başbuğ, ben ve bazı zevat Baykonur'a uçtuk.
Baykonur, Rusların uzaya roket fırlattığı üstü.
Sovyetler dağılınca, o üs Kazak topraklarında kaldı.
Bu günde halen aktif olarak uzaya roket ve yolcu taşıyor.
Kazakistana kira ödeniyor.
Üs dünyanın en büyük uzay üssüdür. Ama Sovyetler dağılınca,
Oraya da para akışı durduğu için sefaleti gördük.
Yapılan uzay araçları yarıda kalmış, her şey darmadağınıktı.
Tümünü gezdik. Hatıra olarak bazı eşyalar aldık.
Aliminyum döküm olan füzeler, armalar vardı.
Öğle yemeğinden sonra ayrıldık.
Uçaktan, yere baktığımızda uçsuz bucaksız bakire alanlar gördük.
Ben buralara buğday ekilse dünyayı besler diye düşündüm.
Tabii ki meyve sebze de yetişir bir topraktır.
Muhtemelen altı da sudur.
Çünkü Altaylardan, Aladağlardan gelen ve yağmurla emilen sular
Yeraltı denizi halindedir. (devam edecek).