Başbuğ Türkeş'le ilgili gezi sonrasının Azerbaycan bölümünü ayrı incelemek gerekir. Demirel ve Başbuğ’un gezisi, Azerbaycan halk cephesini çok güçlendirmişti. Önümüzdeki seçimi  Elçibey’in alacağı kesinleşti.

Başbuğ Türkeş'le ilgili gezi sonrasının Azerbaycan bölümünü ayrı incelemek gerekir.

Demirel ve Başbuğ'un gezisi, Azerbaycan halk cephesini çok güçlendirmişti.

Önümüzdeki seçimi Elçibey'in alacağı kesinleşti.

Ama , buna Sovyetler döneminin Azeri yöneticileri razı olacaklar mıydı.

Ortamda Türkçülük Turancılık geçer akçe oldu.

Herkesi yani eski KGB ajanları da Turancıyım diye dolaşmaya başladılar.

Çünkü Azatlık meydanı miting halkın kanaatini ortaya koymuştu.

***

Biz Azerbaycan'dan ayrıldıktan 2-3 gün sonra Sovyetler zamanın meclisi,

Buna izin vermemek için yönetimi düzenlemek adına,

Seçimi erteledi. Bu bir ihtilaldi.

Başbuğ, eski İzmir ilçe başkanlarından Azeri asıllı İsa beyi görevlendirerek,

AHC nin parlamentoyu işgal etmesini ve seçime kadar toplanmasını engellemeyi,

Mutlaka seçimimin yapılıp, Elçibey'in kazanmasını emretti.

İsa başkan 'Elimizde telefon hep günlerce Başbuğun emirlerini bekledik' dedi.

***

Seçim sonrası Elçibey %87 oyla seçimi kazandı.

Buna destek olmak lazımdı.

Çünkü, hiçbir AHC üyesinin devlet tecrübesi yoktu.

Başbuğ bu konuda iki eski emekli generali görevlendirdi.

Birisi Azeri asıllı bir tuggeneral,

Birisi de MHP genel başkan yardımcısı em. Tümg. Hüseyin Cevizoğlu'ydu.

Bunları Azerbaycan ordusun organize edilmesi,

NATO standardında bir ordunun teçhiz edilmesi idi.

Başbuğ bu konuda Azerbaycan'a maddi yardım yapacak parayı da bulmuştu.

***

Ancak, dünyada yürüyen emperyalist gücün, yöneticilerin kendi emirleri dışında olması,

Kendi teşkilatlarının dışında olan bir devlet adamlarını harcayacakları ihtimal dahilinde idi.

Bunu önlemeye çalıştı.

Ancak Elçibeyi bir ziyaretimde baktım ki,

Azeri kökenli MHP başkanlarından birinin Elçibeyin yakınında dolaştığını gördüm.

Gözümüzle selamlaştık.

Ama o kişinin eski Harp dairesi mensubu olduğundan şüpheleniyordum.

Özel harp dairesi pentagon emrinde idi. Bağbuğ'un Elçibey'e yardımını engelleyecekti.

Nitekim daha sonraki zamanlarda Başbuğla, Elçibeyin arasını soğuttular.

Başbuğ bana şikayetlendi.

'Benim gönderdiğim, generallerin sözünü duymadı .

Orduyu da modernize edemedi' dedi.

***

Sovyetler dağılırken, kızıl ordunun silahları da yeni cumhuriyetlere dağıtılmıştı.

Ben evrakları gördüm.

Azerbaycan'ın 50 uçağı, tankları, topları ve silahları da vardı.

Ama Sovyet silahları zayıftı ve caydırıcı değildi.

Başbuğ, Azerbaycanı NATO standardında güçlendirmek istiyordu.

Sonra birden bire Ermenistan Azerbayacan'a saldırdı. ,

Cephede savaşıyorlardı. Fakat uzaktan silah kullanıyorlardı.

Bir cephe savaşı yoktu.

Toplar atılıyor. Her iki tarafta birbirlerini suçluyordu.

***

Başbuğ, bir gün beni çağırdı.

Seni Elçi beye, gönderiyorum. Benim bilgilerimi ilet dedi.

Hemen arkasından bir partide yetkili beni aradı.

Ne zaman gidiyorsun dedi.

Ben de tarihini söyledim.

Baktım ki, benim bindiğim uçakta o yetkilinin sekreteri de var.

Ha dedim. 'Demek ki bu kişi İstihbarattan, benim oradaki girişimlerimi rapor edecek.

O gence bir surat salladım. Yanıma yaklaştırmadım (devam edecek)