Donald Trump, daha fazla korumacılık, daha az ABD harcaması ve dış müdahale, ayrıca ülkeler arasındaki anlaşmalardan çok liderler arasındaki ideolojik bağların ön planda olduğu yeni bir düzenin habercisi olarak sahnede. Dünya genelindeki başbakanlar ve CEO’lar vakit kaybetmeden değişim için start aaldı.

DONALD TRUMP'IN SEÇİLMESİNİN ARDINDAN İLK TEPKİLER 

Seçim sonrası alınan ilk tepkiler çeşitlilik gösteriyor:

- Güney Kore: Başkan Yoon Suk Yeol, Trump golf oynamak isterse hazır olmak için golf sopalarını depodan çıkardı.
- Tayvan: Yetkililer, Trump’ın kendini yöneten bu adanın Çin’e karşı korunması için "bize ödeme yapması gerektiğini" söylemesinin ardından büyük silah anlaşmalarını değerlendiriyor.
- Özel sektör: Axios’tan Nathan Bomey'in haberine göre, şirketler üretimi Çin’den başka ülkelere kaydırma, stokları artırma ve fiyat artışlarını gözden geçirme telaşında.

Buna örnek olarak ise, moda şirketi Steve Madden, Çin’de üretilen ürünlerini yüzde 40 ila yüzde 45 oranında azaltmayı ve diğer ülkelere yönelmeyi planladığını açıkladı. Ancak bu ülkeler arasında ABD'de yer almıyor.

Bir lojistik sektörü yöneticisi Axios’a yaptığı açıklamada, “Çin’den Vietnam’a kaydırılan hacimler görmeye başladım” dedi.

Trump’ın tarife tehditleri yalnızca Çin’le sınırlı değil, müttefik ülkeleri de kapsıyor.

Politico’da yer alan habere göre, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula Von der Leyen, Trump’ı yatıştırmak için daha fazla Amerikan doğal gazı satın almayı önerdi. Almanya dahil birçok Avrupa ülkesinin liderleri, son bir haftadır savunma harcamalarını artırma gerekliliğini dile getiriyor.

Trump’ın zaferinin ardından Avrupa savunma hisseleri ise yükseliş gösterdi.  Silah konusu gündemde, çünkü Trump hem NATO’nun yüzde 2’lik hedefi üzerinde ısrarcı hem de ABD’nin Avrupa ve özellikle Ukrayna güvenliğine olan bağlılığının azalacağına dair beklentileri mevcut.

KİEV'DE HAZIRLIKLAR 
 

Axios’tan Barak Ravid’e göre, Kiev’de yetkililer, olası barış görüşmelerine katılmak için hazırlık yapıyor. Trump yönetiminde ABD’nin Ukrayna’ya desteğinin azalacağı düşüncesi, yetkilileri temkinli adımlar atmaya yöneltiyor.

Trump’ın zaferinin ilan edilmesinden saatler sonra, AB liderlerinin Budapeşte’de toplanması anlamlıydı. Macaristan’ın popülist Başbakanı Viktor Orbán, Biden döneminde dışlanmış bir figürken, artık Trump’ın Oval Ofis’ine doğrudan erişim sağlayabilecek konumda. 

İtalya’nın sağcı Başbakanı Giorgia Meloni ise Trump’ın Washington’u ile Avrupa arasında bir köprü kurmayı hedefliyor.  

Trump ile ilk görüşen yabancı lider ise kendini "anarşist kapitalist" olarak tanımlayan ve Trump’ın denizaşırı en büyük destekçilerinden biri olan Arjantin Devlet Başkanı Javier Milei oldu.

İRAN VE MUSK 
 

Belki de en şaşırtıcı görüşme İranlı diplomatlar ile Elon Musk arasında gerçekleşti. Bu görüşme taraflarca resmi olarak kabul edilmedi.  Tahran, Trump’a suikast planladığı iddialarından, onun yönetimiyle doğrudan görüşmeleri gündeme getiren diplomatik bir dönüş yapmaya çalışıyor.  

İran, seçimlerden önce ABD ve İsrail yetkililerinin beklediği misilleme saldırısını ise henüz gerçekleştirmedi.  
Batılı kaynaklar, bir İsrailli yetkilinin “Bu Trump etkisi. İranlılar seçimleri kazandıktan sonra bunu beklemeye aldı” dediği aktarılıyor. 

İSRAİL VE BATI ŞERİA

Trump’ın zaferi ve Mike Huckabee’yi büyükelçi olarak seçmesi, Batı Şeria’da ilhakların artırılmasına yönelik yeni bir itici güç oluşturdu. Bu adım, küresel tepkilere yol açsa da, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun uzun süredir arzuladığı bir hedefi gerçekleştirebilir.  

İsrailli kaynaklara göre Netanyahu, Trump göreve başlamadan önce Lübnan’daki Hizbullah ile ateşkes sağlamayı da hedefliyor.

Trump, 20 Ocak’ta göreve başladığında dünya, 5 Kasım öncesine kıyasla oldukça farklı bir yer olacak. Bu süreçte müttefik ülkeler, Trump’ın yaklaşımı ve ABD’nin yeni dünya düzenindeki rolüne uyum sağlama yarışında.

Kaynak: Haber Merkezi