Temiz Toplum &Temiz siyaset
Bilindiği gibi siyaset, toplum yönetimi ile ilgili olan konuları inceler. Bizim gibi siyasî sosyalleşmenin, siyasî kültürün yerli yerine oturmadığı ülkelerde toplumun siyasetçilere karşı tereddütlü bir bakışı ve güvensizliği vardır.
Bu durum toplumun siyasetçiye yüklediği misyondan ve bu misyona uygun davranışın gösterilmemesinden kaynaklanmaktadır.
“Temiz toplum” idealine ulaşmak için tüm kamu görevlileri ve siyasilerin şeffaflık ilkeleri çerçevesinde faaliyet yürütmelerinin önemi büyüktür.
Esasen TBMM’nin kapsamlı bir “Siyasî Ahlâk” yasası çıkartmak suretiyle, kamu yönetimi, sivil toplum kuruluşları ve medya başta olmak üzere diğer alanlara da örnek olması mümkün olacak, toplumsal ahlâk anlayışının egemen olmasına katkı sağlayacaktır.
Çoğunlukla siyasetçi, iş adamı ve kamu görevlisi üçgeninde oluşan yolsuzluk ve usulsüzlükler de başta siyaset kurumu olmak üzere birçok müesseseye güven sarsmaktadır.
Siyaset hem yönetme fonksiyonu, hem de kamu ile olan ilişkileri başta olmak üzere politika oluşturma ve topluma önder olma fonksiyonlarıyla etik ilkelerin uygulanması gereken öncelikli bir alan olmalıdır.
Ne yazık ki açıklık, dürüstlük, katılımcılık ve hesap verebilirlik ilkelerinin siyaset kurumunda, kamu yönetiminde, özel sektör, sivil toplum ve medya yapılanmasında kurumsallaştırılamamış olması nedeniyle günümüzde hâlen “Temiz toplum, Temiz siyaset, dürüst yönetim gibi değerlerin hayata geçirilmesi ihtiyacı gün geçtikçe artmaktadır.
Siyaset hem yönetme fonksiyonu, hem de kamu ile olan ilişkileri başta olmak üzere politika oluşturma ve topluma önder olma fonksiyonlarıyla etik ilkelerin uygulanması gereken öncelikli bir alan olmalıdır.
Esasen kamuoyu, yolsuzluk odaklı ilişkilerin ulaştığı boyutların bütün gerçekliği ile ortaya konulmasını, faillerinin cezalandırılmasını ve bunların eylem ve işlemlerinden doğan kamu zararlarının tazminini istemektedir. Hepsinden önemlisi, bu tür suiistimal ve yolsuzlukları besleyen unsurların giderilerek bir daha meydana gelmesinin önüne geçilmesini arzulamaktadır.
Kamuoyu ve yargı denetiminden kaçmamak, siyasetin gereksiz yere töhmet altında kalmasına fırsat vermemek bakımından önem taşımaktadır. Bu doğrultuda milletvekili dokunulmazlığı konusunun kamuoyu vicdanını yaralayan unsurlardan arındırılacak şekilde yeniden düzenlenmesi, siyaset kurumu ve vatandaş ilişkilerinde güvenin tesisi açısından önemli bir adım olacaktır.
Milletvekili dokunulmazlığının belli ölçüler dâhilinde gerekli olduğu bir gerçektir. Ancak, milletvekillerini bu anlamda farklı bir statüye tâbi tutmanın amacının onları ayrıcalıklı ve yasaların üstünde bir grup hâline getirmek olmadığı da açıktır.