Türkiye’ye ve Azerbaycan’a “mesaj vermek” isteyen Rus
İstihbarat Servisi KGB’nin düzenlediği sabotaj sonucu, Azerbaycan
Devlet Enerji Kurumu Socar’ın Hazar Denizi’nde işlettiği petrol
platformunda yangın çıktı. 32 işçinin hayatını kaybettiği olay
sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gönderdiği; “Azerbaycan’a bu
zor gününde gerekli desteği vermeye hazır olduğunu” belirten taziye
mesajı aslında Rusya’ya gönderilen, “verdiğiniz mesajı aldım, bu da
benim mesajım” karşılığıydı.
Rusya ile Türkiye arasındaki “karşılıklı mesajlaşmanın” asıl
sebebi ise aslında o kadar da yakınlara dayanmıyor.
Türkiye ile Azerbaycan arasında Aralık 2011 yılında imzalanan
ve ilk doğalgaz akışının 2018 yılında başlayacağı TANAP Doğalgaz
Anlaşması ile, Azerbaycan doğalgazının Tiflis üzerinden Ceyhan,
Yunanistan ve Bulgaristan sınırlarına kadar ulaştırılması için ev
sahipliği yapacak olan Türkiye, Azerbaycan için can alıcı bir önem
taşıyor.
Avrupa pazarına doğalgazını ulaştırarak Rusya’nın
hegemonyasından kurtulmaya çalışan Azerbaycan’ın doğalgazına bizim
de ihtiyacımız olduğu gerçeği Hükümet tarafından gayet iyi
bilindiği halde, Rus savaş uçağının düşürülmesi sonrasında kamuoyu
tarafından ilk kez fark edildi. Bununla birlikte fiili olarak
Türkiye ve Azerbaycan’ın karşılıklı menfaatlerde uzlaşmaları sonucu
“doğal bir ittifak” ortaya çıktı. Bu “doğal ittifak” ise
meyvelerini hemen verdi ve Başbakan Davutoğlu ile Cumhurbaşkanı
Aliyev arasında çok kısa bir sürede bir çok anlaşma imzalandı.
Hatta bundan daha güzeli ise, Şahdeniz bölgesinde TPAO’un
doğalgaz aranmasına, BOTAŞ’ın ise doğalgaz boru hattına yaptığı
ortaklık yatırımları. Bu ortaklıklar sonucu, bölgede doğalgaz
bulunduğu andan itibaren Türkiye olarak bu doğalgaza ortak
olacağımız gibi, Azerbaycan’ı Avrupa ve dünya pazarları ile
buluşturduğumuzda alacağımız yıllık komisyon ücreti milli gelire
önemli katkıda bulunacak. Üstelik BOTAŞ, Balkanlarda olağanüstü
etkin bir pozisyona geçecek.
Azerbaycan doğalgazı Avrupa’ya ulaştığı anda ise, Rus
doğalgazına en fazla bağımlı olan Almanya ve Türkiye konjonktürel
olarak daha da rahatlayacak ve Rusya kendi doğalgazına müşteri
bulamayacaktı.
Fakat, Rusya ise bütün bu hamleler karşısında boş durmuyor
tabii ki. Mayıs 2014 yılında imzaladığı doğalgaz satış anlaşması
ile Çin’e 30 yıl boyunca 400 milyar USD değerinde doğalgaz satışı
gerçekleştirecek.
Görünen o ki aslında verilen bütün savaşlar enerji temeli
üzerinde yaşanıyor. İşgal ve müdahale edilen ülkeye “özgürlük ve
demokrasiyi getirme” gibi duygusal mesajlar ise nefsinin özgür
olmasını isteyenleri ikna ediyor sadece.