“Psikoteknik” testinden geçmeyen öğretmen olmasın!
“Psikoteknik” testinden geçmeyen öğretmen olmasın!
Siz de farkındasınızdır; eğitim konusunda pek yazı yazmıyorum.
Yazmıyorum çünkü bildiğim ya da uzmanlığım olan bir alan değil.
Olan biteni izleyip öğrenmeye çalışıyorum, hepsi bu. Ama TV’de
izlediğim bir haber beni onlarca yıl geriye götürmekle kalmadı, bu
yazıyı yazmama da neden oldu…
İlk okul 4. sınıftayım; mevsim kış, çıplak elle kartopu oynamaktan
üst derisi çatlamış ve kararmış elimin…
Sınıfa girdik öğretmenimiz tırnak kontrolü yapıyor; sıra bana
gelince, yüksek sesle, “oğlum ne bu elinin hali, sizin evde sabun
yok mu?” diye haykırdı!!!…
Yüzümün kıpkırmızı oldu birden... Yok olmak, küçülüp yerin dibine
girmek istedim o an…
İlkokul dendiğinde, yaşam boyu unutmadığın bu olay gelir hep
aklıma.
Bugün bile pedagoji eğitimi almış bir öğretmen nasıl olur da böyle
davranabilir, diye sorup duruyorum kendi kendime…
Yaşadığım olaydan bu yana neredeyse 50 yıllık bir süre geçti de
öğretmenlerimiz çok mu değişti?
Ne yazık ki hayır!
Geçtiğimiz günlerde dinlediğim ilk haber şöyleydi: İstanbul
Esenler'de Doktor İlhami Faydagör İlkokulu birinci sınıf öğrencisi
6 yaşındaki Selim Serebest’e, öğretmeni dersi dinlemiyor diye
kitabın sivri ucuyla vurdu; çocuğun yüzüne tam dört dikiş
atıldı!
İkinci haber ise daha da vahim; Çanakkale Bayramiç’te Mustafa Kemal
İlkokulu Müdürü T.Ö, okula ait dizüstü bilgisayarı oyun oynamak
için eve götürdüğü gerekçesiyle, 10 yaşındaki öğrencisi S.A.’yı tüm
arkadaşlarının önünde ‘hırsız’ diye teşhir etmiş!...
Bununla da kalmamış; okula giriş töreninde S.A’yı yanına alarak
‘hırsız’ diye teşhir etmiş, ardından da, öğrencilere “Bu
arkadaşınızı cezalandırarak konuşmayın” demiş!..
Bir düşünsenize; tüm okul arkadaşlarının gözü önünde ‘hırsız’
olarak teşhir edilen 6 yaşındaki bir çocuk, bu psikolojik travmanın
altından nasıl kalkabilir?!...
Bu travma, ömür boyu yaşamını etkileyen bir karabasana dönüşmez mi?
Bir öğretmen nasıl olur da, ‘hırsız’ olarak teşhir edilen bir
çocuğun yaşayacağı travmayı düşünmeyebilir?!...
Öğretmenlerin tümü böyle demiyorum; öğrencileri için nice
fedakarlık yapan, onları bilgiyle donatmakla kalmayıp, hayata da
bağlayan binlerce öğretmen vardır, ama yukarda anlattıklarım
gibileri de yok değil…
Anlayamadığım şu; şoförlerinin kaza yapmaya meyilli olup
olmadıkları periyodik olarak yapılan “psikoteknik” testleriyle
ölçülüyoruz. Ve bu testi geçemeyen araç kullanamıyor. Peki n asıl
oluyor da bir yüksek okulu bitirdi diye önüne gelen öğretmen
olabiliyor? Aslında “psikoteknik” testleri öğretmenlere
uygulanmalı; sevgisiz ve şiddet eğilimli öğretmenler bir bir
ayıklanmalı.