Türkiye’nin yaşadığı en büyük felaketlerden biri olan darbe girişimi birinci ayına giriyor.
Otuz gün geçti o karanlık gecenin üzerinden…
Ortaya çıkan her yeni görüntü, anlatılan her hikaye, bulunan her belge, verilen her ifade, açığa çıkarılan her sır yaşadığımız felaketin büyüklüğünü, vehametini, bir kez daha ortaya koyuyor.
Milletimizin birlik ve bütünlüğü ve ortak direncinin geçit
vermediği bu darbe girişimin önlenmesinde elbette en büyük
paylardan biri medyanın.
Darbecilerin silah zoruyla ele geçirip darbe bildirisini okutmaya
zorladığı saatlerde özel televizyonların cesur yayınları vurdu
darbecilere ilk darbeyi.
Özellikle CNN Türk’te Hande Fırat’ın, kızı ile yaptığı görüntülü
konuşmadan aldığı ilhamla Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın halkı
darbecilere karşı direnmeye ve demokrasiye sahip çıkmaya davet eden
konuşmasını canlı olarak ekrandan aktarması…
Diğer özel kanalların rekabeti bir tarafa bırakıp bu yayını kendi
izleyicilerine ulaştırmaları…
Daha sonra benzer yöntemle Cumhurbaşkanının diğer televizyon
kanallarında da mesajlarını iletmesi…
Ardı ardına darbe karşıtı komutanların açıklamalarının
yayınlanması…
Hepsini özel televizyonların yayınlarının bize ulaşması sayesinde
izleyebildik.
Özel televizyonların demokrasiye destek veren yayınlarını izleme
imkanı bulunca darbecilerin sadece TRT’yi zapt ederek ülke
yönetimini ele geçireceklerini sanacak kadar sığ düşünceli
olduklarını zannediyorduk.
Meğer hiç de öyle değilmiş. Bütün planlarını en ince ayrıntılarına kadar yapmışlar. Gerek televizyon yayıncılarından, gerek bilişim uzmanlarından epey de destekçi almışlar yanlarına. Amaçları bütün televizyon yayınlarını kesmek ve Türk halkının gerçekleri öğrenmesini engellemekmiş.
Onların bu emellerini o gecenin kahramanlarından Teknik Destek
Uzmanı Asım Akkaya boşa çıkarmış. Amirlerinin direktifi
doğrultuşunsa önce darbe bildirisinin okutulduğu TRT’nin yayınını
kesmiş ve korsan bildirinin halka ulaşmasını engellemiş.
Darbecilerin helikopter baskınından sonra birçok arkadaşının
şehadetine şahit olmasına, kafasına dayanan silahla ölümle burun
buruna gelmesine rağmen, sadece yerel kanalların yayınını kesip tüm
kanalların kontrol odasından izlenmesini engelleyerek darbecileri
kandırmış, oyalamış. Darbecilerin yaygın yayın yapan kanalların
yayınlarının devam ettiğini öğrenmeleri üzerine de metaneti elden
bırakmamış, izlenen kanalların Kıbrıs üzerinden yayın yaptığını
belirtip onun kesilmesi gerektiğini söyleyerek, anteni kesmek lazım
diyerek, zaman kazanmaya çalışmış.
O sırada Samanyolu televizyonundan getirdikleri ekibi devreye
sokmuş darbeciler ama polis duruma hakim olunca hain planlarını
uygulayamamışlar.
***
Bütün medyayı haber fotoğraf ve görüntülerle besleyen görünmeyen
kahramanlar da var; Anadolu Ajansı çalışanları.
AA, bu kahramanların emeklerinden oluşan, Türk milletinin demokrasi
direncini ölümsüzleştiren bir kitap hazırladı.
“15 Temmuz 2016- Dakika Dakika Fetö’nün Darbe Girişimi” adlı
kitapta yer alan çarpıcı fotoğraflarla, o gün geçilen haberlerle 15
Temmuz gecesi yaşananlar tek tek belgeleniyor. OHAL’le ilgili
bilgilere de yer verilen kitabın sayfalarını çevirirken 15 Temmuz
gecesini ve sonrasındaki gelişmeleri an be an bir kez daha
yaşıyorsunuz.
Genel Müdür Şenol Kazancı ve ekibini kutluyoruz.
***
O karanlık geceye ilişkin kitaplara sığmayacak kadar çok hatıra var
kuşkusuz.
İşte onlardan biri.
TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Ankara’da Söğütözü Caddesi
üzerinde, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ile AK Parti Genel Merkez
binası arasında. Jandarma Genel Komutanlığı da üniversite
yurtlarının birkaç yüz metre yukarısında.
Gecenin en yoğun yaşandığı yerlerden biri.
Külliye önündeki bombalamada biri daha sonra olmak üzere 6 memleket
evladı şehit oldu. Şehitlerden biri de TOBB Üniversitesi Hukuk
Fakültesi 2. Sınıf öğrencisi Ömer Can Açıkgöz. Sinop’lu bir ailenin
gencecik evladı. Yurttan çıkıp külliye önüne koşuyor darbeye dur
demek için. Ama hainlerin saldırısı onun hayatını, geleceğini,
umutlarını durduruyor, şehit oluyor. Adı şimdi okuduğu
üniversitenin bir amfisinde yaşayacak.
O gece 3 TOBB ETÜ öğrencisi de gazi oldu. Biri Taha Bilgin. İki
mermi isabet etmiş kafasına. Hayatını kaybetti diye morga
kaldırılacakken hayat emareleri verince tedaviye alınmış. Yusuf
Balıkçı Genelkurmay önünde yaralanmış. Hanefi Can Türkoğlu ise
Söğütözü Caddesinde. ATİ adlı öğrenci topluluğunun da başkanı olan
Hanefi Türkoğlu tank gazisi. Etimesgut Zırhlı Birliklerden çıkıp,
Külliye önünden Ak Parti Genel Merkezi’ne doğru hızla ilerleyen
tankı durdurmaya çalışırken, tankın üzerinden düşüp kolundan ve
bacağından yaralanıyor.
Şöyle anlatıyor:
“Tank hızla üstümüze üstümüze geliyor, yukarıdan helikopter
uçuyordu. Sanki bir askeri darbe değil, düşman ordusunun işgal
hareketi gibiydi. Vatan için bu gün kendimizi feda etmeyeceğiz de
ne zaman edeceğiz diyerek üstümüze hızla gelen tankı durdurmaya
çalıştık. Ölmek için yaşanacak bir gündü o gün. Şehitlerimize gıpta
ediyorum.”
Bir kez daha Allah’tan tüm şehitlerimize rahmet, gazilerimize şifa niyaz ediyoruz.