Milli iradeye saygı

Referandum sonunda millet öyle bir karar verdi ki, ders niteliğinde…

Başbakan Yıldırım’ın "Yüzde 81 evet diyen Bayburt'ta yüzde 80 hayır diyen Tunceli'de kazançlı çıkmıştır" sözü milletin iradesine duyulan saygının en güzel ifadesi…

İktidar kanadı vakit geçirmeden seçmenin verdiği mesajın analizini yapmak için kolları sıvadı.

Büyük kentlerdeki güven kaybının önüne nasıl geçileceğinin planları yapılmaya başlandı.

Hayır oyu verenler arasında gençler ve tahsilli kesimin ağırlıklı olması AK Parti’de yeni bir politik vizyon ihtiyacını ortaya çıkardı.

Popülist politikalar yerine daha akılcı, yapıcı ve üretken politikalara yönelinmesi, kutuplaştırıcı bir üslup yerine daha kucaklayıcı bir üslubun tercih edilmesi gerektiği konuşuluyor.

Hayır oylarının yüksek çıktığı yerlere dönük özel politikalar geliştirilecek.

Başbakan, kabine değişikliği sinyali verdi.

Belediyelerle ilgili operasyon için yerel seçimler beklenecek.

O da 2019 Mart’ı sonunda.

Ancak referandum kampanyasında yeterli desteği vermeyen yerel yönetimler mercek altında.

Özellikle FETÖ ilişkisi belirlenenlerin gözünün yaşına bakılmayacak.

Terör bağlantısı tespit edilen HDP’li belediyelere ne yapıldı ise, FETÖ bağlantısı belirlenen belediyelere de -velev ki AK Partili olsun- aynısı yapılacak.

AK Parti teşkilatında da önemli değişiklikler bekleniyor.

Referandumun kesin sonuçlarının ilanından sonra Cumhurbaşkanının yeni anayasanın verdiği imkanı kullanarak AK Parti’ye katılması bekleniyor.

Onun ardından da partide bir kongre süreci başlayacak.

Özellikle “Hayır”ın fazla çıktığı yerlerdeki parti örgütleri yenilenecek.

Bu arada AK Parti içinde bir grubun, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın parti tercihini kullanmaması gerektiği görüşünde olduğu belirtiliyor.

Onlara göre anayasa değişiklikleri arasında yer alan bu hüküm, muhalefetin “Tek adamlık” ve “partizanlık” tezlerinin halk tarafından benimsenmesine imkan verdi ve “Evet”lerin daha yüksek bir oranda çıkmasını engelledi.

Ancak Beştepe’ye yakın kaynaklar tam tersi görüşte.

Referandum kampanyasında bazı parti örgütlerinin beklenen performansı göstermediğini, hatta bazı yerlerde hayır için çalışanların olduğunu, bunun partide bir otorite eksikliğinden kaynaklandığını, Erdoğan’ın yeniden partisinin başına geçmesi halinde daha dinamik ve güçlü bir partinin ortaya çıkacağını düşünüyorlar.

Partili Cumhurbaşkanlığını savunanlar, Özal ve Demirel’i örnek gösteriyorlar.

Liderleri ile bağı kopan ANAP’ın da Doğru Yol’un da siyaset sahnesinden silindiğini belirterek AK Partinin bu akıbete uğramaması için Erdoğan’ın partinin başına geçme kararında olduğunu bildiriyorlar.

***

Hayır cephesinde ise bir şaşkınlık hakim.

“Yüzde 49’u almak, yüzde 51’e ulaşmak için bir fırsattır” diyerek geleceğe umutla bakmak yerine, “nasıl yüzde 51’i kaçırdık” hayıflanması var…

Batının ve bazı anketçilerin dolduruşuna gelerek “Hayır” çıkacağına o kadar inanmışlar, o kadar kendilerini kaptırmışlar ki neticeyi bir türlü hazmedemiyorlar.

O yüzden hata yapıyorlar.

Çözümü demokraside arayıp, umutlu bir siyaset inşa etme yerine, antidemokratik yöntemlerden medet umuyorlar.

Referandumun iptali girişimi tutmayınca sine-i milletten söz etmeye, Meclis’ten çekilmeye kalkıştılar.

Tam iktidar “yeni bir ders verme vakti geldi” diye ellerini ovuşturmaya başlamıştı ki, sanırım birileri, yapılacak bir seçimin, Türk tipi başkanlık sisteminin 2 yıl öncesinden başlatılması manasına geleceğini, çift sandıklı seçimden Erdoğan ve AK Parti’nin karlı çıkaracağını fısıldadı ki, hemen çark ettiler.

Umarız iktidar da muhalefet de milli iradeye saygılı, daha sağduyulu politika izlerler.