İnsanların ve milletlerin kalkınması sadece maddi olamaz. Bu kalkınma hiçbir zaman mutlu etmez. Mademki insan ruh ve beden olarak yaratılmıştır. Bu her iki unsurun da tatmin edilmesi gerekir.

İnsanların ve milletlerin kalkınması sadece maddi olamaz.

Bu kalkınma hiçbir zaman mutlu etmez.

Mademki insan ruh ve beden olarak yaratılmıştır.

Bu her iki unsurun da tatmin edilmesi gerekir.

Nefisler, maddi varlığımızın temsilcisi olduğu için o, insanı dünyalık kalkınma ile mutlu edeceğini sanır.

Halbuki bu tam bir aldatmacadır.

***

Manevi tatminimiz yaradılışımızın esasıdır.

İnsanları yücelten değerler, manevi değerlerdir.

Sevgi, saygı, haysiyet, şeref, din, iman, vatan ve millet sevgisi manevi değerlerdir.

Mutluluk dahi manevidir.

Kişinin korunması, düşüncesi tarafından tam uygulanmasa bile,

İnsan haklarının tatbiki nispeten insanları tatmin eder.

İnsan haklarının mükemmel tatbiki ve korunması ancak İslam'la mümkündür. Yani kul hakkıdır.

***

İnsanlar toplu yaşadığına göre onların kendilerini tarif etmesi bir millet yapısıdır.

Milletler de insan gibidir.

Maddi ve manevi yapısı vardır.

Maddi yapısı tabii ki bir devletse onun makro ekonomidir.

Ama milletleri meydana getiren esas unsur, manevi varlığıdır.

Milletleri oluşturan değerlerdir.

Bu töresi ve kültürü, ayrıca dili, edebiyatı, ırkı, ailesi, dini, ortak hedefleridir.

Milletleri ayakta tutan da bu değerlerdir.

***

Türk milleti; tarihin her döneminde var oldu. Ayakta kaldı.

Hep devletleri oldu.

En son da Türkiye cumhuriyeti, Türk milletinin son devletlerindendir.

Ama 20. Asırda, Türk milleti, Batı emperyalizminin hışmına uğradı.

Yani büyük bir ekonomik ve kültürel saldırısı altında kaldı.

En kötüsü de Türkiye'nin hukuku Batı hukuku içine alındı.

Bu hukuku Türk milletini maddi ve manevi açıdan çökertti.

Çünkü Müslüman Türk milletinin dini ve töresi yasaklandı.

İslam hukuku suç sayıldı. İslam hayatı fiilen kaldırıldı.

Allah'ın yasaklarına, kul hakkına ve töresine sıkı, sıkıya bağlı olan Türkler;

İçkiyi, kumarı, zinayı, faizi ve bütün haramları yani,

Allah'ın yasaklarını meşru görmeye başladı.

Kuranın emirlerini unuttu.

Bu hukuk ve İslam hayat tarzı ile çok büyük devletler kurdu.

Dünyayı Allah'ın adaleti ile idare etti. Cihangir devletler yoluyla…

***

Ama şimdi, bir felakete doğru sürükleniyoruz.

Sokakta çıplak gezen kızlarımız. Plajlarda ailesi ile birlikte oturan ailelerimiz.

Tv ekranlarında göğsünü açan konuşmacılarımız,

Edep, haya duygularının yok olduğu toplumumuz, felaketin eşiğindedir.

Artık herkesin kullandığı, faizleri, çekilişleri söylemiyorum.

İslam anlayışında ve imanında bu büyük felaketlerin habercisidir.

Acilen İslam hukukuna dönmeliyiz, Vesselam…