Kıraat etmiyoruz
Bu ülkede gençlerin kıraat edeceği kültür merkezlerine ihtiyaç
var. Ama maalesef aydın dediklerimiz bile kıraat denilince
akıllarına kahvehane geliyorsa işimiz zor.
Kıraathane denilen yer, kitap okunulan yerdir. Kıraat okumak
demektir. Hane ise mekan...
Bence Ak Parti'nin yeni dönemde gençlere yönelik kültür hamleleri
yapmasının zamanı gelmiştir ve bu proje de yeni dönemde kültürel
hamlelerin, kültür merkezlerin, kütüphanelerin ve gençlerin boş
vakitlerini öğrenerek geçirecekleri mekanların oluşturulacağını
göstermesi açısından önemlidir.
Ak partiye benim yönettiğim en önemli eleştiri, kültür boyutumuzu
ihmal etmeleriydi. Bence bu proje veya fikirle bu yöndeki eksiklik
görülmüş olundu. Büyük şehirlerde insanların gidip kitap ve kültür
ile haşir neşir olacakları yerlerin oluşturulması güzel bir
fikirdir ve buna karşı çıkan sadece taassupla karşı çıkmış
olur.
Bu mekanlar, sadece kitapla değil, diğer kültürel aktiviteler ve
etkinliklerle geçlere cazip hale getirilmelidir. Bu tür çalışmalar
belediyeler bünyesinde halk eğitim merkezleri ile iş birliği
içerisinde ve hatta kültür bakanlığı bünyesinde yapılabilir. En
iyisi ortak çalışmalar şeklinde yapılabilir. Burada aynı zamanda
gençlerin bilgi aldığı bilgi evleri, yeteneklerini geliştirdikleri
hobi kursları ve sınavlara hazırlandıkları mekanlar da olabilir.
Bunun yanında spor aktiviteleri, tiyatro ve buna benzer kültür
aktiviteleri olabilir.
Ben Ankara Keçiören Belediyesinde uzun yıllar Kültür çalışması
yaptım ve buna benzer projeler oluşturdum. Birçok merkezler kurdum.
Hatta bu konuda hazırladığım raporu Ak partiye de ulaştırdım. Bu
açılardan yapılacak hizmetin öneminin farkındayım.
Bu çalışmalar köylere kadar uzatılabilir. Burada kurulacak merkezde
köylüler ihtiyaçları doğrultusunda çeşitli kurslar da
alabilirler.
Kültüre, okumaya, eğitime ve gençliğe yönelik her çalışma
desteklenmelidir. Bu projeden dolayı reisi tebrik ediyorum.
Şerh
Ben, cami ve okul binaların çok atıl bırakıldığını, belli
hizmetlerin dışında kullanılmadığından hep şikayetçi olmuş, zaman
zaman buralarda ek olarak neler yapılabileceğinin projelerini
sayfamda yazmışımdır. Bence bina ve mekan olarak buralar,
belediyelerin mekanları, kütüphaneler ve halk eğitim merkezleri
bile verimli kullanılsa yeterli olur.
EK
2017 yılında yazdığım bir yazı ile bu soruna dikkat çekmiş ve çözüm
önerisi olarak da kıraathanelerin gerçek fonksiyonlarına
ulaştırılmalarını önermiştim. Reis'in benim projeme sahip çıkmış
olmasından dolayı da mutluyum. İlgili yazımı buraya ekliyorum.
(Biraz ironi ve mizah içeriyor.)
KIRAATHANE
Evden çıktığımda kitabımı yanıma almayı unuttuğumu gördüm. Telaşa
kapıldım. Kitapsız bir gün nasıl dışarda kalacaktım.
Sağıma soluma bakındım, belki bir kitap bulurum diye...
O da ne?
Burası başka bir dünya sanki
Her köşede bir KIRAATHANE, hem de kocaman tabelalar asmışlar...
Ne kadar ilim irfan bölgesi burası.... İnsanların kitap okuması
için sokak aralarına bile kıraathane koymuşlar...
Sevindim... Fakat içerisi çok kalabalıktı. Kitaba bu kadar ilgi
Japonya'da bile yok... Ülkem çağ atlamış görmeyeli...
Sonunda sakin bir KIRAATHANE'YE girdim...
Ne güzel bir yer... Çay da ikram ediyorlar...
Bir masaya kuruldum. Gelen garsona çay
ve kitap siparişi verdim... Amerika’da bile oturduğunuz yere kadar
kitap getirmezler. Bu nasıl bir ilim aşkı böyle.
Garson yüzüme tuhaf tuhaf baktı...
-Kitap mı?
-Evet kitap, hatta kütüphanenize bakmak isterdim ama içeride
kütüphane bulamadım. Herhalde sipariş şeklinde veriyorsunuz. Kitap
listesi de sunsaydınız daha iyi bir hizmet olurdu...
-Abi sen dalga mı geçiyorsun?
-Ne dalgası... sen önce bir çay getir
Biraz sonra garson elinde çay ile geldi. Ama çayı bıraktıktan sonra
yanıma oturdu...
-Abi seni hiç buralarda görmedim, yeni misin?
- Yeni sayılırım... Kitap getirmedin?
-Abi sen uzaylı mısın?
- Aslında dünyaya gelmeden önce alemi ervahta yaşadığımıza göre ve
orası da dünya dışı bir yer olduğuna göre teorik olarak uzaylı
sayılırım... Ayrıca dünya uzayda bulunan bir gezegen olduğuna göre
aslında hepimiz uzaylıyız...
Şaşırmış bir şekilde başını salladı...
-Kitabı ne yapacaksın?
-Okuyacağım...
-İyi de kitap devri mi kaldı? Bak insanlar burada oyun oynuyor,
hatta Facebook'a yazı yazıyor, mesajlaşıyor... ne yapacaksın
kitabı
-Ben sanalı sevmiyorum. Kitabı elime almalı, dokunmalı, kokusunu
hissetmeliyim.
-Abi sen şimdi telefondan kitap oku, sana koku da veririm, kokuyu
hissedersin... Hatta dedemin hacdan getirdiği esanslardan birisini
getiririm.
Garsonun kafa bulduğunu anladım... Burada kitap yoktu... Peki niye
adına KIRAATHANE demişlerdi? çayı da bitirip parasını verip çıkmaya
çalıştım...
Garson parayı almadı
-Abi çayımız ikramımız olsun, senin gibi cins adam her zaman gelmez
buraya. Ama istersen kitabını kendin evden getir, çayları da ben
veririm...
Kıraathaneden kıraat yapmadan çıkarken, garsonun diğerlerine
çatlağın birisi diye beni tanıttığını duydum...
Not: Olay tamamen hayalidir. Gerçek olaylarla bir ilgisi yoktur...
Kıraathane ismini tiye almak istedim sadece :)
Ek: Asında tüm kıraathanelerde kütüphane kurulsa iyi olurdu. Bir
zamanlar Keçiören Belediyesinde çalışırken Reşat Özcan bey ile
böyle bir proje ortaya koyduk ama yarım kaldı...
i.h.er