Gölge Genelkurmay tehlikesi..
YAŞ mağduru, muhterem ve mübarek meslektaşlarımın kurduğu, başında bugünkü Cumhurbaşkanlığı (askerî) Başdanışmanı E. Tg. Adnan Tanrıverdi ağabeyin olduğu ASDER’i henüz Cağaloğlu’nda faaliyet gösterdikleri günlerden (2000 senesi) tanıyorum.
Emekliydim. Yazmayı seviyordum. Meslektaşlarımla dernek vasıtasıyla bir araya gelip hasret gideriyor, hasbihal ediyor, hem de ASDER sitesine yazı veriyordum.
Hava Harp Okulu’nda takım komutanım olan E. Alb. Abdurrahman Tural ASDER başkan yardımcısı idi..
Adnan Tanrıverdi paşadan sonra başkanlığa şimdiki Üsküdar Üniversitesi rektörü E. Prof. Tb. Alb. Nevzat TARHAN bey geçti...
Kıymetli subay ve astsubay arkadaşlarımız vardı.. Dindar, beş vakit namazında niyazında insanlardan oluşuyordu kadro.
YAŞ mağdurlarının itibarının iade edilmesi ASDER ile gerçekleşti.. Hattâ TSK’dan binbaşı, yarbay rütbesiyle ihraç edilmiş arkadaşlarımız albay rütbesiyle emekli kabul ettirildi.. Sanıyorum emekli maaşları da arttı...
Neyse, ASDER birgün SADAT’ı kurma kararı aldı... Bendeniz iştirak etmedim. Kafamda bazı endişeler vardı..
Bunların başında da anlatmaya çalışacağım GÖLGE GENELKURMAY meselesi (endişesi) vardı.
* * *
Efendim, GÖLGE KABİNE, DERİN DEVLET yapılanmaları ne denli tehlikeli ise, daha fazlası bu tür oluşumlar için muhtemel tehlikedir..
Zira bunların bizzat kendilerinde olmasa da, “elinde (silah) olanlarla” irtibatları olur.
SADAT aleyhine Cumhuriyet ile başlayıp, OdaTv vesair millî-manevî değer düşmanlarınca sürdürülen kampanya, neredeyse tümüyle İslâm - Müslüman düşmanlığı eksenli bir karşıtlık.
Bu cihetiyle SADAT’ın tamamen haksız ve maksatlı ithamlarla karşı karşıya olduğundan hiçbir kuşkum yok...
Zaten genel başkanı muhterem Adnan Tanrıverdi de Habertürk’e verdiği röportajda işin bu yönünü en ince ayrıntısına varıncaya kadar anlatıyor..
Benim çekince yahut endişelerim, bizzat SADAT kurucu ve üyelerinin bile iştirak edebileceği türden...
Bugün değilse bile ileride, bu kuruluşun bir danışma ve ticaret kuruluşu olmaktan çıkarılıp bir Gölge Genelkurmay’a dönüştürülebileceği endişesini taşıyorum...
Pekâlâ bu nasıl olabilir? Şöyle olur... (Birkaç madde halinde arz edeyim)
1) Bugünkü muhterem kadro da insan (fani) olduğu için, yarınlarda yerlerine gelecek kişiler arasına pekâlâ ajanlar yerleşebilir ve maazallah böyle bir tehlike zuhur edebilir..
2) Güç sahibi, söz sahibi olmak, riyaset maalesef insanoğlunun kanında (nefsinde) olan bir zaaftır...
3) Yarınlarda nüfûzu, parasal ve maddî gücü artan SADAT’ın kimi üyeleri muktedirliği; siyasî iktidarı devirmede, sinsi derin güçlerin yönlendirdiği türlü fitnelerde kullanamazlar mı?
4) Derin her türlü faaliyet tehlikelidir.
5) Kimi cemaat ve tarikatların bile milyonlarca dolarlık kasası olduğu, devlete sızmış elemanları ile iktidar ve yargıya müdahaleleri samimi olarak düşünülürse SADAT’ın böylesi bir akıbetten münezzeh olduğunu düşünmek aşırı saflık olmaz mı?
#HARBİDEN: Tekrar edeyim, SADAT’a; İslâm ve Türkiye düşmanlarının penceresinden bakmıyorum. Fakir min gayr’i haddin, futuristlik yapıyor, istikbâl tahminimi arzediyorum. Yanılma payım büyüktür. 30.01.2018