Kızıl Kürdistan
Kürtçülüğü savunanlar nedense Kürt bölgesini dört parçadan ibaret sayarken, beşinci parça olan Kızıl Kürdistan’ı (Kurdistan’a Sor) görmezler ve yok farzederler. Halbuki Kürt tarihine baktığımızda Kürt bölgesinin beş parçadan oluştuğunu görmekteyiz.
Peki neden beşincisini görmezler?
Çünkü beşincisi yani Kızıl Kürdistan Rus topraklarındadır. Daha doğrusu bugünkü Ermeni topraklarındadır ve bölge Ermeniler tarafından işgal edilip, Kürtler sürülmüştür.
Kürt haklarını savunan örgütlerin çoğu Marksist/Leninist oluşumlar olduğundan Kafkas Kürt’ünü yok saymakta, bir anlamda Ermenilere karşı mücadele etmek istememekte ve orayı Ermenilere terk etmektedirler. Çünkü bu grupların Ermenilerle çok yakın ilişkileri olduğu gibi buradan lojistik destek de ve hatta askeri destek de almaktadırlar. PKK militanlarının Ermenilerin yanında savaştığı, PKK’lıların yanında da Ermenilerin bulunduğu bilindiği gibi, PKK üzerinde güçlü bir Ermeni etkisi bulunmaktadır.
Türkiye’de Kürt meselesini savunanların çoğu ya bu durumu görmemezlikten gelmekte veya bilmemektedirler. Çünkü Türkiye’de Kürt sorunu PKK baskısı altındadır ve PKK’nın resmi söylemlerinin dışında farklı görüş belirtilmesine örgüt izin vermemekte, yeri geldiğinde muhaliflerini temizlemektedir.
Kurdistan’a Sor (Kızıl Kürdistan) 16 Temmuz 1923 tarihinde “ulusların kendi kaderlerini tayin hakkı” doğrultusunda zamanın Sovyet yönetimince Laçin, Kelbecer (kevn bajer), Zengilan, Kubatlı, Cebrail ve Zengezur bölgelerinde kurulan özerk devlettir. Bu bölgeler günümüzde Azerbaycan ve Ermenistan devletleri arasında yer almaktadır. Bahsedilen özerk bölgenin boyutları Nahcivan ya da Karabağ kadardır.
Yazar Hejare Şamil, Ermenilerin Kızıl Kürdistan’a, Kürtleri 22 yıldır turist olarak bile almadığını söylemektedir. Kızıl Kürdistan, 1923-1929 yılları arasında “Kürdistan Kazası” olarak yarı özerk bir bölgenin ismidir. 1990 ortalarında Ermeniler tarafından işgal edildi. Burada yaşayan Kürtler’in ve Azeriler’in tamamı sürüldü. 1926 Azerbaycan Cumhuriyeti nüfuz sayımına göre bu bölgede yaşayanların yüzde 70’ten fazlası Kürt’tü.
Daha önce bu bölgeleri kapsayan Kürt devletleri kurulmuştu. Bunlar: 590-705 yılları arasında Mihrani Kürt Hıristiyan devleti, 9. YY’da Deysemi Kürt devleti, 951-1164 yılları arasında Şeddadi devleti ve Ravendi devletleridir. Halbuki Kafkas Kürtleri bölgenin eski bir sakini olduğu gibi meşhur Selahaddin Eyyubi’de bu bölgedendir. Ailesi Kafkaslardaki Şeddadi-Ravendi aşiretindendir ve bölgeden Abbasi/Selçuklu devletinde görev aldıklarından göç ederek Ortadoğu’ya gelmişlerdir.
Bu bölge için “Kürdistan” adı ilk defa 1921 yılında Kurdistan’a Sor’un kurulmasından 2 yıl önce Bolşeviklerce kullanılmıştır. 21 Temmuz 1923 tarihinde Bolşevik lider başkanlığındaki bir toplantı ile Kurdistan’a Sor özerk bölgesi oluşturma kararı onaylanmıştır. Merkez Piricahan köyü olarak belirlenmiştir. Sonradan Laçin merkez yapılmıştır. Bölge ülkelerinin karşı çıkmaları sonucu (Rusya-İran ve Türkiye) lağvedilmiş, Kürtler Orta Asya Steplerine (Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan, Kazakistan) sürülmüştür. 1960 ve 1991 yılında Ermeniler bölgedeki Kürtlere karşı soykırım uyguladılar. Kelbajar ahalisi, ölümden kurtulmak için 10. 000 feet yükseklikteki Murov dağına kaçmak zorunda kaldı. New York Times’ın bir muhabiri, Kelbajar’daki gaddarlıklara tanık olan birkaç Batılıdan biriydi (New York Times, 4.7.93). Uluslararası Kızıl Haç, kaçan 15.000 sivilin kar altında hayatını yitirdiğini hesapladı. 1993’te de Ermeniler mültecileri bombaladılar, kurtarma ve boşaltma araçlarına saldırdılar, sıradan sivilleri pusuya düşürüp öldürdüler (New York Times, 4.7.93; Kurdish Life, 9/1994; 13/1995; 18/1996). Kelbajar yerle bir edildi ve “dağ şehri” anlamına gelen Kürtçe adı değiştirilip “Karvajar” yapıldı.
Yani kendisinin soykırıma uğradığını iddia edip bir mağduriyet psikolojisi oluşturan Ermenistan’ın uyguladığı soykırımın artık gündeme getirilmesi gerekir. Böylece onların elindeki bu psikolojik destek de alınmış olur.
Evet, meşhur Kürt hakları savunucularına bu bilgi ithaf olunur. Onlar, Kürt düşmanı olarak bölge ülkelerini seçerken Ermenilerin Kürtlere karşı yaptığı katliam ve tehciri görmemezlikten gelmekte ve hatta bu toprakların Ermeniler tarafından işgal altında bulunmasından dolayı bir rahatsızlık duymamaktadırlar. Bu durum da ülkemizdeki Kürt meselesini savunanların ne kadar ideolojik bir yaklaşım içinde olduğunu göstermektedir.
Bölgedeki Kürtlerin toprakları için mücadele edememelerinin nedeni çok parçalı dağınık ve örgütlenmemiş olmalarıdır. Bölge halkı daha çok çiftçilikle uğraşmış ve az gelişmişti. Örgütlenebilmek için bir dış desteğe ihtiyaç vardır fakat bölge halkına böyle bir destek verecek devlet de bulunmamaktadır. Batı dünyası Ermenileri desteklediği gibi Rusya’da Ermenileri desteklemektedir. Bu durumda tek bir çözüm kalıyor o da Azerbaycan’dır.
Kızıl Kürdistan’ın gerçek anlamda özgür olmasının yolu Azerbaycan’ın bölgeyi Ermenilerden almasıyla mümkündür. Azerbaycan’ın bölgede hakimiyet kurmasının yollarından birisi de bölge kökenli Kürtlerle ilişkiye girmesi ve onları Ermenilere karşı örgütlemesi ile mümkündür. Çünkü Azerbaycan’da da bölge Kürtleri yaşamaktadır. Bu nüfusu değerlendirebilirler. Kürtlerin kendi topraklarına tekrar kavuşması ancak Azerbaycan’ın bölgeye hakim olması ile mümkündür.