KADER BİRLİĞİ ETMEK

Sosyal medyadan duyduğuma göre önceki Başbakanlarımızdan Sayın Prof. Dr. Tansu Çiller, “Erdoğan milletin kaderi olmuştur” demiş. Yalanladığını da hiçbir yerde duymadım. Sayın Süleyman Soylu dün Menderes çizgisindeki DP genel başkanlığında kırıcı muhalefet ederken bugün İçişleri Bakanı. Sayın Prof. Dr. Numan Kurtulmuş da halkın sesi olmak için birçok tecrübeli siyasetçiyle kurduğu partisini AK Parti’ye kattı. Şimdi diyor ki; “Her siyasî hareketin doğal bir lideri vardır.” MHP, BBP de yıkıcı muhalefetlerini terk edip doğal lider yanında yer aldıklarını beyan ettiler. SP lideri de tereddüt içinde, önceki cumhurbaşkanımızın farklı fikir açıklamasından acaba diyor, acaba kendi ocağına döner mi? Doğal liderliğini tanıdığı için geçmişte Başbakanlık görevini ona devretmiş denge unsuru bir şahsiyetin böyle bir icraatı olamayacağını görebilmeli. Sayın Kurtulmuş’un da dediği gibi Sayın Abdullah Gül’ün doğal liderin karşısına aday olarak çıkacağını hiç düşünmüyorum.

Yakın tarihe dikkat! Kökü dışarıda sol hareket oy yerine devrim çığlıklarıyla devlete isyan etmedi mi? Tarih Kurumu Başkanımız Sayın Prof. Dr. Refik Turan, 74 affıyla çok kısa zamanda ülkenin her yerinde kurtarılmış bölgeler oluşturuldu diyor. Onların karşısına vatan derdiyle çıkanlar kimlerdi? Sonu nereye vardı çatışmanın? Darbe yaptırmadılar mı?

Darbe sonrasında darbeci yönlendirmesine karşı durup Özal demedi mi millet? Öyle dedi diye suikast da dahil neler getirdiler rahmetlinin başına! Darbeler karşısında şapkasını alıp giden Merhum Demirel’i mağduriyet maskesiyle sahneye çıkarıp 28 Şubat darbe çanağını vermediler mi eline? Sayın Karamollaoğlu, mollalığınla düşün ne olur! Ocağını tüttürdüğün liderin Refahyol hükümetinin başına dert açan, kimin devlet içine sızmış görünmez eliydi?

Sonra da Ecevit’i öne sürdüler. Nasıl mı? Yetmişli yıllardaki sol devrimci hareket içinden alıp terör başı olarak ayrılıkçı harekete sürükledikleri piyonu teslim ettiler. Ardından da onu yakaladı diye millet gözünde yüceltip üçlü koalisyon Başbakanı yaptılar. Bir de baktılar ki o da çizgi dışına çıkıyor, hasta edelim dediler. Öyle bir organizeydi ki bu. Suç, organ nakli gibi zor bir işi ülkesine getirip insan sağlığına ölümsüz hizmetler veren bilim insanı Sayın Haberal’ın üstüne yıkılabildi ve böyle bir bilim insanı 5 yıl hapis yattı. Sanki eli kolu bağlıydı devletin. Ecevit’in sağ kolu Hüsamettin Özkan, öne çıkmaya başladı bu sıra nedense(!) Kriz çıkardılar, kasa attırdılar, Dünya Bankasından Kemal Derviş’i devşirdiler, o da İsmail Cem liderliğinde yeni bir sol hareket başlatacaktı ki Devlet Bey seçim dedi. Seçim değiştirdi milletin kaderini!

Kalkınma hareketi başlayınca boş durur mu ülkemizi bağımlı yapmak isteyen servisler. Bu hareketin liderinin de yanında görüne görüne devlet çarkı içindeki var olan güçlerini hat safhaya yükselttiler. Erbakan’a yapılanın size de yapılmasını engelliyoruz diye Genel Kurmay Başkanı da dahil, birçok askerin itibarını sarstılar, iyice güven kazandıktan sonra da tümüyle bize bağımlı olmalısın dediler, olmazsan bitiririz işini(!) Daha önce bitirmeye alışmışlardı ya!

Mit olayından 15 Temmuza giden süreçte Demirel, Çiller, Erbakan, Ecevit gibi yıkılamayan lideri fark edince millet, depreşti kahramanlığı yürüdü tankın, topun üstüne ölümüne! Tıpkı Çanakkale’de çıkarma yerini doğru gösterdiği halde Alman Liman Von Sanders tarafından Maydos’ta yedeğe çekilen, sonra haklı çıktığı görülünce bütün kuvvetlerin başına geçen Gazi Mustafa Kemal ardında yürüdüğü gibi. Kader birliği etti millet, görün bu gerçeği, gerisi zillet!