Türkiye, 10 gün sonra, 5 yıl boyunca görev yapacak cumhurbaşkanı ile yeni parlamento üyelerini seçmek için sandık başına gidecek. İstanbul İl Başkanlığı yaptığı dönemde yaptığı başarılı çalışmalarda adından söz ettiren İYİ Parti Seçim Kampanyasından Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı ve İstanbul 2. Bölge 1. Sıra Milletvekili Adayı Buğra Kavuncu İstiklal Gazetesi'nden Yusuf Emin'in sorularına cevap verdi. Sahadaki çalışmalarının son derece iyi gittiğini ve seçimi kazanacaklarını söyleyen Kavuncu "Sahada görüyoruz biz kazanıcaz o yüzden ' Bir oy Kemal'e bir oy da İYİ parti ve Meral'e diyoruz." dedi.

Teröre karşı tavırlarının çok net olduğunu ve, terörün her türlüsünü lanetlediklerini söyleyen Kavuncu, HDP'nin terörle arasına kırmızı çizgi koyarak terör örgütünü lanetlemesi gerektiğini söyledi. İYİ Parti'ye karşı yapılan algı girişimlerine tepki gösteren Kavuncu, "Bir taraf terörle bizi ilişkilendirmeye çalışıyor. Bir taraf genel başkanımıza faili meçhulcü derken bir tarafta terörle iltisaklandırıyor. Bu tabii çok basit, tırnak içinde söylüyorum, adi bir siyaset anlayışı, adi bir siyaset yaklaşımı." ifadelerini kullandı.

Türk toplumunu kendilerinin temsil ettiğin söyleyen Kavuncu anket sonuçlarını yakından takip ettiğini belirterek kendileri için sınuçların çok iyi olduğunu söyledi.

İşte Buğra Kavuncu'nun gazetemize yaptığı açıklamaların satır başları...

14 Mayıs'a son süratle hazırlıklarınız devam ediyor. İyi Parti İstanbul ikinci bölge, birinci sıra adayısınız. Beklentilerinizi öğrenebilir miyim?

Beklentimiz İstanbul ikinci bölgede en yüksek oyu almak. İYİ Parti olarak arzumuz hedefimiz, amacımız bu zor bir bölge ikinci bölge. İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu da ikinci bölgeden aday. Milliyetçi Hareket Partisi'nden Celal Adan gene ikinci bölgeden aday. Cumhuriyet Halk Partisi'nden, diğer partilerden, çok kıymetli adaylar var Namık Tan gibi

"HARİKA BİR İLGİ VAR"

Geziyoruz, sahadayız. Tabii sahada gördüklerimiz bizim beklentilerimizi, umutlarımızı, arzularımızı ve hedefi aslında ne kadar yakın olduğumuzu da gösteriyor. Çünkü Harika bir ilgi var. Çok pozitif bir ilgi var sahada. Sokaklarını, mahallelerine, dükkanlarını, esnafı, muhtarları, aklınıza gelen birçok yer, mekan, kişi, kurum hepsiyle bu dört buçuk beş yıl içerisinde çok yakın temaslarımız oldu. Dolayısıyla o seyri görebiliyorum.

Seçmen genelde renk vermez. Inşallah der hayırlısı olsun der. Ama biz eskiden çok duyduğumuz o kelimeleri şimdi daha yüksek tonda ve farklı bir şekilde duyuyoruz.Vatandaş İYİ Parti mi? Evet deyince oyumuz size iyi gidiyorsunuz. Helal olsun diye bağırıyor. Yüksek sesle söylüyor bunu. E bunlar da bize cesaret veriyor.

Bu anlamda ben çok mutluyum. Sonuçta hepimiz milletimizin, memleketimizin, insanımızın mutluluğu için koşturacağız, koşturuyoruz. Onları anlamak en büyük vazifemiz. Onları anladıktan sonra kendimizi izah etmek, problemlerine çözüm bulabilmek.

Bir de en çok duyduğumuz seçmenden şu,siz de diğerleri gibi seçildikten sonra kaybolacak mısınız? Tekrar gelecek misiniz? Sizi bir daha görecek miyiz? Ve biz her gittiğimiz yerde tekrar bizi göreceksiniz diye söz veriyoruz. Buradan sizin aracılığınıza da hakikaten İstanbul'a Yakışır. İstanbul'dan kopmayan İstanbul ikinci bölgenin adayı olduğumu, hem seçim öncesinde hem de inşallah milletvekili seçildikten sonra da bütün seçmenlerimize hissettireceğiz.

Yine siz zikrettiniz Süleyman Soylu Sayın İçişleri Bakanı da bu bölgeden aday ve özellikle Balkan göçmenlerine yönelik çok fazla proje ve vaatler de bulundular. Bin genci Balkanlar'a geziye götürme birçok federasyon ve derneğe her alana, Anadolu'dan ve Balkanlar'dan bütün derneklere on beş milyon liraya yakın bir hibe gibi vaatleri var. Peki İYİ Parti'nin buradaki halka, ikinci bölgedeki halka nasıl vaatleri var?

Mevcut iktidar bu seçim dönemlerinde iktidarın kendisine tanımış olduğu bütün gücü kuvveti kullanıyor. Eskiden bizim çok güzel aslında alışkanlık, gelenek de değil. Kanunlarımız, yasalarımız vardı.İç işleri Bakanlığı Ulaştırma Bakanlığı ve yanılmıyorsam Adalet Bakanlığı. Bu üç bakanlıktan aday olacak herhangi biri milletvekilliği için adaylığını açıkladığı anda bakanlıktan istifa ederdi. Hatta o son bir iki ay geçici bakanlar atanırdı. Işin mantığı da şuydu. Demokratik ve hakkaniyette eşit şartlar altında bir seçim olsun diye.

Biz inşallah iktidara geldiğimizde çok daha fazlasını ama vatandaşın bütçesinden değil bizim vergilerimizle toplanan maliyenin hazinenin kasasından değil de hakikaten ayakta bir yere sağlam basan kimseyi üzmeyecek bir şekilde inşallah çok daha fazlasını yapacağız.

Hukukun üstünlüğünün hakim olduğu, dışarıya beyin göçü veren değil de dışarıdaki insanların özellikle soydaşlarımızın aynı kültürel kotlara sahip olduğumuz insanların buraya en iyi eğitim almak için geldiği hukukun üstünlüğünün var olduğu, ekonominin sağlam olduğu, insanların kendisini rahatça ifade edebildiği, güvenliğin tam olarak tesis edildiği bir ülke. Tesis ettiğimiz zaman işte o zaman yine bizim dedelerimiz nasıl bu ay yıldızın gölgesine sığınmak istedilerse zamanında, başları sıkıştığında bundan sonra da öyle olsun bu ülke istiyoruz.

Bana ne vaat edeceksiniz diye sordunuz?Ben bu ülkenin bütün çocuklarına bunu vadediyorum. Yani gelecek hayallerine huzurlu ve mutlu bir şekilde bu ülke daha yıldızın gölgesinde kurabilecekleri kendilerine güvende ve çok rahat bir şekilde ifade edebilecekleri bir ülke hukukun üstünlüğünün var olduğu ülke ve bütün bölgeye, coğrafyaya ışık olabilmiş bir Türkiye.

Baktığımız zaman son dönemde anketlerde İYİ Parti tabii bu anketler yapılan taraflara göre değişiyor irili ufaklı sayıda. Bayağı bir ilerleme katetti son seçimden bu yana daha fazla vekil çıkartacağı aşikar bir şekilde gözükmekte. Peki sandık güvenliliği nasıl sağlanacak?

TÜRK TOPLUMUNU ÇOK NET OLARAK BİZ TEMSİL EDİYORUZ

Partimizin çıkış yapması çok normal, doğal. Çünkü biz Türkiye'yiz. bizim seçmenlerimiz üzerinde yaptığımız çalışmalar Türkiye'deki seçmen profiliyle ne kadar paralellik arz ettiğimizi de gösteriyor. Bizim seçmenimiz kendisini Atatürkçü Milliyetçi seçmen olarak tanımlıyor. Türkiye'nin yüzde yetmişi de kendisini bu şekilde tanımlıyor. Aslında biz Türkiye'nin ta kendisiyiz. Biz Türk insanını ve Türk toplumunu çok net olarak temsil ediyoruz

Halkın sesinin ete kemiğe büründüğü yer sandıktır. Halkın iradesinin somutlaştığı yer sandıkdır. Bun dan dolayı her siyasetçinin, her Türk vatandaşının o sandığa sahip çıkması bir görevdir. Hakimiyet eğer kayıtsız şartsız milletinse ki öyledir. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde Atatürk'ü, Cumhuriyetimizin kurucusunun söylediği o söz çok kıymetlidir. Hakimiyet kayıtsız ve şartsız. Hiçbir şarta bağlı olmadan milletindir. Bu ülkenin sahibi millettir. Aynası iştir kişinin lafa bakılmaz derler ya otuz bir Mart'ta nasıl çalıştığımıza milletimiz baksın. O sandıklara nasıl sahip çıktığımızı görsün. Emin olsun, müsterih olsunlar. Onlar oylarını kullansın. O iş bizde.

Sayın Kavuncu, Ahmet Türk'ün bir açıklaması oldu. Özellikle İYİ Parti'yi hedef alarak İYİ Parti ve bütün altılı masa HDP'nin varlığına alışması gerekiyor gibi bir açıklamada bulundu. İYİ Parti seçmenine de baktığımız zaman en büyük korkuları HDP ve HDP'yle İYİ Parti'nin herhangi bir iş birliği yapma korkusu mevcut. Siz bu konu hakkında ne dersiniz?

HDP'nin varlığına alışmak bu haliyle mümkün değil bizim açımızdan. HDP'ye kurumsal olarak söylüyorum. HDP'ye oy veren vatandaşlarımızı tenzih ediyorum. Çünkü bu biraz aslında sahada da biz bunu görüyoruz. Yani bir partinin kendisine oy veren seçmeni kendi tebası gibi çok affedersiniz kendi malı gibi görme bir alışkanlığı var. Bizim o seçmenle ilgili bir sıkıntımız yok. O seçmenin oyunu almak, o seçmenin oyuna talip olmak kadar da normal ve meşru bir şey yok. Çünkü beş buçuk altı milyon Türkiye Cumhuriyeti mensubu Türkiye Cumhuriyeti kimlik kartını taşıyan bu ülkenin vatandaşı insandan bahsediyoruz. Çok kıymetliler. Ve onların oylarını almak için çaba göstermek her siyasetçinin boynunun borcudur.

HDP'yle ilgili rahatsızlığım, sıkıntımız şu. HDP'nin varlığına alışmak, alışmamaktan öte biz belki çok klişe, belki çok klasik ama çok da net, çok da doğru bir beklenti içerisindeyiz. O da şudur. O zaman daha kolaylaşır her şey. Daha rahat konuşulur. Terör örgütünü tamamen lanetlemesi ve bu PKK denilen alçak örgütü illegal, gayri meşru ve bu ülkeye son otuz yıldır, kırk yıldır acılar yaşatan bu örgütle bırakın hiçbir ilgi alaka, bir bağın dışında tamamen bunu bizler gibi lanetleyip mücadele etmesini bekliyoruz. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkesin bu sorumluluğudur. o parti mensuplarının da bu vazifesidir. Dolayısıyla bizim beklentimiz arzumuz da bu yöndedir

Hep bize soruluyor bu soru. Hep bizden bir adım bekleniyor. Hiç kimse bu muhteremlere gidip de ya kardeşim bakın böyle bir mevzu var. Siz bu konuda ne yapacaksınız. Bakın lanetlesinler ve bu mücadelede var olduklarını söylesinler. Alkışlarız. O mücadeleyi bir terör örgütünü lanetleme konusunda, onunla mücadele etme konusunda bir dik duruş sergilesinler her şey çok daha farklı olur, her şey çok daha kolay olur. Bu sorular nedense hep bize sorulur. Hiç o tarafa sorulmaz. biz beş yıllık bir parti olmamıza rağmen sürekli bu konuda üstümüze gelinir. biz o konudaki net tavrımızdan dolayı altı siyasi partinin içinde olduğu bir Millet İttifakı oluşturduk. Bu altı siyasi partinin içerisinde de İYİ Parti, Cumhuriyet Halk Partisi, Gelecek Partisi, DEVA Partisi, Demokrat Parti ve Saadet Partisi var Yedinci, sekizinci, dokuzuncu, onuncu parti yok. Aynı zamanda bizim listelerimizde İYİ Parti dışında hiçbir başka siyasi partinin mensupları da yok.

Çok net olarak kendimizi anlattığımızı ifade ettiğimizi düşünüyorum. Her ne kadar bu ucube cumhurbaşkanına hükümet sistemi, bütün siyasi partileri ittifak yapmaya mecbur kılsa da biz orada çok net bir duruş sergiledik ve kendi prensiplerimizi, kendi sınırlarımızı çizdik. O doğrultuda da hareket ediyoruz. Dolayısıyla siyaset meşru bir zemindir. Türkiye'deki mevcut her siyasi parti hukuken meşrudur. O bizim işimiz değil. Biz yargı değiliz

Hazineden para alıyorsa, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde grup başkanvekilliği yapıyorsa biz bu partileri hukuki olarak muhatap ve hukuken meşrutiyetini kabul etmek durumundayız. Bu sadece bizim için değil. Bütün siyasi partilerdir. Ama siyasi olarak meşru mudur, değil midir? Kabulümüz müdür değil midir? Bu bizim kendi irademizdir. Ve siyaseten de biz gidilen yolun yol olmadığını ve bu ülkede terörle mücadele konusunda her siyasi partinin amasız fakatsız tam bir mücadele içinde olması gerektiğini düşünürüz. Aksi yönde hareket eden hiçbir siyasi partiyle bir olamayız. Bakın fikri zikri ideolojisi yaklaşımı ne olursa olsun. İşte bir başka siyasi partiyle ilgili de bugün bu konular konuşuluyor. Bambaşka bir ideolojiye sahip. Bir tarafta Marksist Leniniz bir örgüte yakın durduğu iddia edilen bir parti var. Bir tarafta da geçmişte Hizbullah terör örgütüyle yakın olduğu söylenen bir başka siyasi parti var. Burada ideolojilerin, fikirlerin çok bir önemi yok. Burada önemli olan bu partilerin şiddet, terör ve silahla kendisini ifade etmeye çalışan, kendi ideolojisini kendi fikrini anlatmaya çalışan gruplarla araya bir mesafe koyamaması ve bunları reddedememesidir. Problem budur. Bunun olmadığı her yerde, her şey konuşulur. Biz onu savunuyoruz. Diyoruz ki herkes konuşsun. Diyoruz ki bu ülkede herkes eşittir. Herkes birbiriyle aynı şartlar altında yaşamalıdır. Aynı şekilde rekabet etmelidir. Ama farklılıkları da olur insanlar. İnsanların düşünceleri farklı olur, fikirleri farklı olur. İşte eşitiz ama farklıyız diye ifade edilir bu.

"BU ÇOK ADİ BİR SİYASET"

Bu farklılıklar fikri olarak da yaklaşım olarak da iyi değerlendirildiği ölçüde hatta belki güç kuvvet verir. Bunları muhafaza etmek lazım. Herkesin kendi kültürünü, kendi ana dilini konuşabilecek imkanı elbette bulması lazım. Bunların da hiçbir problemi yok. Ama bunların veya insanların kendi haklarını şiddetle silah yoluyla arıyor olması kabul edilemez. Yani bizim itiraz ettiğimiz nokta bu. Yoksa itiraz ettiğimiz bir fikir, bir yaklaşım değil. Burada çok çok tabii manipüle ediliyor bu algı yaratılıyor. İki taraftan da. Yani bir taraf terörle bizi ilişkilendirmeye çalışıyor. Öteki taraf da bizi yani genel başkanımıza bir taraf faili meçhulcü derken bir tarafta terörle iltisaklandırıyor. Yani bu bu tabii çok Çok basit, çok tırnak içinde söylüyorum, adi bir siyaset anlayışı, adi bir siyaset yaklaşımı. Biz kendimizi bunlardan elbette ki münezzeh sayıyoruz, ve her türlü iftiradan da tenzih ederek söylüyorum. Bizim her görüşe, her fikre saygımız var. Her şey oturulur, konuşulur. Insanlar kendini ifade eder. Ama terörün olduğu yerde biz yokuz. Lanetleriz ve sonuna kadar damücadele edeceğiz. O mücadelede de güvenlik güçlerimizin sonuna kadar arkasındaydık.


KILIÇDAROĞLU'NUN SEÇİMLERİ KAZANACAĞINI GÖRÜYORUM

Millet İttifakı'nın adayı Kemal Kılıçdaroğlu oldu, sokaklarda seçmenle buluştuğunuz zaman nasıl bir nabız yokluyorsunuz? Cumhurbaşkanlığı seçiminde Millet İttifakı'nın adayının şansı sizce nedir?

Sayın Kılıçdaroğlu'nun şansı çok ve hatta tarih yaklaştıkça giderek artan bir bir teveccüh var. Bunu sahada net olarak görüyoruz. Biz varız. İYİ Parti var Yani yirmi beş yıldır değişmeyen belediyeler son yirmi yıldır değişmeyen iktidarla bu sefer İYİ Parti'nin olduğu bir ortamda, İYİ Parti'nin verdiği destekle bir mücadele içerisindeyiz. Ben eminim ki geçmişte aynı İstanbul'da ve Ankara'da olduğu gibi başarılı bir sonuç alınacaktır. Dolayısıyla Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu seçimde ben seçimleri kazanacağını bizim varlığımızın buradaki en büyük etkenlerden birisi olacağını, bizim çabamızın bizim çalışmalarımızın çok büyük katkı verdiğini de bizzat müşahede ediyorum, görüyorum.

Biz bir oy Kemal'e, bir oy İYİ Parti ve Meral'e diye sahada propaganda yapıyoruz. Seçmenlerle konuşuyoruz. Burada bir şeye de açıklık getireyim. Onunla ilgili ciddi bir aslında çalışma da yapmak lazım. Önümüzdeki dönemde buraya biraz yükleneceğiz. Seçmen halen iki oy pusulası olacağının, bir oy pusulasında cumhurbaşkanı için, bir oy pusulasında da Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde hangi siyasi partiyi tercih ediyorsa ona oy vermek durumunda bunun biraz daha netleşmesi lazım yani cumhurbaşkanına verilen oydan sonra gene o cumhurbaşkanının temsil ettiği ve mensubu olduğu partiye oy atma mecburiyeti varmış gibi de bir algı var. Atada bilir ama başka partiyi de tercih edebilir seçmen. Yani şu andaki Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a oy atan seçmen AK Parti dışında başka partilere de oy atabilir. Kemal Kılıçdaroğlu'na oy veren seçmen Cumhuriyet Halk Partisi dışında başka partilere de oy atabilir.

SÜREKLİ FARKIN AÇILDIĞINI GÖRÜYORUZ

Biz cumhurbaşkanlığında Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nu destekliyoruz. Onun için sahada mücadele ediyoruz. Ama Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde parlamento seçimlerinde de İYİ Parti'nin amblemine ve partimizin milletvekili adaylarına oy istiyoruz. Ben İYİ Parti'nin ikinci bölge birinci sıra milletvekili adayıyım. Dolayısıyla bir oy Kemal'e bir oy İYİ Parti yani Meral Akşener'e diyoruz. Onun da altını özellikle çiziyorum. Hani bir oy Kemal'e bir oy Meral'i dediğiniz zaman seçmen genel başkanımızın adını da arayabilir orada. Genel Başkanımızın adı Cumhurbaşkanı oy pusulasında yok. Genel başkanımız partimizin genel başkanı ve partimizin amblemi var. Onun için bir oy Kemal'e, bir oy İYİ Parti ve Meral'e diye sahada seçmene kendimizi ifade ediyoruz, bunun da altını çizelim. inşallah kazanacağız. Sürekli haftalık anketleri ben takip ediyorum.

Güzel olan sürekli farkın açıldığını görüyoruz ve önümüzdeki günlerde, önümüzdeki haftalarda bunun bir coşkuya dönüşeceğine o hani seçim yaklaştıkça bir heyecan gelir, hissedersiniz. Yani bu iş bitti. Artık biz kazanıyoruz dersiniz. Şundan emin olun mayısın ilk haftasında artık biz bunu konuşmaya başlayacağız.

İYİ Parti İstanbul ikinci bölge birinci sıra milletvekili adayı Buğra Kavuncu'yu dinledik. Kendisi ikinci bölgedeki halka vaatlerini İYİ Parti'nin Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceğine yönelik vaatlerini Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kemal Kılıçdaroğlu'na yapmış oldukları ittifak Millet İttifakı dolayısıyla Kemal Kılıçdaroğlu'na olan güvenleri ve desteklerini bunun yanı sıra HDP'yle İYİ Parti arasındaki çekişmenin HDP'nin halen PKK'ya yakın olduğu süreçte uzlaşamayacağını ve bu diğer bir deyişle teröre karşı olduklarını bizlere anlattı. Farklı bir röportajda tekrar görüşmek arzusuyla bendeniz Yusuf Emin. Hoşça kalın...

RÖPORTAJ: Yusuf Emin-İstiklal