Kosova'nın kuzeyinde Sırpların yoğun olduğu Zveçan, Zubin Potok ve Leposaviç belediyelerinde 23 Nisan'da yapılan yerel seçimlerin kazanan Arnavut belediye başkanlarının göreve başlaması 26 Mayıs'ta Kosovalı Sırplar tarafından protesto edilmişti. Bölgede protestoların sürmesi üzerine Kosova polisi ve Kosova'daki Barış Gücü (KFOR), belediye binalarını tel örgülerle çevirmiş ve bölgedeki personel sayısını artırmıştı.

Arnavut belediye başkanlarını korumak için bölgeye gönderilen Kosova polisi ile Kosovalı Sırplar arasında arbede yaşanmış, 29 Mayıs'ta da belediye binalarını koruyan KFOR askerleriyle Kosovalı Sırpların karşı karşıya gelmesi sonucu 30 KFOR askeri yaralanmıştı. Sırbistan da ordusunu Kosova sınırına yerleştirme kararı almıştı.

Yaşanan gelişmelerler birlikte bölgede yüksek tansiyon devam ederken İstiklal Gazetetesi bölgeden yaşanan gelişmeleri yakından inceleyerek tarafları dinledi.

"SORUNLARI PROTESTO ETMEK İSTİYORLAR"

Kosova Haber Muhabiri İvica Simic bölgedeki yaşanan gelişmeleri şu sözlerle değerlendirdi; Maalesef yaşanan protestolar sonucu 30 KFOR askeri, 50 aşkın da Sırp vatandaşı yaralandı. Pazartesi yaşanan tansiyon şu an mevcut değil. Ortalık daha sakin. Üstüne basarak dikkatini çekmemiz gereken tek şey halk tamamıyla saygılı ve barış içerisinde protestolarını sergilemek istiyor. Ne KFOR ne de NATO askerlerinin hiçbiriyle çatışma içerisine girmek istemiyorlar. Onlar barış içerisinde memnun olmadıkları ve aylardır da yaşadıkları bazı sorunları protesto etmek istiyorlar. Kosova özel güçlerinin insanlara zorluk çıkartmasından memnun değiller. Kosova güvenlik güçlerinin yapmış olduğu bu zorlama 3 Sırp vatandaşının ağır şekilde yaralanmasına neden oldu. Ve bu şekilde de Sırplar uluslararası güçlerden şöyle bir yardım talep ediyorlar; Kosova güvenlik güçlerinin Kuzey Kosova'dan çekilmesini istiyorlar. Albin Kurti'nin meclis konuşması 30'u aşkın Sırp kökenli vatandaşın ismini sayması da en ağır suç olan anayasaya aykırılık suçundan yargılamak istemesi huzursuzluk yaratmaktadır. Zaten onun tarzı protestolara çıkan herkesin görsellerini alarak protestolara dahil olup olmadıklarını saptanmasıyla suçlamasıyla yapılıyor. Sırpların protestolardan uzak durmasını söyleyemeyiz. Çünkü her ne kadar Sırpların buradan uzak durmasını söylersek Kosova'dan göç ettirmelerinin devamı gelecektir. Albin Kurti kendi retorikleri ile bu durumu çözemiyor. Belediye başkanlarının binalarından işlerine devam etmesi gerektiğini savunuyor. Bir diğer taraftan Aleksandar bu iç barış içerisinde durumun hızlıca çözülmesine yatkın bir politika izliyor. Kosova ve Metohiya bölgesinde yaşayan Sırpların sırf milli kimlikleri ve buradan göç etmedikleri için her gün farklı bir açıdan suçlu bulunmalarını ve cezalandırılmalarını yanlış buluyor. Bu şekilde uluslararası arenanın ve Birleşmiş Milletlerin aracılığıyla müdahale etmesi gerektiğini savunuyor. Her ne kadar çözümden uzak olsak dahi buradaki halkın normalleşebilmesi için güvenlik güçlerinin çekilmesi ve zorluk çıkartmaması gerekiyor.

"UYGULANAN BİR ŞİDDET YOK"

İstiklal Gazetesi'nden Yusuf Emin'e konuşan Uluslararası İlişkiler Uzmanı Engin Balkan "Kosova güçlerinin Sırp tarafına uyguladığı doğrudan bir şiddet söz konusu değili" dedi.

Engin Balkan sözlerini şöyle sürdürdü, "Simic, özellikle Albin Kurti'yi suçladı. Albin Kurti'nin politikaları yüzünden Kuzey Kosova'daki Sırpların göç etmek zorunda olduklarını söyledi. Özellikle Vucic ise ılımlı bir politika yürüttüğünü dile getirdi. Konu hakkında Uluslararası İlişkiler uzmanı Engin Balkan İstiklal'e şu değerlendirmeyi yaptı.

Öncelikle bizim Türkiye'den takip edebildiğimiz veyahut Kosova'daki bağlantılarımızdan aldığımız bilgilere göre, Kosova güçlerinin Sırp tarafına uyguladığı doğrudan bir şiddet söz konusu değil fakat Sırp tarafı bunu bir şiddet olarak görüyor. Neden şiddet olarak görüyor? Çünkü Kosova şu anda devletliğini Sırplara hissettiriyor ve Kosova'nın devlet sıfatını kullanarak yapmış olduğu her türlü hareketi Sırplar fiziki ve zihni şiddet olarak algılıyor. Bu sebepten kaynaklı orada bir şiddet söylemi olduğunu söylüyorlar."

PROTESTOLARDA RUSYA'NIN WAGNER GRUBUNA MENSUP KİŞİLER VAR

"Görüntülerde görmüşsünüzdür. Sırplarla KFOR arasında şiddetli çatışmalar, aslında şiddetli çatışmalar derken biraz da holiganca çatışmalar yaşanmakta. Maalesef istemeyerek istemediğimiz görüntülere maruz kaldık orada. Yaralanan KFOR askerleri de var. Sırplar arasında Kosova vatandaşı olmayan hatta ve hatta iddialara göre Rusya'nın Wagner grubuna dahil olan çeşitli insanlar ve Kosova'nın terörist grup olarak nitelendirdiği insanlar da orada var. Bu sebepten kaynaklı o bölgede yaşanan çatışma aslında bir şiddet değil. Sırpların tamamen yorumlamasından ibarettir. Haşim Thachi döneminde imzalanan Sırp Belediyeler Birliği Albin Kurti tarafından da kabul ediliyor. Fakat Haşim Thachi döneminde imzalandığı zaman bu anlaşma ucu açık bir şekilde imzalanmıştı. Sırp Belediyeler Birliği kurulacak tamam biz Sırpların haklarına saygı duyuyoruz fakat Sırplar bu Belediyeler Birliğini Bosna'daki Republica Sırpska gibi bir uygulama olarak kurmak istiyorlar.

Kendi hakimlerini, kendi savcılarına, kendi polisine olan paralel bir devlet şeklinde kurmak istiyorlar. Yani Arnavut tarafı bu sadece Albin Kurti değil aynı şekilde Haşim Thachi de bunun herhangi bir yaptırımsal veyahut devlet konjöktörü olmadan kurulmasını iki taraf da destekliyor. Maalesef şu anda Albin Kurti'de Sırp Belediyeler Birliği'nin kurulmasına kabul etmiş olsa da Sırp tarafının Kosova'dan ne kopartabilirsek kardır zihniyetiyle hareket ettiğinden kaynaklı o işlemde şu anda çıkmaza sürükleniyor. Temennimiz biz Arnavutlar açısından temennimiz bu sürecin kazasız belasız bir şekilde sonuçlandırılması. Kosova maalesef biz Balkanlar'da Bosna gibi bir örneğe sahip olduğumuzdan kaynaklı sırf Belediyeler Birliğinin kabul ettiğimiz ve daha önce imzaladığımız Sırp Belediyeler Birliği'nin herhangi bir devlet konjöktörüne ait bir yetkisinin olmasını çok mesafeli bakmaktayız. Çünkü Sırpların Bosna'da devletin işleyişini nasıl kilitlediğini her daim görmekteyiz ne yazık ki."

KİM HAKLI?

"Kim haklıdır sorusuna geldiğimiz zaman ise şimdi katılımlara yüzde olan bir seçimde seçimin legalitesi tartışmalıdır. Bu konuda hepimiz hemfikiriz fakat bu durumda maalesef ve maalesef Sırplar da aynı şeyi 1999'da Arnavutlara ve özür dilerim. 1980'lerden bu yana Arnavutlara yaptıklarından kaynaklı bizimkiler de biraz daha tarihten intikam alırcasına bu işlemi gidiyor. Açıkçası tarihsel süreç açısından baktığımız zaman aynı durumu Sırplar yaptığından kaynaklı durum birebir şeklinde ilerlemekte. Fakat Batı dünyasında bu durum hiçbir şekilde bir kabul görmemekte. Sebebi ise Batı artık geçmiş geçmişte kaldı. Önümüze bakalım, geçmişte olanların acısını hiçbir şekilde bir daha tekrarlamayalım, şeklinde bir süreçle ilerliyor."

ARNAVUT GENÇLER BİRLİĞİ FATİH YILDIZ: DEMOKRATİK SÜRECE KESİNLİKLE TIKAMIYORUZ

Türk askerinin bölgeye gitmesinin olumlu bir gelişme olduğunu vurgulayan ve iki taraf arasında bir çözüm bulacağını söyleyen Arnavut Gençler Birliği'nden Fatih Yıldız da İstiklal Gazetesi'nden Yusuf Emin'e yaptığı değerlendirmede şunları söyledi; "Uluslararası çağrılar her ne kadar ortalığı durdurmaya yönelik olsa da özellikle Amerika Birleşik Devletleri ve Birleşmiş Milletler üzerinden, AB üzerinden Albin Kurti'ye daha sert söylemler geldi bu süreçte çünkü burada Albin Kurti sanki kafasını diklenebildiğini okuyormuş gibi bir süreç çıktı ortaya. Neden siz bunu böyle yapıyorsunuz? Niye durup dururken böyle bir şeyi körüklüyorsun gibisinden cümleler ortaya çıkınca Kurti'de genel olarak kendi yorumlarıyla burası 17 Şubat 2008'de bağımsız bir devlet kurulduğundan beri hiçbir zaman ülkemizin bayrağı dalgalanan bir bölge ve Kosova sınırları içerisinde. Herkes anayasaya uymak zorunda. Eğer önceden Thachi döneminde imzalanan Sırp Belediyeler Birliği de imzalanacaksa bu sürece saygı duymak zorundalar. Biz tüm süreci aynı anayasamızdaki maddeler doğrultusunda ilerletiyoruz. Herhangi bir provokasyon yok. Provokasyonu karşı taraf sırtlar yapıyor bu şekilde devam edecek ve bir dahaki seçimlerde 2025'te katılmak istiyorlarsa katılırlar. Demokratik sürece kesinlikle tıkamıyoruz, bloke etmiyoruz."

Yusuf Emin: Peki Türk askerinin oraya gitmesi, Türk varlığı nasıl bir yankı uyandıracak? Ve ikili ilişkilere baktığımız zaman Türkiye'nin hem Kosova'yla hem Sırbistan'la muazzam ikili ilişkileri var. Herhangi bir tarafa bu ikili ilişkilerde zarar gelme mümkünatı var mı?

TÜRKİYE ORTA YOLU BULACAK

Bildiğiniz üzere Yugoslavya'nın dağılmasıyla 1997 ve 1999'da UCK'nın sahaya inip direniş sembolü olmasından sonra o dönem de özellikle Prizren bölgesinde Türk askerleri girmişti. Bu sefer ABD önderliğindeki NATO askerlerinin talebi doğrultusunda birçok ülke oldu. Türk askerlerinin Türk basına yansıması çok doğal olarak biz Türkiyeli Arnavutlara olumlu bir şekilde gelse de dediğiniz gibi ikili ilişkilerde Sırp- Türk ondan sonra Türk- Kosova ilişkilerine nasıl bir sonuca varır? Kendi fikrim şu şekilde sonuçlanacak; Ne kadar devam eder onu da gerçeği bilemeyiz. Türk askerleri orada bulunmak onların orada bulunma unsuru amacı iki unsurun birbirine daha fazla sürtüşmelerini engellemek için bir sorun olmamak için. Özellikle son 10-15 yıldır Sırbistan'a müthiş bir yatırım var Türkiye tarafından. İkili ilişkiler tamamen zirveye ulaşmış seviyesinde bildiğiniz üzere. Erdoğan ve Vucic ilişkisi olsun. Kosova'da da başta bir pürüz gibi gözükse de Kurti-Erdoğan ilişki son altı ay önce bir görüşme gerçekleştirdi o pürüzle ortadan kalktı. Cumhurbaşkanlığı görüşmeleri oluyordu sadece Osmani ve Erdoğan üzerinden. Bu ilişkiler de Kosova ile bağımız işte her ne kadar dini bağ gibi de gözüksek bizleri kardeşleri olarak gördükleri için buradan bir bağ söz konusu ama Türkiye bence orta yolu bulup ne Sırpları küstürecek ne de Kosova Arnavutlarını. Böyle bir süreç ilerleyecek diye düşünüyorum. Yani iki tarafı da tamamen birini tutup diğerini öteleme gibi bir şey yapacağını düşünmüyorum.

"DAHA HARARETLİ GÖSTERİLERİN GERÇEKLEŞME İHTİMALİ VAR"

Euro News Sırbistan Temsilcisi Sırp Gazeteci Andjelka Cup ise yaşanan olaylar hakkında yaptığı değerlendirmede "Başbakan Albin Kurti Sırp halkının isteklerini kabul etmezse korkarım daha hararetli gösteriler gerçekleşme ihtimali mevcuttur." ifadelerini kullandı.

İşte Andjelka Cup'ın yaptığı değerlendirme: "Onlar Sırp Enstitüleri ve araç plakaları hakkında yapılan anlaşmalara sadık değiller. Hatırlarsanız araç plakaları hakkında da protestolar düzenlendi ve Sırp plakalarına bant yapıştırılması kararı alındı. Yeni bir çözüm üretilene kadar. Sırbistan İç İşleri Bakanlığı ise 21 Kasım'dan sonra KM takısıyla araba plakalarını sadece uzatmaya başladı. Bu tarih Brüksel Anlaşmasıyla örtüşüyor. Çözüm anlaşmalara saygı duymaktır. Başbakan Albin Kurti önderliğinde yeni hükümetin gelmesiyle kendi tarzında bir kararlar almaya başladı. Bu ise halkı tahrik etmektedir. Görüyorsunuz ki ABD ve Avrupa Birliği'nin de bu kararlar tepkisini çekmekte. Eğer Kurti Sırp halkının isteklerini kabul etmezse korkarım daha hararetli gösteriler gerçekleşme ihtimali mevcuttur."

Klan Kosova TV Muhabiri Haris Ademi ise şunları söyledi "Albin Kurti'nin başında bulunduğu Kosova Hükümeti özel harekat polisini Kuzey Kosova bölgesine gönderdi. Orada bulunan ve kimliği belirsiz suç örgütleri tarafından tehdit altında olan belediyelerin resmi binalarını korumayı amaçladıklarını belirtti. Başbakan Albin Kurti yaşanan olaylardan dolayı Sırp Hükümetine ve kimliği belirsiz suç örgütlerini Kosova polisine, NATO personeli ve medya mensuplarına yapmış olduğu saldırılardan dolayı suçladı. Ve o bölgede yaşayan sade vatandaşların da Kosova Cumhuriyeti anayasasına ve yapılan seçimlere karşı çıkmaları için sorumlu tutuluyorlar dedi. Albin Kurti durumun ancak orada bulunan suç örgütlerinin tutuklanmaları durumunda veya Sırbistan'a dönmemeleri sonucunda sakinleşeceğini belirtti. Bu durumda Kosova Özel harekat polisi mensuplarının sayısının bölgede azaltılacağını belirtti. Bunun sonucunda ise iki ülke arası ilişkilerin normalleşebileceğini söyledi. Amerika Birleşik Devletleri tarafından bu olaylar nedeniyle Kosova'ya boykot uygulama kararı verildi. 2023 koruma tatbikatından uzaklaştırılma kararı verildi. Ayrıca Amerika Birleşik Devletleri'nin bu olayın çözümüne kadar Kosova için lobicilik faaliyetlerini durdurduğu belirtildi. Son olarak olayın çözümü için olağanüstü seçimlerin tekrarlanması ve Kosova'da bulunan Sırp toplumuna mensup belediye başkan adaylarının bu dört belediyede yeniden yarışmaları teklif edildi. Tüm şartlar göz önünde bulundurularak seçimleri yeniden kazanmaları halinde oradaki görevlerine devam etmeleridir şeklinde talepler geldi."

"BÖLGEDE YENİDEN KAN AKMASINA GEREK YOKTUR"

Sakinlik çağrısı yapan Vestionline Muhabiri Aleksander Markovic "Uluslararası barış güçlerinin çağrısına Türkiye'nin asker göndermekle yanıt vermesinin bu ikili ilişkilere zarar vermeyeceği kanaatindeyim" dedi Aleksander Markovic sözlerini şöyle tamamladı: "Sırbistan her türlü saldırıya karşılık verecek niteliğe sahiptir. Ancak bölgede yeniden kan akmasına gerek yoktur. Sırbistan bu süreçte son derece akıllı. Bunun yanı sıra biz Sırp topraklarına yapılacak ve barışı destekler bir politika yürütmekteyiz. Her türlü saldırıya karşılık vermeye her daim hazır olduğumuzu ve Sırp halkına gelebilecek her türlü kanıtlamış durumdayız. Türk askerlerinin bölgeye NATO güçleri tarafından davet edilmesini Sırbistan anlayışla karşılamaktadır. Uluslararası anlaşmalarla Birleşmiş Milletlere ve NATO üyeliği ülkelerin yine aynı makamlarca taleplere yanıt vermelerini son derece doğal karşılıyoruz. Sırbistan – Türkiye ilişkileri tarihte hiç olmadığı kadar ileri seviyede ve bu ikili ilişkiler Sırp halkı tarafından da olumlu karşılanıyor. Uluslararası barış güçlerinin çağrısına Türkiye'nin asker göndermekle yanıt vermesinin bu ikili ilişkilere zarar vermeyeceği kanaatindeyim."

Haber: Yusuf Emin - İstiklal Gazetesi