Bazı soruların birden fazla cevabı olabileceği gibi, bazı olayların birden fazla amacı olabi

Bazı soruların birden fazla cevabı olabileceği gibi, bazı olayların birden fazla amacı olabilir.

Önce Türkiye açısından olaya bakalım;
IŞID Operasyonu’na İngiltere’nin de destek vermemesine rağmen, bu harekâtı desteklemek istemeyen Türkiye’nin, “terörizme destek veren ülke” olduğu imajı dünya kamuoyuna özenle empoze edilmeye çalışılıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından BM’de yapılan konuşmada ilk kez, “IŞID’ın eli kanlı bir terör örgütü olduğu ve terörün hiçbir biçimine destek vermeyeceğimiz” açıklaması Türkiye aleyhine yapılmaya çalışılan “imaj operasyonunu” engellemeye yönelik olarak değerlendirilebilir.
Her ne kadar IŞID’in yaptığı zulümler Müslüman kesim tarafından kınansa bile, Türkiye’nin bu operasyonu desteklemek istememesinin aslında iki önemli sebebi var; Birincisi Ortadoğu’daki “Sünni hamisi ülke” imajını yıkmamak. İkincisi sınır komşusu olması sebebiyle bu harekâta IŞID’in vereceği tepkinin, Türkiye’nin büyük şehirlerine yapılabilecek terör saldırıları ile sonuçlanabilme ihtimali. Batı bu iki alternatifin de bir arada olacağını umuyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Koalisyon güçlerine askeri ve lojistik her türlü desteği vereceğimizi” açıklamasına rağmen, dün yapılan hava harekâtında “bombardıman yapan uçakların Türkiye yönünden gelip yine oraya doğru gittiği” açıklaması da, her iki alternatifin de “en azından şimdilik” gündeme gelmemesi için yalanlandı. ABD Dışişleri Bakanı Kerry’nin “Türkiye’yi ön saflarda görmek isteriz” açıklamasına Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın verdiği “Kerry bize ev ödevi veremez” cevabı aslında kapalı kapılar arkasında var olan bu gizli çatışmayı ortaya koyuyor.
Hiçbir konuda hükümeti desteklemeyen Kılıçdaroğlu’nun “IŞID’e yapılacak operasyon için hükümete destek vereceklerini” belirtmesi de aslında hükümeti içsel ve dışsal olarak yıpratmaya yönelik çıkar ilişkileri sonucu ortaya çıkıyor. Genel seçimlere kadar IŞID terörünün Türkiye’ye “ithal edilmesi” ve hükümetin yıpratılması “içsel kazançlar” sınıfına giriyor. Niğde’de askerlerimizin IŞID tarafından şehid edilmesi de bunun acı bir örneği.
Hükümet bütün bunların farkında olduğu için operasyondan kaçmak amacıyla şimdiye kadar elinden geldiğince uğraştı. Hatta bahane olarak öne sürdüğü 49 rehine bile her nasıl olduysa bir anda salıverildi. Uluslararası Kredi Derecelendirme Kuruluşları tarafından ülke notunun kırılacağı ve bunun sonucunda yabancı sermayenin Türkiye’den kaçacağı tehdidi yapılırken, bunun önlemini almak için hükümet tarafından yapılan “not değerlendirmelerinin siyasi olduğu” açıklamalarını da hep beraber gördük. Ancak bıçak kemiğe dayandı. Türkiye bu noktada kendisini bataklığın içerisinde bulmamak için mümkün olduğu kadar operasyona vereceği desteği minimum noktada tutarak gelecek tepkinin şiddetini azaltmak zorundadır.

Bizim dışımızdaki hedeflere gelirsek;
Batı’nın IŞID Operasyonu ile “Suriye’ye müdahale” için kendisine “yol açması” alternatifi ise Rusya tarafından dikkatle izlenirken, bütün dünyanın gözü önünde “kafa kesen” bir örgüte müdahale edilmesini Moskova bile engelleyemiyor. Bundan dolayı IŞID’in, ABD, İngiltere ve İsrail tarafından bölgeye askeri ve siyasi müdahale bahanesine imkan sağlaması için kurulmuş olma ihtimali düşünülebilir. Buna dayanak olarak da Batı tarafından desteklenen Şii Maliki yönetiminin Sünnilere yaşam alanı bırakmaması sonucu doğan tepkinin ister istemez IŞID’i beslediği tezini kullanabiliriz. Esad ise ister istemez buna destek olmuş durumda. Dolayısıyla bu yönetimlere destek verenlerin “bu patlamayı” düşünmemiş olmamaları mümkün değil. Aksine düşünmüş ve planlanmış olmaları kuvvetle muhtemel ki “görev süresi dolan” Maliki’nin uzaklaştırılması da bunun bir uzantısı olabilir. Bunun sonrasında sıra Esad’a gelecektir.
Irak ve Kürt Ordularının karadan yapacakları operasyonlara destek vermeye yönelik hava harekâtı yanında, Kürt birliklerinin silahlandırılması ve eğitilerek düzenli bir ordu haline getirilmek istenmesi ise, bölgede kurulması amaçlanan Kürt
Devleti’ne yönelik atılan ciddi bir adımdır.
Özetle ABD “bir taşla iki, hatta üç beş kuş vurmak” amacına yönelik olarak Ortadoğu’nun yeniden dizayn edilmesi hedefini adım adım gerçekleştiriyor.