İntihar Eylemlerine Dikkat!
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kurucusu olduğu AK Partiye tekrar dönmesi yeni Türkiye için önemli bir milat kabul ediliyor. Öyle ki AK Parti’nin ve Türkiye’nin 2003 yılındaki gibi sıçrama yapması bekleniyor. Peki nasıl gelecek bu diriliş hamlesi…
Herkes AK Parti içinde ve kabinede revizyon bekliyor. Kulislerde
özellikle genel merkez kadroları ve teşkilatlarda derinlemesine
çalışmalar yapılacağı öngörülüyor. Ancak bunun getirdiği riskleri
de hesaba katmak lazım.
Parti içindeki “Yatan-yiyen” takım bu imkanları kaybetmek
istemeyecektir. Bir şekilde parti içinde yer edinmiş bu parazitler,
ellerindeki imkanı kaybedince intihar eylemlerine meyledip, partiyi
karalamak ve altını oymak için hamleler yapacaklardır. Tecrübeyle
sabit olan bu durumlar Erdoğan’ın da aklında olmalı ki, AK Parti’ye
üye olduktan sonra yaptığı konuşmada “Bizim sizlerle olan
yol arkadaşlarımız pamuk ipliğine bağlı değildir. Bizim
kardeşliğimiz, rüzgara göre yol değiştirmez. Bizim kardeşliğimiz
ahiret kardeşliğidir. Bu partiye sırtını dönüp de iflah olan kimse
görülmemiştir." İfadelerini kullanarak “kardeşlik ve dava”
vurgusu yaptı. Referandum sürecinde sıkça gündeme Abdullah Gül ve
Bülent Arınç başta olmak üzere “partiye
sırt dönenleri” örnek gösteren Erdoğan, yapılacak
olan kadro değişikliklerinden sonra muhtemel “intihar eylemlerinin”
gerçekleşmesine fırsat vermek istemiyor. Erdoğan’ın gelişi ile
birlikte omuzlarına yeni yükler de verildi. AK Parti’nin içindeki
defoların kısa sürece düzeltilemeyeceğini düşünüyorum. Çünkü tüm
yük hal Erdoğan’ın omuzlarında…
***
Türkiye’de bunlar olurken uluslararası siyasette de yol almaya devam ediyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Putin’in Soçi’de gerçekleştirdiği görüşme bölgeye ve dünyaya önemli bir mesaj niteliğinde… ABD’nin teröristlere destek vermesinin ardından Rusya ile iş birliğine giden Türkiye, bölgenin kaderinde belirleyici rol oynuyor. ABD’nin “dansöz” tavırlarına karşı Rusya ile akılcı bir süreç yürütüyoruz. Putin’in “Normalleşme süreci bitmiştir ve tamamlanmıştır.” Sözleri çok önemli. ABD bu cümleyi “Suriye’de sizin politikalarınıza yer yok, bölge hakkında kararı Türkiye ile veriyoruz.” şeklinde duydu. Rusya ve Türkiye arasındaki ekonomik konulardaki anlaşmada cabası…
***
Soçi’de bunlar konuşulurken ABD kanadından da dikkat çeken bir açıklama geldi. John Dorrian isimli Albay, "PKK'nın, Suriye Demokratik Güçlerinin (SDG) bir parçasıdır!" dedi. Ardından yanlış ifade kullandığını belirterek, lütfedip düzeltmede bulundu “YPG’yi kastetmiştim!..” Bu “dil sürçmesi” ABD’nin Suriye’de oynadığı kirli oyunun ve Türkiye-Rusya işbirliğinden duyduğu memnuniyetsizliğin göstergesi. ABD istese de, istemese de Suriye’de çatışmasız bölge oluşturulacak. Türkiye sadece 80 milyon değil en az 300 milyona karşı sorumluluğu olan bir ülkedir. Bölge hakkında karar verecek olanlar, bu bölgede yaşayanlardır. Terörle aynı yatağa giren “süper güçler” değil!
HAYIRLI CUMALAR