HESAP PUSULASI
Merhum İnönü’ye masadan kalktıktan sonra ne demişlerdi? Kazandın tamam ama ülkeni imar için yine bize gelecek, yardım isteyeceksin. Cevabı, ne oldu? Gelirsem, istersem vermeyin! Paşa, belki de yok olacağımız 2.Dünya Savaşı’ndan korumuştu bizi. Lakin halkın yoksulluğunu gideremedi. Şiirlere konuydu bu lanet yoksulluk, yükü halka ağır geliyordu. Batı gücüyle savaşmış Paşa, o gücün kaynağı aydınlığı halkına taşıdığını sanıyor ama ondaki yankısını hesaba katamıyordu hiç. Ağızdan ağıza yayılıyordu tepki çığılıkları. Devrin şartları, savaştan kurtulmak umrunda mıydı halkın? Şair Fosay Ismail’in tarihin halkça sunumu şu dizeleri hiç çıkmaz aklımdan:
Ah bir bilsen, İnönü elinden neler çekti anam! Armudun aşarı yük dedi, kökünden kesti babam (!)
O günden bugüne çektiklerimizi çok yazdım. Milletin muhayyilesinde hep var olan Adalet ve Kalkınma Davasını adlandıran Reis Destanı’nı da. Ama bakın şu gelinen noktaya: Şimdi geçim ve adalet çığlığı atıyor millet. Dinler mi hiç beka hamasetini? İsmet Paşa’ya ettiğini etmez mi size? Paşa savaşa sokmadı da korudu bekamızı dedi mi ki? Üst düzeydekiler üçer dörder maaş alırken, çift dikiş söylemini ciddiye alır mı? Ekonomik sıkıntı varsa model olmalı baştakiler demez mi suskun vicdanlar? Teröre, mermiye gidiyor bütçe demekle inandırıcı olunamaz ki.
Hesap pusulası kesildi İstanbul seçimlerinde: 806 bin kişi dedi ki Hele dur bakalım Bizim Reis, nereye? Senin partinde biri çıkıp hemşerine Rum-Pontus imasıyla “Bi dakka yağ, bu arkadaş nereli?” diye sordu ekranlarda, kendi sesinden duyduk. Onun gibi söz bilmezlerin partiden ihracı gerekmez mi? Milyonlarca oy almış hemşerini kendi atadığın valine VİP’ten geçirtmeyerek aşağılatıyorsun. Vesayet sana zulumettiğinde yanında yer aldık Reis, sen nasıl oy için tasarruf ve kucaklaşma mesajını dilinden düşürmeyen hemşerine aynı muameleyi edersin? Kendi yöremde de yüzlerce kişiden duydum bu sözleri, yemin ederim! Halkı dinlemeden yazmam asla!
Cezaevine götürülürken “Bu şarkı burada bitmez!” dediğinde, uğradığım büyük haksızlığın da etkisiyle beni gözyaşlarına boğan Reis, nasıl bu noktaya geldi? Dava ocağı dediği partiyi, sensinci iltifatçıların köşebaşlarını tuttuğu siyasî aşirete ne uğruna dönüştürdü? Etrafında başdanışmandan geçilmiyor, ne iş yapıyorlar aklım almadı gitti. Bir de YİK üyeleri atandı şimdi, ekranlarda maaşları tartışılıyor. İstişare etmek için ille yüksek kurul mu gerekli? Gerekliydi de niye şimdi kuruldu? Eleştiri hakkını kullananlar çıkıyor, onları da kontrol altına alalım mı dendi? Banka yönetim kurullarına bu atamalar neyin nesi? Nerede liyakat? Böyle mi olur sadakate davet?
Haksızlık, en tehlikeli nifak kaynağı! Çin hükümdarı Esen Han’a, haksızlık yaptı diye isyan eden ünlü komutanı Almambet, Manas’a sığınmıştı. Yani yiğitliğin, cesaretin, bilgeliğin, merhametin ilke olduğu yönetime. Böyle diyor Manas Destanı. Okumalı her siyasetçi. Adını adalet koyup da haksızlık yapmak milleti hafife almak değil mi? Seni de uğrardığın haksızlıklar yükseltmedi mi Bizim Reis? İşsizlik yaygınken yakın kayırmak kanıksanır mı?
Burhan Hoca, uydu mu sendeki hesap siyasî hayata. Hani uzlaşmacılık getirecekti sistem? Ben de Başkanlık dedim ya liderin seçemediği sistemden gelen Meclisin emrindeki bir başkanlıktı önerdiğim.
Sonuçlar da ders olmuyor hiç. Prof. Numan Kurtulmuş kariyeri nedeniyle İstanbul’dan alınıp Ordu’nun başına getirilmişti hani, sözde 5’te 5 olacaktı. Ne oldu? 4 vardı,3’e düştü. Kurtulmuş elbette büyük bir değer. Teşkilat toplantısında kültür adamlığımı övmüştür ve bürokratları aracılığıyla ulaştırdığım liyakat sahiplerini ciddiye alıp değerlendirmiştir. Hakkını yiyemem, bende yeri bambaşka ama 28 STK üyesinin kurduğu platformun yazılı randevu talebini kabul etmedi. Niye? Çok yoğunmuş. Siyasetçi halka yakın olmak için uykudan da olmalı bence.
Son hesap pusulasını hâlâ okumuyor bazı medya mensupları ve yazar geçinenler. Acı olan da bu. Ancak halkın onlara itimadı yok. Geçen ekranda izledim. Barış Yarkadaş CHP’li belediye başkanlarına veryansın ediyordu. Ne mutlu! Ancak taraf olduğunu belli etmek için beyaza siyah diyenler hâlâ çoğunlukta. Yazar dediğin, düşünür dediğin daha çok kendi tarafı için uyarıcı olmalı ki hatalar önlensin. Vesayete taraf medyayla mücadele etmiş Bizim Reis iktidarında daha da gelişti bu körtaraflık. Yazık! Onların yorumlarının kaybettirdiği oy, bana göre muhalefetinkinden çok daha fazla. Yeter efendiler, susun artık! Savundukça batırıyorsunuz.
Ülkücülere de sözüm, sorularım var: Uğruna çile çektiğiniz Başbuğun yolu niye çatallaştı? Destanları bir daha iyi okuyun yiğitlerim! Gerçek lider bölmez bütünleştirir, dün başka bugün başka konuşmaz! Davanızın aksakalı Rahmetli Ozan Arif’e bile mezarı başında şiirle Başbuğa dert yandırıldı, ne acı! 45 yaşında toprağa verdiğim ülkücü özkardeşimin nice dava arkadaşını tanıdım ben. Onları hep gözyaşlarıyla dinledim, lakin birçoğunu şehit verdiğimiz o ülkücü yiğitler, bu garip ağabeylerini dinlemediler. Vatan millet aşkıyla kelleyi koltuğa aldıklarında bilmiyorlardı ki 12 Eylül darbe senaryosunun aktörüydüler. Ülkücü dava da milletin davasıdır, kutsaldır. Lakin unutmayın ki bugün maalesef bütünleştirici bir lidere muhtaçtır. Sanki yetkiliymiş gibi bundan belediye başkanı olmaz demişti ya ne cevap verdi millet? Hesap pusulasında Millet el ele demokrasi diyor. Kucaklaşın da ekonomiyi düzeltin, terörü de Mecliste el birliğiyle bitirin diyor! Çözüm yeri Meclis, lanet söylemiyle oy alamadınız bak diyor.