FETÖ’nün kuruluşu ve stratejisi-1
Paralel Örgütlenmenin temelleri, şüpheli ( Vatan haini ve terörist başı ) Fetullah Gülen tarafından, İzmir’de 1966 yılında atılmıştır.
( Vatan haini ve terörist başı ) Fetullah Gülen aynı dönemde, Kestanepazarı’ndaki İmam-Hatip Derneği ve İlahiyat Öğrenci Yetiştirme Derneğine ait olan Kestanepazarı Kur’an Kursu’nda öğreticilik ve yine aynı derneğe ait olan öğrenci yurdunda müdürlük yapmıştır.
Yeni Asya Grubu içerisinde yer alan ( Vatan haini ve terörist başı ) Fetullah Gülen, 1970’li yıllardan sonra İzmir Kestanepazarı Kuran Kursu’nda görev yaptığı dönemde çevresinde bulunan arkadaşları ile dini motifleri de kullanmak (istismar etmek) suretiyle örgütünün çekirdek kadrosunu oluşturarak müstakil hareket etmeye başlamış, faaliyetlerini daha ziyade 13-18 yaş grubundaki öğrenci ve genç kesim üzerinde yoğunlaştırarak, teyp ve video kasetlerine çekilen vaaz ve konuşmaları, sohbet toplantıları ve özellikle yaz kamplarında görüşlerini ulaştırdığı sempatizan grubu ile kendi adı ile anılan örgütünü kurmuştur.
Günümüz itibarıyla örgütün “üst düzey abileri” olarak nitelendirilen şüpheliler Mustafa Özcan, Abdullah Aymaz, İsmail Büyükçelebi ve İlhan İşbilen, anılanın ilk öğrencileri arasında yer almışlardır.
İslami düşünceyi topluma yayma gayretinde olduğu izlenimi veren ( Vatan haini ve terörist başı ) Fetullah Gülen, kendini içinde bulunduğu sosyo-politik koşullara çok iyi uyarlamış, dönemsel iktidar dengelerini iyi okuyarak siyasi partilerden özerk kalmaya özen göstermiş, güçlü siyasi partilere destek vermiş gibi kendini göstererek özerk hareket etmiştir.
Toplumsal taban bulana kadar ( Güya ) Said Nursi'nin fikirlerinin takipçisi olduğunu iddia eden ( Vatan haini ve terörist başı ) Fetullah Gülen, zamanla örgütün güçlenmesiyle ayrılarak bağımsız hareket etmiştir.
“Din, siyaset ve para” üçgeninde etkinliğini artırarak örgütünü geliştiren şüpheli ( Vatan haini ve terörist başı ) Fetullah Gülen, duygusal (ağlamaklı tarzı) ve fiziksel öğeleri de katmak suretiyle kullandığı hitabet tarzı ile Nurcuları ve diğer dini çevreleri etkilemiş, hitabet yeteneğinin etkisiyle kendisine bağlı ayrı bir grup oluşturmuştur.
Fakat tüm bunları yaparken, o zamanki siyasi ve sosyal şartları değerlendirerek açık bir şekilde Nurcu olduğunu söylemekten de imtina etmiştir.
Nitekim 12 Mart 1971 Muhtırası'nın ardından Okuyucu ve Yazıcı gruba mensup Nurcularla birlikte İzmir'de ( Vatan haini ve terörist başı ) Fethullah Gülen'de tutuklanmıştır. Ancak söz konusu dava sürecinde Nurculuktan içeriye alınan 54 kişi arasından ( Vatan haini ve terörist başı ) Fetullah Gülen ve onu destekleyen birkaç kişi, Nurcu olduklarını gizlemişler, Nurculuğun farklı kollarına mensup diğer tutuklular ise açıkça Nurcu olduklarını söyleyerek müdafaalarını yapmışlardır.
O dönemde Nurcuların lideri durumundaki büyük abilerinden Mustafa Sungur’un 'Nur dershaneleri açması' yönündeki tavsiyelerine de ( Vatan haini ve terörist başı ) Fetullah Gülen uymamıştır.
Ancak sonradan klasik anlamdaki “Nur Dershaneleri” yerine “Işık Evleri” olarak adlandırılan kendine özgü dershaneler açma yoluna gitmiş ve buralarda Said Nursi'nin kitaplarından ziyade kendisinin kasetleri dinlenmiş, ileriki yıllarda da yine kendisinin kitapları okunmuştur.
Hitabet yeteneğini ön plana çıkartan bir çalışma tarzı benimseyen ( Vatan haini ve terörist başı ) Fetullah Gülen, Nurculuğun büyük abilerinin “bantla hizmet olmaz” eleştirilerine rağmen doldurduğu kasetlerle hem daha geniş alanları etkileme imkânı bulmuş, hem de kendisine maddi kaynak sağlamıştır.
( Vatan haini ve terörist başı ) Fetullah Gülen, örgütünü kurma aşamasında Nurcu abileriyle hep mesafeli bir temas içinde hareket edip, zamana ve şartlara göre anılanların gücünden ve etkisinden de faydalanmak suretiyle kendi yapılanmasını geliştirmeye ve güçlendirmeye çalışmış ve daha ilk baştan etrafında yetiştirdiklerini devletin önemli kademelerine yerleştirmeyi hedeflemiştir.
Kestanepazarı Kur’an Kursu ve Yurdu Müdürü ( Vatan haini ve terörist başı ) Fetullah Gülen, militan öğrencileri geceleri Nur medreselerindeki toplantılara götürmesi nedeniyle Ocak 1971’de görevinden uzaklaştırılmış ve yurt binasında kaldığı oda da boşaltılmıştır.