FETÖ ÇATI DAVASI GENEL BİLGİ

Ankara 4. Ağır ceza mahkemesinde görülmekte olan en önemli FETÖ çatı davası dosyasında münkir münafık sözde muttaki Müslüman görünen aslında fitne fücur yeni nesil sözde dini ve milli motifli illegal gizli silahlı terör örgütü vatan haini kumpasçı şerefsiz ümmetin sinsi düşmanları FETÖ militanlarının hakkında tüm belgeleriyle yazmaya devam edelim.

Soruşturmanın Başlaması;

Yüce Türk Devleti, daim ebet müddet daima varlığını ve istiklalini koruyacak muazzam güce mükemmel kudrete ve fevkalade muhteşem üstün bilgiye sahiptir.

Yüce Türk Devlet düzeni, her türlü kargaşayı, tüm anarşiyi fitneyi önlediği için üstündür, mukaddestir. Devletin bekası her şeyden en önemli meseledir.

Yüce Türk Devletinin kudretli cumhuriyet savcılarının asıl ve esas görevi "istiklal ve cumhuriyeti" korumaktır. Gerektiğinde devletin yok edici gücünü bu yönde bertaraf edecek en güçlü kararlı ve sürekli donanıma sahiptirler.

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin varlığına, milletin birliğine, ülkenin bölünmez bütünlüğüne yönelik iç veya dış her türlü tehlike, zarar veya zarar tehlikesi, doğrudan, otomatik ve resen soruşturma başlatılma gerekçesi oluşturmaktadır.

Yüce Türk Devletinin asla tartışılmaz egemenliğini gizli bir örgütün kamu kurumlarında kadrolaşarak ele geçirmesini ve devlet içinde bir devlet olarak ayrı hiyerarşi ve işbölümüne göre kamu faaliyetleri yürütmesini, devletin derin bir yapının eline geçmesini acziyet içerisinde izlemesi seyretmesi asla beklenemez.

Bu soruşturma çeşitli ihbar dilekçelerinde varlığından bahsedilen bir örgütün devleti ele geçirmek üzere olduğu anayasal düzeni zorla değiştirebileceği ve kamu idarelerinden gelen suç ihbarlarında örgütlenmenin ciddi olduğunun iddia edilmesi üzerine doğrudan resen soruşturma başlamasına neden olmuştur.

Örgütün varlığına dair yeterli somut deliller bulunması ve kamuoyunda mağduriyetlere yol açan uygulamaları tespit edilerek yukarıda izah edilen gelenek ve görüşler altında başlanmıştır.

Soruşturmanın Amacı;

Devleti ele geçirmek zorla anayasal düzeni değiştirme maksadını güttüğü tespit edilen örgütlenmenin;

Hukuk sisteminin kabul edebileceği meşru bir örgütlenme olup olmadığı ile meşru değilse, suç örgütü, terör örgütü veya silahlı bir terör örgütü olup olmadığı hakkında yargı sürecinin başlatılmasıdır.

Devletin anayasal düzenini cebren değiştirerek anayasaya aykırı bir düzen kurmak ideali olup olmadığının araştırılmasıdır.

17 Aralık 2013 ile 30 Mart 2014 arasındaki dönemde ve daha sonra hükümeti devirmeye yönelik faaliyet yürütüp yürütmediğinin araştırılmasından oluşmaktadır.

Soruşturmanın Mahiyeti;

Devletin kurumlarını ele geçirmek ve anayasal düzeni yıkarak yerine otoriter totaliter bir “cemaat oligarşisi-zümre hâkimiyetine dayanan devlet düzeni” kurmak ve hükümeti devirmeye teşebbüs etmek suçlarına ulaşmak için kurulan örgütün içerisinde yer alan kişilerin tespit edilerek acil olarak tutuklanmasıdır.

Suça karışmayanların ayıklanması ve suça karışanlar hakkında yeterli etkili bir soruşturma yapılarak hangi olaylara katıldıkları, örgütlenmenin olup olmadığı ve örgütlenme varsa amaçları, ekonomik ve insan kaynakları ve nihai maksatlarının ne olduğunun belirlenmesi için soruşturmanın çerçevesi çizilmiştir.

Gülen Cemaatinin bütün faaliyetleri ve bu cemaatin devletin içine sızdığı ileri sürülen bir suç veya terör örgütlenmesi grubunun paralel devlet yapılanmasının eylemleri soruşturmanın en önemli konusudur.

Fakat cemaatin yapısı, işleyiş tarzı ve cemaatin üyelerinin bilmeden bu örgütlenme tarafından kullanılmış olması nedeniyle soruşturmada zorunlu olarak bazen suç işleyenler dışında kalan kesimlerle ilgili de değerlendirme ve bilgilere yer verilmek zorunluluğu duyulmuştur.

Bu soruşturmanın, dini cemaat kabul ederek Salih niyetle hukuk dışına çıkmadan faaliyetler yürüten kimselerle hiç bir ilgisi bulunmamaktadır. Bu soruşturmanın konusu Gülen tarafından kurulup yönetilen örgütün, devlet içerisindeki yapılanması ve bu yapılanmanın faaliyetlerinden oluşmaktadır.

Soruşturmanın amacı örgütün siyasi bir faaliyetini ve amacının olup olmadığı, devlete ve hükumete yönelik ele geçirme amaçlı bir örgütlenme olup olmadığı, örgütün işlediği suç varsa kimlerin karıştığı, suç yok ise bu örgütlenmenin neden suçlandığını ortaya koymaktır.

Bu örgütün evinde kalan, yurtlarında barınan veya okul ya da dershanelerinde öğrenim gören gençler, dershane, özel okul ve yurtlarda faaliyet yürüten öğretmenler ve yöneticilerdir.

Aynı şekilde örgütün emrinde faaliyet yürüten dernek, vakıf, banka veya ticari şirket çalışanları, bu örgütün elindeki işyerlerinde ücretli çalışan emeği ile geçinen kimseler, açıkça bir suça karışmadıkları sürece sırf bu irtibatları ceza sorumluluğu doğurmadığından özellikle soruşturma dışında tutulmuştur.

Gülen örgütünün sempatizanı olup bu örgütü dini bir kuruluş sanarak cemaate gönül bağı bulunanlar da soruşturma harici tutulmuşlardır. Terör Örgütünün suç işlemesi için sorumluluk alan yönetici veya üye olarak azmettirdiği ya da iştirak ettiği suçlardan sorumlu tutulması esastır.

Cemaatin inançlı, temiz, bütün işlerini Allah rızası için yapan samimi mensupları kasten bir suça karışmadıkları sürece ceza hukuku alanının dışındadır.

Sırf bu harekete mensup olmak cezalandırma için yeterli değildir.

Sözde Hizmet Hareketi içerisinde kandırılan veya kullanılan geniş kitle bu soruşturmanın konusu dışındadır.

Bu harekete destek vermek veya sempati beslemek ya da şirket, okul veya dershanede çalışmak, buralarda bir süre ikamet etmek ceza sorumluluğu doğuran, suç teşkil eden davranış değildir.

Fetullahçı Terör Örgütünün daha önceden içinde bulunup sonradan vaziyeti görerek pişmanlığını ihsas edecek davranışları ile bu yapıdan ayrılan nedamet duyan kimseler yönetici düzeyinde sorumluluk almış olsalar bile soruşturma dışında tutulmuştur.

Devletin şefkat ve merhametine sığınan örgüt ile irtibatını kesen hiç kimse bu soruşturmanın içerisine alınmamış, durumları hassasiyetle değerlendirilip soruşturma dışı tutulmuştur.

Soruşturmanın konusu, örgütü fiilen yöneten örgütün işlediği suçların ne olduğunu bilen ve örgütle ilgili gerçeği öğrendikten sonra bu faaliyet içerisinde devam edip kasten suç işlemeye devam edenleri almaktadır.

Örgütün İsimlendirilmesi:

Örgüt "tek kişiyi kutsal, insanüstü, yarı Tanrı gibi görüp onu muhterem sayarak iman ettiği için" liderinin adı ile anılmıştır.

Bir dini cemaat olmayan devlet içinde devlet gibi teşkilatlanan ve icraat yapan ülke dışından yönetilen ve talimat verilen örgüt kurucu ve yöneticisinin adına nispeten anılmıştır.

Örgüt bir "terör" örgütü olduğundan bu özelliği ve niteliğini belirtmek gerekmiş, örgütün hukuki olmayan kısmına legal olandan ayırmak için terör ile ilişkisini vurgulamak üzere kullanılmıştır.

Fetullahçı Terör Örgütü yazımı ve kullanımı kolay olduğundan kısaca "FETÖ" olarak kullanılmıştır. "Paralel Devlet Yapılanması" ya da "Paralel Yapı", "Paralel İhanet Çetesi" de aynı örgütü ifade etmekte alternatif isimler olarak kullanılmıştır. Paralel yapılanmalar bazen diğer terör örgütlerinin kimi yapıları içinde kullanıldığından özel bir isim olma niteliğini yitirmiştir.

Terör örgütü mensupları ve örgüt sempatizanları, kendilerini belirsiz şekilde "hizmet hareketi", "camia" ve nadiren ise "cemaat" olarak isimlendirmektedir. Örgütün muğlak ve anlamsız bu isimlendirmeleri özellikle tercih edilmemiştir.

FETÖ Çatı davasından bahsetmeye kaldığımız yerden devam edeceğiz.