Türkiye'ye seyahat eden yabancıların dağılımı önemli ölçüde değişmiştir. Eski Sovyetler Birliği bölgelerinden gelen yabancıların sayısı hızla arttı. İkinci değişiklik, Avrupa'da Schengen sınır anlaşmasının katı sınır politikasının uygulanmasıyla başlatıldı.
Türkiye'ye seyahat eden yabancıların dağılımı önemli ölçüde değişmiştir. Eski Sovyetler Birliği bölgelerinden gelen yabancıların sayısı hızla arttı.
İkinci değişiklik, Avrupa'da Schengen sınır anlaşmasının katı sınır politikasının uygulanmasıyla başlatıldı. Yürürlüğe girdiği günden bu yana AB ülkeleriyle ilişki kurmak, seyahat etmek ve tanışmak isteyen gençler, akademisyenler, iş adamları ve sıradan vatandaşlar engellerle karşılaşıyor. Ancak Avrupa ülkelerine seyahat etmek isteyen herkesin potansiyel bir göçmen olduğunu varsaymanın etkisi ve sonuçları ayrı ayrı ele alınmalıdır. Doğudan batıya göç yolu üzerinde bir ülke olarak Avrupa Kalesi'nin inşasından bu yana transit göçmenlerin bekleme odası haline gelmesi de Türkiye için önemlidir.
Türkiye'ye turizm, iş, ticaret, eğitim, iltica veya transit amaçlı gelen yabancıların sayısı son yıllarda hızla arttı. Yabancı sayısındaki bu artış, Türkiye için yeni ve beklenmedik bir durumu ifade etmektedir. Mevcut kurum ve düzenlemeler, Türkiye'nin göç ülkesine gönderilme yolunda yaşadığı süreçle başa çıkmak için yeterli değildir. Bu nedenle çeşitli nedenlerle gelen yabancılar birçok sorunla karşı karşıya kalmaktadır. Türkiye'de sistematik ve kapsamlı bir göç ve sığınma politikası olmadığı için mevcut düzenlemelerde yabancılar sadece turist olarak görünmektedir. Bu, uzun süreli kalışları ve istihdam ilişkilerini engellemekte, böylece Türkiye'deki birçok yabancı ister istemez düzensiz göçmen haline gelmektedir.
Türkiye'ye yeni gelen ve kalıcı olarak kalmak isteyen veya kalmak zorunda olan yabancılar çok farklı gruplara aittir. Bunlar arasında AB'den emekliler, Türk vatandaşı ile evli olan yabancılar, Avrupa'ya giden transit göçmenler, siyasi mülteciler ve sığınmacılar, Türkiye'ye kısa veya uzun süreli iş için gelen sirküler göçmenler ve buraya yerleşmek isteyen yabancılardır.
Tüm bu gruplar içinde AB müzakerelerinin ve kamusal tartışmaların gündemini belirleyenler öncelikle göçmenlerdir. Ancak AB müzakereleri, öncelikle Türkiye'nin ve etkilenen insanların göç sonucunda karşı karşıya kaldığı sorunlara çözüm aramıyor. Bunun yerine, bu tür göçmenlerin AB'ye girmesini engellemeye yönelik girişimlerde bulunulmaktadır. Ancak bu makale, Türkiye'yi çok farklı bir şekilde etkileyen döngüsel göçü ele almaktadır.
Döngüsel Göç
Döngüsel göç, diğer düzensiz göç biçimlerinden, söz konusu göçmenlerin bir ülkeye yalnızca kısa bir süre için gelmesi, kendi ülkesiyle ilişkilerini sürdürmeye çalışması, yasal statü için çabalaması ve nihayetinde sınır düzenlemelerini ihlal etmemesidir. Döngüsel göç, liberal sınır politikalarının uygulandığı bölgelerde her zaman karşılaşılan çok eski bir göç şekli olmasına rağmen, birçok bölgede bulunması ve muazzam büyümesi nedeniyle artık göç araştırmacılarının gündeminde yer almaktadır. Coğrafi yakınlık, düşen seyahat maliyetleri ve yapısal eşitsizlikler sonucunda çeşitli ülke ve bölgelerdeki farklı gelişmişlik ve gelir düzeyleri bu göç biçimini artırmaktadır. Temsilcilerinin sürekli hareketi, en önemli özelliği olarak tanımlanabilir. Göçmen ülkede sınırlı bir ölçüde çalışmak veya ticaret yapmak için kısa bir süre kalacak şekilde hayatlarını düzenlemeye çalışırlar.
Göçle ilgilenen uzmanlar, bu nüfus hareketinin klasik anlamda bir göç hareketi olup olmadığını tartışmaktadır. Bazıları hem gönderen hem de göç eden ülkelerin nüfusları üzerindeki geniş etkileri ve katılımcılarına getirdikleri ekonomik, sosyal ve kültürel kazanımlar nedeniyle onları bir göçmen hareketi olarak görüyor. Bu nüfus hareketinin ekonomiden mi kaynaklandığı yoksa tam tersine kalıcı olup olmayacağı konusunda da tartışmalar var.
Polonya'da döngüsel göçle ilgili deneyimler üzerine yapılan araştırmalar hem menşe ülkelerde hem de göç ülkelerinde bu göç biçiminin temsilcilerinin iş, hizmet ve mülkiyet alanlarında yasal açıklardan ve yasal boşluklardan yararlanmaya çalıştıklarını göstermektedir. Bu açıdan döngüsel göç, her ülkede farklı etkileri olan yaratıcı, değişen ve dinamik bir göç melezi olarak görülmektedir. İlginçtir ki, bölgesel sınır politikalarının tartışıldığı bir dönemde, liberal sınır politikalarının göçmenler ve döngüsel göçü olan ülkeler üzerindeki çok boyutlu etkileri gözlemlenebilir.
Türkiye'ye komşu ülkelerden gelen ziyaretçiler arasında sirküler göçmenlerin de olması bu ülkede görece geç kayıtlara geçmiştir. Ne de olsa turist olarak gelenlerin bir kısmı turist değil. Bu kişiler, işsizlik sorunuyla boğuşan ve kendisini gönderen ülke olarak gören Türkiye'nin hem halkı hem de halkı ve yönetimi için yeni ve beklenmedik sorunlar oluşturmaktadır.