‘Allah için birbirini seven, Allah için ağlayıp gülen iki dosttan biri ölürse eğer, hayatta kalandır gerçek ölen.’ Bir Dost

Sesini duyarsın için titrer. Yüzünü görürsün gözün yaşarır. Dostun bilmez bazen onu düşündüğünü, belki de hisseder. Gönüldendir bağlantılar, frekans hep aynıdır, değişmez. Özlersin, bazen sımsıkı sarılmak istersin. Öyle ki; karşılık beklemeden seversin, çünkü hakiki sevgiden alırsın kaynağını, geçici duygular değildir muhabbetin kökünü besleyen. Onun için seversin, onun için ağlarsın, onun için gülersin. Sen de, dostun da fanileşiverirsiniz sevginin burcunda.

Çok görmek istediğin anda karşında bulursun bazen cismini, bazen resmini ve bazen de ruhaniyetini. Dolaşırsın el ele, kol kola oksijeni sevgi olan irem bağlarında. Dağların yamaçlarındaki ender bulunan en değerli şifalı bitki gibi toplamak istersin, koparmaya kıyamazsın. Sanki koparırsan bir daha aynısını deremezsin gibi gelir. Anlık bir sızı duyarsın, kalbinin derinliklerinde.

Dost öyle bir şey ki; en değerli mücevherle bile kıyas edilemez. Sözü küpe, hediyesi en paha biçilmez bir hazinedir ve en daraldığında uzattığı el, düşen omuzlarını tekrar düzeltmeye yetivermiştir.

Çoğu zaman insanlar vefanın tanımını sorarlar. Cevabını derin dostlara bakıp göreceksin ve nasıl yaşanırmış vefa, öğreneceksin. Ve o güzel vefa hissinin sadece dostların arasında kalmayıp, nice sinesi dertli gönüllere de yettiğini seyredecek, belki sen de o güzel hislerle dolup taşacaksın.

Dost, kişinin benlikten sıyrılmasına vesile olan en hayırlı bir dünya nimetidir. Çünkü bir yönü âhirete vabestedir. Ancak, Allah’ta fani olan dost, dostu için ayağını yılanın deliğine koyar ki dostuna zarar gelmesin diye. Zehrini içine akıtacaksın ki dostunun gülümsemesi kaybolmasın..Almadan vermeyi öğreneceğin okuldur dostluk, ağlarken gülmeyi, dertliyken derman olabilmeyi, yaşarken hissetmeyi; hoşgörülü olabilmeyi, sevginin tarifini, vefanın sırrını, derin düşünme ufkunu, muhabbetin coşkusunu, hakikatin tarifini yapabildiğinde; ve gerçek aşkı ‘O’nu bulduğunda mezun olacaksın bu okuldan.

Ve öğrenirken bu sefer dostunla beraber gönüllü öğretmen edasıyla, Yunus Emre misali:
“ Ben gelmedim dava için
Benim işim sevgi için
Dostun evi gönüllerdir
Gönüller yapmaya geldim”
mısralarıyla, muhabbet pınarıyla besleyeceksin hakikate aç sineleri..