Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Grand Tarabya Otel'de Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası kuruluş yıl dönümü programında konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar:
"264 ÜYE ŞİRKET SENDİKAMIZIN ÇATISI ALTINDA YER ALIYOR"
Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası'nın kıymetli mensupları, iş dünyamızın değerli temsilcileri, değerli sanayicilerimiz, hanımefendiler, beyefendiler, sizleri en kalbi duygularımla, hürmetle, muhabbetle selamlıyorum. Sendikamızın 51. Genel Kurulu'nun sendikamız, iş dünyamız ve tüm dünya için, aynı zamanda dünya ile yarışan ülkemiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Sendikamız vasıtasıyla metal sanayicilerimize önemli hizmetleri olan Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Burak Akkol'u ve yönetimini tebrik ediyor, başarılarının devamını temenni ediyorum.
Türkiye Metal Sanayicileri Sendikamız 14 Ekim'de 65. kuruluş yıl dönümünü geride bıraktı. O günden bugüne metal iş kolunda faaliyet gösteren işverenlerimiz Türkiye'nin sanayi atılımlarında her zaman öncü roller üstlendi. Sanayi ihracatımızın yüzde 40'ını gerçekleştiren otomotiv sanayisi, demir çelik, dayanıklı tüketim gibi sektörlerle üretimin lokomotifi olan 264 üye şirket sendikamızın çatısı altında yer alıyor.
"MESS 1 MİLYON KİŞİYE İSTİHDAM İMKANI SAĞLIYOR"
Üyeleri ve oluşturduğu ekosistem ile MESS 1 milyon kişiye istihdam imkanı sağlıyor. Sadece üretim, istihdam ve ihracat boyutuyla değil MESS üyelerimiz burs programıyla da nitelikli insan kaynağımızın yetişmesine katkı sağlıyor. Mesleki eğitim alanında 50 bin bursiyere ulaşarak eğitime destek veren sendikamız bu sosyal sorumluluk projelerinden dolayı kendilerini ayrıca kutluyorum. Her zaman söylediğim gibi insana yapılan yatırım bir ülkenin geleceğine yapılmış en büyük, en kalıcı yatırımdır.
Türkiye'yi daha müreffeh yarınlara taşıyacak olan da insan kaynağının niteliğini artırmaya dönük MESS Yarınım tarzı projelerdir. Ülkemizin gelişmesine, kalkınmasına, büyümesine yaptıkları katkılar için kuruluşundan bugüne MESS bünyesinde gayret göstermiş herkese, tüm metal sanayicilerimize, ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum.
Burada şu hakikati tekrar vurgulamak istiyorum. Son 22 yılda milli gelirimizin 236 milyar dolardan 1,1 trilyon doları aşmasında, ekonomimizin her yıl ortalama yüzde 5,5 oranında büyümesinde, satın alma gücüne göre dünyanın en büyük 11. ekonomisi olmamızda, iş gücü sayısındaki artışa rağmen istihdamımızın 33 milyon sınırına yaklaşmasında, ihracatımızın 36 milyar dolardan 261 milyar dolara yükselmesinde hasılı Türkiye ekonomisinin son 22 yılda her alanda gerçekleştirdiği atılımlarda sizlerin katkısı asla yadsınamaz. Birlikte elde ettiğimiz tüm bu başarılara yenilerini eklemek için yine birlikte çalışmaya devam edeceğiz.
"EKONOMİ PROGRAMIMIZIN OLUMLU ETKİLERİNİ GÖRMEYE BAŞLADIK"
Küresel ekonominin son 5 yıldır içinde bulunduğu sancılı ve fırtınalı süreci sizler zaten biliyorsunuz. Koronavirüs salgını ve jeopolitik gerilimler tedarik zincirlerinde kırılmalara yol açtı. Enerji ve gıda fiyatlarında keskin artışlara sebep oldu. Küresel büyüme bu tür şoklara görece dayanıklı olsa da bazı bölgelerde büyüme oldukça zayıf bir performans gösterdi.
Bölgemizdeki krizlerin de bu belirsizlik iklimini derinleştirdiğini görüyoruz. Bölgesinin istikrar adası ve yükselen yıldızı olan Türkiye, etrafındaki ateş çemberine rağmen üretim kabiliyetleri, güçlü altyapısı, nitelikli insan kaynağı, küresel entegrasyonuyla adından daha fazla söz ettiriyor.
6 Şubat depremlerinin yol açtığı ilave 104 milyar dolarlık faturaya rağmen vatandaşlarımızın refahını kalıcı olarak artırma hedefi ile uyguladığımız ekonomi programımızın olumlu etkilerini görmeye başladık. Son 1,5 yıldır makro dengesizlikleri gidermek adına büyük bir mesafe kat ettik. Hamd olsun başarılı da olduk. Ağustos'ta 4,3 milyar dolar ile 5 yılın aylık en yüksek cari fazlasını verdik ve yıllık cari açığımız 11 milyar dolara geriledi. Böylece 2023 Mayıs ayına göre yıllık cari açıktaki düşüş 44 milyar doların üzerinde gerçekleşti. Rezervlerimiz artmaya devam ediyor. Merkez Bankası brüt rezervleri 156 milyar dolarla rekor seviyeye ulaştı.
"YILLIK İHRACATIMIZ 260 MİLYAR DOLARIN ÜZERİNE ÇIKTI"
Eylül itibarıyla yıllık ihracatımız 260 milyar doların üzerine çıktı. İş gücü piyasası sizlerin de desteğiyle oldukça iyi gidiyor. Bu yılın ilk 8 ayında istihdam artışı 654 bin kişi oldu ve işsizlik oranı yüzde 8,5 olarak gerçekleşti. İstihdam sayımız aynı dönemde 78 bin kişi artarak 32 milyon 776 bin kişi, istihdam oranı ise 0,1 puan artarak yüzde 49,7 oldu. Yılbaşından bugüne geçen 8 aylık süreçte 650 binin üzerinde bir istihdam artışı sağladık. 2005 yılından bugüne 13,5 milyon kişiye istihdam oluşturduk.
"600 BİNDEN FAZLA KADIN VATANDAŞIMIZI ÇALIŞMA HAYATINA KAZANDIRDIK"
Gençler ve kadınların çalışma hayatındaki konumlarını güçlendirmeye biliyorsunuz öncelik veriyoruz. İş pozitif programımız ile 600 binden fazla kadın vatandaşımızı çalışma hayatına kazandırdık. Yakın zamanda devreye aldığımız iş gücü uyum programıyla da özellikle kadınlar, engelliler, üniversite öğrencilerinin iş gücü piyasasına geçişini kolaylaştırmayı hedefliyoruz.
Son yıllarda esnaf, tüccar, sanayici dahil işverenlerimizin en çok şikayet ettiği hususların başında çalıştıracak personel bulamamak geliyor. Bilhassa emek yoğun iş kollarında ara eleman sıkıntısı yaşanıyor. İş gücü arzının yeterli olmadığı durumlarda tüm dünya gibi uluslararası iş gücünün tamamlayıcı rolünden istifade ediyoruz.
"YILLIK ENFLASYON SON 4 AYDA 26,1 PUAN GERİLEDİ"
Çalışanın, üretenin, ihracat yapanın özellikle yanında olmaya devam edeceğiz. İşsizliği azaltmayı, istihdamı artırmayı, iş gücü piyasasında kayıt dışılığı önlemeyi amaçlayan istihdamı destekleyici politikalarımız sürecektir. Aynı şekilde, iş sağlığı ve iş güvenliği başta olmak üzere, üretimimizin sürekli ve sürdürülebilir olmasını sağlayacak adımları da hızla atmalıyız.
Ekonomi programımızın önceliği olan enflasyonla mücadelede hamdolsun kayda değer mesafe aldık. Ekmeğimize, soframıza, alın terimize, dişimizden tırnağımızdan ayırarak bir tarafa koyduğumuz birikimimize musallat olan enflasyon yavaş yavaş dizginlenmeye başladı. Yıllık enflasyon son 4 ayda 26,1 puan geriledi. Yeterli mi? Değil. Yeterli olmadığının biz de farkındayız. İnşallah biraz daha sabredecek ve çok daha güzel neticeleri göreceğiz.
"EKONOMİ PROGRAMIMIZ ASLA TEK AYAKLI DEĞİLDİR"
Şuraya dikkatinizi özellikle çekmek istiyorum. Ekonomi programımız asla tek ayaklı değildir. Yani sadece enflasyon odaklı, mali sıkılaştırma odaklı bir anlayışla hareket etmiyoruz. Para, maliye ve gelirler politikasını tam bir eşgüdüm içinde yürütüyoruz. Mali disiplinden asla taviz vermiyoruz. Deprem harcamaları dışındaki tüm harcamalarda tasarruf bilincini ön planda tutuyoruz. Artık sırada yapısal reformlarda mesafe kat etmek var. Verimliliği ve rekabet gücümüzü artıracak reformları zaman kaybetmeden hayata geçireceğiz.
"REEL SEKTÖRÜMÜZÜN GEREKLİ SIÇRAMAYI YAPMASINI SAĞLAYACAĞIZ"
Sanayimizi dönüştürme konusunda kararlıyız. Siz sanayicilerimizle yeni projelere, üretken ve verimli yatırımlara imza atmak istiyoruz. İzleyeceğimiz aktif sanayi politikalarıyla reel sektörümüzün gerekli sıçramayı yapmasını sağlayacağız. Ayrıca sanayinin yer ve lojistik ihtiyaçlarını da karşılayacağız. Planlı sanayi alanlarını genişletecek, endüstri bölgeleri ve organize sanayisi ile ilgili demiryolu ve liman bağlantılarıyla güçlenmeye ve güçlendirmeye devam edeceğiz.
"22 YIL BOYUNCA PEK ÇOK ENGELLE, ÇOK ÇEŞİTLİ ZORLUKLARLA KARŞILAŞTIK"
Türkiye'yi kalkındırma mücadelemizde 22 yıl boyunca pek çok engelle, çok çeşitli zorluklarla karşılaştık. Biz köprü, yol, havalimanı, baraj, fabrika inşa ederken, sondajlarla petrol, doğalgaz ararken, yılların ihmallerini ortadan kaldırırken, muhalefetin ve belli çevrelerin neler yaptığını hepimiz hatırlıyoruz. Mega projelerimizin mahkeme yoluyla engellenmeye çalışılmasından, ülkemizin gurur kaynağı şirketlerimizin açıkça tehdit edilmesine, binlerce insanımıza iş kapısı olan müteşebbislerimizin yıpratılmasından, savunma sanayi alanındaki firmalarımızın itibar suikastlarına uğramasına, ülke ülke dolaşıp uluslararası yatırımcılara "Gelmeyin" çağrısı yapılmasına kadar akla gelebilecek her türlü sabotajla karşılaştık.
Bakınız, bu ülke yabancı yatırımcılara kendi ülkesini kötüleyen, kendi ekonomisini şikayet eden ana muhalefet partisi genel başkanları gördü. Bu ülke Meclis kürsüsünden iş dünyasına tehditler savuran siyasetçiler gördü. Bu ülke paralel örgütün uzantılarıyla işbirliği yapıp, Türkiye'ye ve Türk ekonomisine operasyon çeken muhalif aktörler gördü. Öyle trajikomik durumlarla karşılaştık ki "Millet yol mu yiyecek?" diyen vizyonsuzları mı ararsınız?
Gazi Mustafa Kemal'i bahane edip ülkemizin dünyada ilk üçe girdiği İHA ve SİHA'larına saldıranları mı ararsınız? Allah rahmet etsin. Özdemir Bey, bu işin aşkıyla yanıp tutuşan, kalp ameliyatı olduğu zaman kendisini hastanede ziyaret ettiğimde orada o hasta yatağında bile SİHA'ların son durumunu bana özellikle soracak kadar bu işin aşkıyla yanıp tutuşan bir sanayiciydi.
"MİLLETİMİZİ BİRBİRİNE DÜŞÜRMEYİ BAŞARAMAYACAKLAR"
İktidara geldiğimizde "Savunma Sanayi projelerine dokunacağız." diyenleri mi ararsınız? Bu ülke bunları da gördü. Velhasıl iktidara muhalefet etmeyi, sermaye ve yatırım düşmanlığına dönüştüren zihniyetin her çeşidine şahit olduk. Tabii burada bir teselli olarak şunu da söylemek isterim. 21. yüzyıl Türkiye'sine asla yakışmayan bu arkaik zihniyetin 13 seçim yenilgisi sonrasında bizzat partileri tarafından Türk siyasetinden perte çıkarılmasını, ülkemizin kalkınmasına yolculuğu adına, Türkiye'nin aydınlık geleceği adına fevkalade önemli buluyoruz.
Sırtından hançerlenmenin öfkesini sosyal medyada sürekli birilerine hakaret ederek çıkarmaya çalışanlara sadece acıyarak bakıyoruz. Onlar ne yaparlarsa yapsınlar. Eski Türkiye'nin unutulmaya yüz tutmuş kötü hatıraları olarak anılmaktan kurtulamayacaklar. Eskiden olduğu gibi ülkemizin siyasetini zehirlemeyi, milletimizi birbirine düşürmeyi başaramayacaklar. 85 milyonun arasına öfke ve nefret duvarları öremeyecekler. Allah'ın izniyle biz de bunlara umdukları fırsatı vermeyeceğiz.
"ÇOK DAHA İYİ YERLERE GELECEĞİMİZDEN HİÇBİR ŞÜPHE DUYMUYORUZ"
Bir hakikati bugün bir kez daha hatırlatmak durumundayım. Bizi bu günlere getiren doğru bildiğimiz yolda sabırla, kararlılıkla ve emin adımlarla yürümemizdir. Türkiye'nin hayrına olacağına inandığımız hiçbir meselede başkalarının ne dediğini umursamadık. Hayalleri hedeflere, hedefleri somut projelere, projeleri de zamanla tek tek esere, yatırıma, hizmete dönüştürdük. Bugün de her konuda duruşumuz, bakışımız, tavrımız bu şekildedir. Şunun bilinmesini isterim, bizim tek bir derdimiz var. O da bu ülkeye aşkla hizmet etmektir. Bizim tek bir gayemiz var. O da insanımızın hayır duasını almak. Bizim tek bir hedefimiz var. O da Türkiye Yüzyılı'nı inşa etmektir. Bunun dışında hiçbir derdimiz, hedefimiz, endişemiz yoktur.
22 yılda elde ettiğimiz başarıları kendimize basamak yaparak çok daha iyi yerlere geleceğimizden hiçbir şüphe duymuyoruz. Çetin mücadeleler neticesinde tesis ettiğimiz güven ve istikrar ortamının bozulmasına kesinlikle müsaade etmeyeceğiz. 22 yıldır yürüdüğümüz uzun ince bu yolda ülkemizi demokrasiyle, hukukla, adaletle ve kardeşlikle büyütmeye devam edeceğiz.
"DİYALOG ZEMİNİNİ GENİŞLETMEMİZ GEREKİYOR"
Siyasetten topluma sirayet edecek yumuşama ikliminin kökleşmesinde, işçi ve işveren fark etmeksizin tüm sendikalarımızın desteği çok ama çok önemlidir. Bölgemizde gerilimin had safhaya tırmandığı bu dönemde toplumumuzun tüm kesimleri arasındaki diyalog zeminini genişletmemiz gerekiyor.
İsrail'in koçbaşı olarak kullanıldığı kirli planın hedefine ulaşamaması her şeyden önce 85 milyonun Türkiye ortak paydasında buluşma iradesi göstermesine ve bu doğrultuda adım atmasına bağlıdır. Türkiye üzerinde birleştiğimizde, ne kadar büyük olursa olsun, evvel Allah her badireyi atlatırız. Her meselenin üstesinden geliriz. Her türlü sıkıntıyı çözeriz. Ama iç kalemizde bir gedik açılırsa, Allah korusun, dışarıda verdiğimiz mücadelenin de bir anlamı kalmaz. Gün bir olma, birlik olma, hep beraber Türkiye olma günüdür. Gün ezeli ve ebedi kardeşliğimizi güçlendirme günüdür.
"DEVLET OLMADAN HİÇBİRİ OLMAZ"
Tüm siyasi partilerin, tüm sendikalarımızın hangi görüşe mensup olursa olsun, tüm sivil toplum kuruluşlarımızın kardeşlik seferberliğimize samimi destek vermesini bekliyoruz. İşçi olmadan işveren olmaz. İşveren olmadan işçi olmaz. Devlet olmadan hiçbiri olmaz. Yaklaşımıyla hareket eden Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası'nın diğer sendikalarımıza da örnek olmasını temenni ediyorum.
Bu düşüncelerle sözlerime son verirken 65 yıllık tarihiyle Türkiye'nin en büyük ve en köklü işveren sendikası olan MESSE'ye bir kez daha başarılar diliyorum. Rabbim yolumuzu, bahtımızı açık etsin diyorum. Sendikamızın 51. Genel Kurulu'nun tekrar hayırlara vesile olmasını diliyor, sizleri sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Kalın sağlıcakla.