Ebeveyn, bir çocuğun hayatındaki en önemli kişidir ve çocuk ona tamamen bağımlıdır.
Ebeveynin görevi, çocuğun temel fizyolojik ve psikolojik ihtiyaçlarını karşılamak ve onu topluma adaptasyon sağlamaktır.
Kesinlikle, çocuk tok olmalı, zamanın gereksinimlerine uygun şekilde giyinmeli ve ebeveynlerinin güvenilirliğinden ve öngörülebilirliğinden emin olmalıdır.
Aynı zamanda, küçük bir birey için toplumsal yaşama uygun koşullar yaratılmalıdır.
Ebeveyn, kendi ihtiyaçlarından feragat ederek, tüm kaynaklarını çocuğun ihtiyaçlarını karşılamaya harcadığında, bu durum çocuğa zarar verir ve toplumdaki yaşam hakkında yersiz bir algı geliştirmesine sebep olur.
Bu tür ailelerde büyüyen insanlar, partnerlerinden ve arkadaşlarından yüksek beklentiler, aynı zamanda yüksek istek seviyeleri geliştirirler.
Fonksiyonel bir ailede tüm üyelerin ihtiyaçları eşit şekilde karşılanır. Disfonksiyonel bir ailede ise ihtiyaçlarda dengesizlik ve rol kaymaları yaşanır. Örneğin, tüm aile çocuğun etrafında yoğunlaştığında ve çocuğun ihtiyaçları yetişkinlerin ihtiyaçlarından daha fazla oranda karşılandığında bu durum meydana gelir.
Ebeveynlerin aşırı derecede bağlılığı kaygı artışına, özgüven eksikliğine ve yaşam zorluklarına karşı direnç geliştirmede başarısızlığa yol açabilir.
Bugün birçok aile, tüm enerjilerini çocuğun ihtiyaçlarını maksimum düzeyde karşılamaya ayırdıkları yoğun ebeveynlik pratiği yapmaktadır.
Genellikle, bu tür ailelerin anneleri profesyonel anlamda kendilerini gerçekleştirme fırsatlarından vazgeçerler ve tatil günleri veya izinleri olmaz. Sıklıkla annelerin temel psikolojik ihtiyaçları bile tam olarak karşılanmaz.
Bu durum, ailedeki tüm üyelerin zararına olur.
Böyle bir ailenin tipik bir örneği, çocuğu 'başarılı' olmak için hazırlamak amacıyla çok sayıda kursa veya tek bir profesyonel spor dalına yönlendirmeleri durumudur.
Ailenin tüm üyelerinin yaşamı çocuğun ihtiyaçlarına tabi kılınmışken, genellikle ebeveynler kendi tutkularını bu yolla gerçekleştirmeye çalışırlar ve çocuk aslında bu faaliyeti yürütmek istemez bile.
Kesinlikle, ders dışı etkinlikler çocuğun gelişimi için önemlidir. Araştırmalara göre, tatillerde ve kurslara katılan çocuklar bilginin daha iyi korunmasını sağlamakta ve uzun vadede daha yetkin hale gelmektedirler. Ancak bu kesinlikle gerekli değildir.
Çocukla ne kadar yoğun bir şekilde ilgilenileceğine karar verirken, sadece eğitimcilerin önerilerini ve çocuğun kişisel tercihlerini değil, aynı zamanda ebeveynlerin ve kardeşlerin ihtiyaçlarını da göz önünde bulundurmak önemlidir.
Annenin de, tıpkı babanın olduğu gibi, dinlenmeye, hobilerle ilgilenmeye ve profesyonel olarak kendini gerçekleştirmeye ihtiyacı olan bir insan olduğunu unutmamak önemlidir.
Aile içinde, çocuğun eğitim sürecini organize etme imkanı yoksa, çocuğun sadece okulda verilen eğitimle yetinmesi durumunda bile sorun yoktur.
Daha da önemlisi, çocukla uyumlu bir şekilde psikolojik olarak gelişip onlardan örnek alacağı sağlıklı ve mutlu ebeveynlere sahip olmaktır. Feragat kötü bir örnektir.
Aile yaşamını düzenlemek için bireysel bir yaklaşım benimsendiğinde ve yaygınlaştırılmış standartlara uyulmadığında, ailenin tüm üyelerinin psikolojik ve fiziksel sağlığı korunabilir.